Tek bir gece iki yabancının hayatını birleştirdi.
Gece karası gözlerin büyüsüne kapılmaktan ölesiye korkan masum ve kırılgan bir kadın...
Zümrüt yeşili gözleri gördüğü ilk andan beri aklından silemeyen acımasız ve öfke dolu bir adam...
Geçmiş onları...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Beni kendine yeniden çekip dudaklarını dudaklarıma mühürlemesiyle titrek bir nefes aldım. Şaşkınlığıma esir olmuştum. İçime işlenen duygular çok güçlüydü. Ona tutunmaktan başka hiçbir şey yapamıyordum. Beynimin esir alındığını hissederken gözlerimi yumdum, ardından parmaklarımı etine gömdüm. Titrediğimi, bacaklarımdaki gücün çekildiğini hissetmiş gibi yanağımdaki bir elini okşayarak tenimden uzaklaştırdı ve sırtıma sarıldı.
Yanmam normal miydi? Onun dokunuşları altında tenimin kavrulması, her bir zerremin köze dönmesi normal miydi? Benliğimi yakıyordu. Kalbimin üstünde yer alan tonlarca yük onun dokunuşlarıyla ortadan kalkıyor ve kalbim bir nevi özgürlüğüne kavuşuyordu.
Yanağımda varlığını koruyan eli birkaç saniye sonra elmacık kemiğimi okşayarak ensemi kavradı. Erkeksi parmaklar saçlarımın arasına gizlendi ve beni sabırsızca kendine çekti. Oysa ona nefesini hissedebileceğim kadar yakındım zaten. Fakat yine de yetmiyor gibiydi onun için. Vücudunu vücuduma yaslayıp öpüşlerini yavaşlattı ve tutkudan uzak bir yumuşaklıkla beni öpmeye başladı. Ve bu şefkat yoğunluğuna kalbim dayanamadı. Aklımı talan eden tüm sorunlar silindi. Onun dudaklarından dudaklarıma, ardından sol yanıma bir şeyler akın ediyordu.
Arada sırada dudakların sabırsızca hareket ettiğini fark etsem de aldırmıyordum. Kollarına tutunan parmaklarım güçsüzce çözüldü ve ellerimi ikimizin arasına getirdim. Avuç içlerimi göğsüne yaslamamla derin bir iç çekti. Parmak uçlarımla boynunu okşarken alt dudağıma küçük bir öpücük kondurdu. Gözlerimi sıkıca yumarak acemi bir öpücük kondurdum dudaklarına.
Bu hareketimle parmaklarını belime sapladı. Dudaklarımdan acı dolu bir inleme dökülürken kalp atışlarım hızlandı. Uyarırcasına dudağımı dişlerinin arasına aldı ve hafifçe ısırdı. Titrek bir nefesi iki dudağımın arasından çekmek isterken dudaklarını tamamen araladı ve ben ne olduğunu anlamadan nefesini nefesimde daha belirgin hissetmeye başladım. Dilime değen diliyle gözlerimi mümkünmüş gibi daha sıkı yumdum. Dağılmamı umursamadı ve beni bir depremin ortasına çekmeye karar verdi. Dilini ağzımın içinde gezdirirken başım dönüyor, tuhaf şeyler oluyordu.
Gömleğinin kumaş parçasını parmaklarımla yakaladım ve sıkıca avcuma hapsedip kendime çektim. Dudaklarımın değdiği dudakların gerildiğini fark etmemle gülümsediğini anladım. Ve ister istemez küçük bir tebessüm doğdu dudaklarıma.
Nasıl yapıyordu, bilmiyordum. İçime böyle bir huzuru nasıl ezberletebiliyordu? Sanki yıllardır bu huzuru beklemişim gibi nasıl hissettirebiliyordu? Teni tenime değmeden önce bu hislere yabancıyken tek bir öpüşüyle bunu bana nasıl yapıyordu? Anlamıyordum. Günler önce verdiğim kararlar aklımdan tek bir dokunuşla uçup gitmişti. İçimdeki kırgınlık yok olmuş ve sadece bu adamla içim dolmuştu. Böyle bir şeye nasıl gücü yetiyordu? Yoksa o gücü eline veren ben miydim? Kalbim miydi? İstediğim için mi bana böyle duygular hissettirebiliyordu?