#Gripin - Durma Yağmur Durma
Her şeyin ilacı zaman derler. Tüm yaralar sözde zamanla kapanır. Yok olmaz belki ama o dayanılması güç sancısı gider. Geriye kalan ise ufak bir sızısı.
Zaman bana yardımcı olmuyordu. Zaman, benim çaresiz kalışımı, vazgeçişimi, yalnızlıkla boğuşurken yere çöküşümü değiştirmiyordu. Zaman, benim ilacım olamıyordu. Herkese iyi gelirken bana neden iyi gelmiyordu? Neden her şeyi daha zora sürüklüyordu? Kalbimdeki yaralar neden biraz olsun kapanmıyordu? Gözlerimin önüne inen perdeler neden silinmiyordu?
Yeteri kadar zaman geçmemiş miydi? Benim içimdeki yangının soğuması için daha fazla mı zamana ihtiyacım vardı? Bu kadar yeterli olmamış mıydı?
Bilmiyordum. İtiraf etmem gerekirse, artık hiçbir şey bilmek de istemiyordum. Hayattan kopmuş bir şekilde nefes almaya devam ediyordum sadece. Zaman benim için bir bahaneydi belki de. Hayatta kalmak için, umut etmek için koca bir bahaneydi. Belki de ruhumda açılan yaralar kanamaya her zaman devam edecekti. Ve ben belki de hiçbir zaman ayağa kalkamayacaktım.
Günler geçiyordu. İçimdeki çığlıkları umursamadan her gün bitiyordu. Hava kararıyor, gökyüzü sabahları aydınlanıyordu. Güneş tüm eve doğarken sadece benim benliğim karanlıkta kalıyordu.
Günlerce beni bıraktığı odada oturmuştum. Saatlerce yatmıştım. Sonra yine oturmuştum. Odanın içindeki karanlık hiçbir zaman yok olmamıştı. Aynı içimdeki karanlık gibi şiddetini koruyordu
Bacaklarımı karnıma çekip kollarımı etrafına doladığımda bakışlarım karşımdaki manzaradaydı. Bazen kendimi kaybolmuş hissediyordum. Sanki yaşamamın bir anlamı kalmamış gibiydi. Gerçekten, neden yaşamaya devam ediyordum ki? Neden nefes almaya gayret gösteriyordum? Anlamı var mıydı? Kalmış mıydı?
İyi değildim. İyi olamayacaktım.
Kalbimde yıllarca büyüttüğüm aşk bana artık mutluluk vermiyordu. Onsuzluk bana sadece acı ve hüzün veriyordu. Belki de bu yüzden kalbimdeki aşk bana artık ağır gelmeye başlamıştı.
Onu çok sevmiştim. Yıllarca çok sevmiştim. Onu unutmak imkânsızdı benim için. Onu unutmak geçmişimi silmek demekle eşdeğerdi. Onsuz bir hayat zor değil, ölüm olacaktı benim için. Daima hayatımda olan bir insan, sevdiğim erkeği hayatımdan çıkarmak hiç de göründüğü kadar kolay değildi. Ben onu sadece sevmemiştim ki. Ben onu benimsemiştim.
Ona ait hatıralar beynime üşüşürken dudaklarımda acı dolu bir tebessüm doğdu. Gözlerimin yanmaya başlamasıyla göz kapaklarımı indirdim. Okul sonrası arkadaşların ısrarlarını kıramayıp onlarla birlikte bir yerde bir şeyler içecektim. Hep birlikte sınıf arkadaşım Selinlerin kafelerine gitmiştik ve girmemle gözlerim direkt onu bulmuştu. Kafasını kaldırıp bana baktığında kalbim göğsümden çıkacak gibi hızlanmıştı. Öyle güzel gözleri vardı ki... İlk defa böyle bir şey hissetmiştim. Belki de ilk defa bir erkeğin gözlerine bu kadar derin bakmıştım. Oysa daha on beş yaşına bile girmemiştim. O gün kalbimin öyle hızlı atmasına sebep olanın Selin'in kuzeni olduğunu öğrenmiştim. Göktuğ... İsmini öğrenmemle kalbime işlendiğini anlamıştım. Gökyüzünü andıran gözleriyle beni kendine âşık ettiğini kavramıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE KARASI
RomansaTek bir gece iki yabancının hayatını birleştirdi. Gece karası gözlerin büyüsüne kapılmaktan ölesiye korkan masum ve kırılgan bir kadın... Zümrüt yeşili gözleri gördüğü ilk andan beri aklından silemeyen acımasız ve öfke dolu bir adam... Geçmiş onları...