"Ondan etkileniyor musun gerçekten?"
"Hayır, etkilenmiyorum!" diye bağırmaya çalışıyor ama sesimi duyuramıyordum.
Kaşlarını kaldırdı, "Bence ondan etkileniyorsun. Sana dokunduğunda niye heyecanlanıyorsun ki?" diye sorduğunda yüzünde bilmiş bir ifade vardı.
"Hoşuma gitmiyor çünkü!"
Kahkaha attı. "Onun için endişeleniyorsun. Elini gördüğünde nasıl korktuğunu gördüm!" diye diretmesiyle çaresizlikle omuzlarım çöktü.
"Doğru değil."
"Neden seni bırakmamasını diledin? Ona ihtiyacım mı var? O seni gözünü kırpmadan yaralıyor ama sen basit bir kız gibi onu diledin! Bu yüzden ondan etkilendiğine eminim. Ne kadar gurursuzsun onun yanında!"
Gözlerim dolu dolu olurken başımı iki yana salladım. "Ondan etkilenmiyorum. Herkes unutsa da, onun bana yaptıklarını asla unutamam ki ben..." diye fısıldadım.
Kaşlarını kaldırdı ve "Unutmaya hazırsın ama! Onu kendine yanaştırıyorsun! Seni yıkamasına izin verdin!" diye bağırdı yüzüme doğru.
Yutkundum, ardından "Yanlış yaptım," diye mırıldandım yaptığım hatanın farkına vararak. Saçmalıktı. Onun inime girmesine müsaade etmiştim.
"O senin hayatını mahvetti. Ona minnet duyma! O bunu yapmak zorunda. Sadece ailesini düşündüğü için sana iyi davranıyor bazen. Çocuğunu bile sevmiyor!"
"Sevmiyor mu? Sorular soruyor onun hakkında," dedim son umut kırıntılarıyla.
"Onu sevdiğinden değil. Senin gözünü boyamak için. Bir dahaki darbesinde daha fazla yara alabilmen için. Ondan uzak durman lazım, Lina. O iyi değil. Hayatını altüst eden adamla aynı evde yaşaman yeteri kadar kötü. Ona yaklaşma!"
Hızla başımı salladım. "Ona bir daha asla yaklaşmayacağım!" dedim kendimden emin bir yüz ifadesiyle.
Nefes nefese uykunun kollarından sıyrıldığımda odanın içi dışarıdaki güneşli havayla aydınlanmıştı. Kaşlarımı çatarak perdelere baktım. Ben dün gece perdeleri çekmemiş miydim? Omuz silkip yüzümü yastığa gömmemle odanın içini telefon sesi doldurdu. Hemen doğrulup komodinin üzerinden telefonumu aldım ve ekrana baktım.
Şaşkınlıkla aramayı kabul ettim ve "Efendim?" diye cevapladım. Sesimin hâlâ uyku mahmurluğuyla çıktığını fark etmemle boğazımı temizleyip ayağa kalktım. "Lina Hanımla mı görüşüyorum?" diye sordu telefonun karşı tarafındaki hemşire.
"Evet, benim."
"Günaydın, Lina Hanım. Bu hafta kontrol için randevunuz vardı. Dilerseniz iki saat sonraya çekebiliriz. O saatte gelmesi gereken hastamız ne yazık ki bir aksilik yüzünden gelemeyecek ve biz de sizi aradık." Yüzümde büyük bir gülümseme doğdu. "Tamam. İki saat sonra orada olurum ben o zaman," dememle vedalaşıp telefonu kapattık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE KARASI
RomanceTek bir gece iki yabancının hayatını birleştirdi. Gece karası gözlerin büyüsüne kapılmaktan ölesiye korkan masum ve kırılgan bir kadın... Zümrüt yeşili gözleri gördüğü ilk andan beri aklından silemeyen acımasız ve öfke dolu bir adam... Geçmiş onları...