#Gripin - Aşk Nereden Nereye
Zaman hızla akıp gidiyordu. Benim aldığım yaralar ise kapanmak yerine daha derine işleniyordu. Kendime defalarca kez sorduğum halde, içimdekilerin ne zaman silineceğini bir türlü tahmin edemiyordum. Kanayan yaralarım bir gün kapanacak mıydı? Yoksa ben her gün kendimi daha karanlığa mı bulayacaktım?
İki hafta geçmişti. Onunla aramıza kalın, yıkılmaz bir duvar örmüştük. Onunla aramdaki bu mesafe daha iyiydi. Herkes yerini ve haddini biliyordu. Kimse kimseye karışmıyordu. Olması gerektiği gibiydi her şey çünkü o adam benim evleneceğim adamdan ziyade hayatımı mahveden adamdı.
Sevdiğim adamla ilgili hiçbir şey soramıyordum. Sormamak, belki de daha iyi gelirdi bana.
Bir cumartesi akşamı, aynadaki yansımama bakarken düşüncelere boğulmuştum. Beni hazırlayanların gitmesiyle yüzümdeki gülümseme silinmiş, omuzlarım çökmüştü. Gelecekteki düğünümü en ince ayrıntısına kadar hayal etmiş biri olarak şimdi kendimi bomboş hissediyordum. Beyazlar içindeki kendime bakarken gerginlikten çok uzak bir yerdeydim. Yalnızdım. Kendimi bu gelinliği giydiğimden beri daha yalnız, daha kimsesiz hisseder olmuştum.
Üzerimdeki gelinliği izlerken yanağıma küçük bir damla tanesi düştü. Silmedim, silemedim. Kollarımı zor bela kaldırıp etrafıma sardım ve içimdeki bu ıssızlığı biraz olsun yok etmek istedim.
Sade, balık model bir gelinlikti. Saçlarım dalgalı ve açık bırakılmıştı. Duvak takmak istememiştim. Üzerimdeki gelinliği süzerken o gece giydiğim beyaz elbisem aklıma geldi. İkisi de birbirine çok benziyordu.
Kapının açılmasıyla dönmek zorunda kalmadım çünkü aynadan onun geldiğini gördüm. Başını kaldırıp benimle, daha doğrusu aynadaki yansımamla göz göze geldi. Bakışları yüzümden, gelinliğe düştü ve beni süzerken kaşlarını kaldırdı. O ise baştan ayağa siyaha bürünmüştü.
Ardından kapıyı kapattı ve yanıma doğru gelmeye başladı. Bu işi uzatmamak için döndüm ve yüzüne baktım. Eğildi ve kuyruğumu arkaya götürdü. Doğrulmasıyla fazla yakın olduğumuzu hissedip arkaya doğru bir adım attım.
"Hazır mısın?" diye sordum tereddüt kokan bir sesle. Alay dolu bir gülümseme yüzümde doğarken, "Hazırım," diye mırıldandım.
Kolunu bana uzatmasıyla derin bir nefes aldım ve koluna girdim, ardından ikimiz de kapıya doğru adımlamaya başladık. Aniden durmasıyla anlamayarak ona döndüm. Kolunu benden uzaklaştırdı ve ceketinin iç cebine elini daldırıp siyah, kadife bir kutu çıkardı. Merakla kutuya bakarken kapağını açtı ve içindeki kolyeyi alıp bana baktı.
"Senin için..." demesiyle ailesi yüzünden böyle bir şey yaptığını anladım ve dikkatle ona arkamı döndüm. Önce kolyenin soğuk zinciri, sonra ucundaki soğuk taşı tenimde hissettim, ardında onun ılık parmak uçları boynumu yalayıp geçti. Ensemde kolyeyi kapatmaya çalışırken sıcak nefesi saçlarıma, tenime vuruyor ve tüm tüylerimin ayağa kalkmasını sağlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE KARASI
RomantizmTek bir gece iki yabancının hayatını birleştirdi. Gece karası gözlerin büyüsüne kapılmaktan ölesiye korkan masum ve kırılgan bir kadın... Zümrüt yeşili gözleri gördüğü ilk andan beri aklından silemeyen acımasız ve öfke dolu bir adam... Geçmiş onları...