"Neden?" diye fısıldadım usulca. "Neden ailemi söylemedin?"
Çocuk benden ayrılırken dudaklarını ıslatıp, "Gidersin diye korktum," diye fısıldadı.
"Ergin'den de bahsetmedin."
"O kadar hassas bir konuydu ki... Hele de ailelerimiz hakkında öğrendiklerimden sonra. Sana aileni söyleseydim gidebilirdin ve Ergin bu fırsatı inan kaçırmazdı."
"Nefes alamadım!..." diye inledim. Gözlerimden yaşlar bir bir dökülürken. "Kefaretimsin..." dedim aklımda dönen sözlere can üfler gibi. Elleriyle boynumu kavrayıp parmaklarıyla dudaklarımı okşadı.
"O söz seni benden koparıp atmak içindi." Dedi şimdi onunda gözleri yaşarmıştı.
"Ama çok acıttı..." diye fısıldadım.
"Yalandı..." dedi alnını alnıma bastırıp.
"Neden gelmedin?! "diye sordum tekrar yükselmeye hazırlanırken. "Hastaneden çıktığımda! Aramadın bile!"
"Çünkü istemedin!" dedi kurtulmaya çalışan bedenimi sabit tutabilmek amacıyla ellerini kollarıma indirip. "Bende beklemeye karar verdim!.. Artık her şeyi biliyordun Nazlı. Her şeyi... Eğer geri gelirsen bu ikinci bir şans demekti ikimiz içinde. Eğer gelmezsen de... Bunu kabul etmekten başka çarem yoktu..."
"Ya gelmeseydim?"
"Bilmiyorum..." dedi gerçekten şaşkın bir tonda. "Gelmeseydin nasıl yaşanırdı bilmiyorum..."
Başımı yere eğip birkaç adım geriledim. "Buraya yeniden başlamak için gelmedim." Dedim az önce beni öpmesine rağmen. Afallayarak bana baktı. "Sadece yüzleşmemiz gerektiğini düş-"
"Yüzleştik." Dedi açtığım mesafeyi kapatıp.
Kafamı olumsuz anlamda başımı sallayarak. "Ben bağırdım, çağırdım sense sadece dinledin." Dedim bir adım daha kaçıp.
"Nazlı," dedi korkuyla bana yaklaşmaya çalışırken. Bir elimi havaya kaldırarak aramızdaki mesafeyi korudum.
"Gözlerinin önünde kahroldum." Dedim yaşanan her şey bir bir aklıma dolarken. "Ve sen bunları bildiğin halde bana açıklamak yerine benden uzaklaştın."
"Ben," dedi kendini açıklamak için çabalıyordu ama sanki bir türlü doğru kelimeleri bulamıyordu. "Ergin..."
"Arkadaş kalabiliriz." Dedim zor zalim.
Söylediklerimi duyan kulaklarım duyduklarını yemeyip içmeyip kalbime yetiştirmiş kalbimse bunu kabul etmeyerek göğsümde çırpınmaya başlamıştı. AMA PATRON BENDİM! BEN NE DERSEM O OLACAKTI!
"Arkadaş mı?" dedi Harun şaşkın bir ifade ile. "Sen ve ben?" dedi alaycı bir tavırla üzerime gelirken.
"Evet," dedim sırtımı dikleştirip kollarımı göğsümde bir ederken.
"Yani arada bir dışarı çıkıp karşılıklı kahve içen, tabu oynayan, ilişkilerimize dair komik yorumlarda bulunan iki arkadaş?" dedi gittikçe korkunçlaşan bir tavırla.
"E-evet!"
"EVET?"
"Evet!" dedim kızgın bir ifade ile. "Sevgili olmak beni öldürüyordu! En mantıklısı arkadaş olmak!"
"Arkadaş," dedi daha büyük adımlarla beni köşeye sıkıştırırken. "Olmak?" dedi sonra kızgın bir ifadeyle iki elini de duvara yaslayıp beni kıstırarak. "Sen, ben, arkadaş?"
"Ya ne olacaktı? Sence buraya, senle kavga ettikten sonra sevişmeye mi geldim? Sen bunu kavga sonrası barışma seksi falan mı sandın?!"
"Bence iyi fikir!"
-
-
-Not: Merhaba arkadaşlar, hikayenin sonunun okuyanları üzdüğünü biliyorum. O yüzden Harun ve Naz'a bir güzrllik yapayım dedim ve onlara alternatif bir son yazdım. Onların mutlu olması lazımdı çünkü 🥰😍Umurım siz de beğenirsiniz 😘
Bu arada sizlere yayın hayatına yeni başladığım Paris'te Gece Yarısı adlı hikayemden bahsetmek istiyorum. Bu tatlış hikayemin aksine daha karanlık bir aurası olan, karakterlerin iyi kötü arasında, gri seyrettiği +18, şiddet ve madde kullanımının olduğu bir hikaye. Tanıtımını da şuraya, aşağıya bırakayım. Şans vermek isteyen arkadaşlar okuyabilir :) gelir, bir şans verir ve okursanız çok sevinirim 🥰
#yenihikaye - tanıtım
Paris'te Gece Yarısı kimlerle konuştuğuma dikkat etmeliydim.
Kimin işine burnumu soktuğuma
Ve kimin yatağına girdiğime de.
Şimdi bu hatalarımın bedelini ödüyorum. Kimseye kızmaya hakkım yok!
-
-
-
Not: Ağır cinsellik içermektedir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevmek Anlaşmak Değildir...
ChickLitNaz sadece biraz kötümser, realist, az buçuk felaket tellalcısı... Kısacası tam bir bela mıknatısı. İroni fabrikası bir adam... Ve okumak için yollara düşen sivri dilli, yetim bir kız. Naz tekeri patlak, yaşlı bir kamyonda ve kader hep yokuş aşağı s...