Hikayenin restorasyonlu halini okumak için profilimdeki; Bir Şansımız Olsaydı isimli hikayeye bekliyorum.
Keyifli okumalar ;
-
-
-
Sevmek Anlaşmak Değildir... |30. Bölüm Düğün Dediğin Büyük Bir Çile|
İlk dönemin sonlarına doğru çok daha iyi hissediyordum. Fiziksel olarak yani. Dikişlerim çok daha iyiydi ve Nazan hanım teyzeciğim özel bir ihtimamla bana baktığı için kötü olmam gibi bir ihtimal düşünülemezdi bile zaten. Ayrıca teyzemde arada uğruyordu. Buzları erittim demiyorum ama benim inatçılığıma rağmen baş koyduğu davasından çekilmiyor oluşu... Taktire şayandı doğrusu. Tüm bunların ötesinde ise kötüydüm. Feci kötüydüm hem de. Eğer aklınızı sevgilinizden ve uğruna oyun oynadığınız ilişkiden alamıyorsanız vizelerde de sorulara boş boş bakmaktan öteye gidemiyordunuz nitekim. Zaten o lanet sorular da sizi eze eze üzerinizden geçmeye pek bir hevesli olduklarından hiçbir halt bilmiyor oluşunuz durumu olduğundan daha da kolaylaştırıyor. O yüzden bende bir kez olsun Harun'u dinlemeye karar verip iş mevzusunu en azından vizeler bitene kadar ertelemeye karar verdim. Onun aklında ebedi bir işten çıkarma vardı ama o kadar uzun boylu değildi. Şu sınavlarla güreşim bir bitsin sekreterlik görevimin başına geçeceğim yine. Velhasıl; bir halt bilmiyor oluşum ve Harun'la adım attığım hayatın getirileri olsun, çalışamadığım derslerden bir nebze olsun iyi not alabilmek adına Eylül'ü bize çağırdım. Önceden buluştuğumuzda konumuz hep Harun, Harun'un arabası ya da Harun'un tarifsiz kokusu olurdu ama artık bu konu Barış olmuştu. Barış, Barış'ın gür, hacimli saçları, Barış'ın motor sevdası ve daha nice detay... Konumuz Uygarca olmalıyken biz oturmuş Barış'la Eylül'ün açık hava sinema randevularının kritiğini yapıyorduk. Çenemi ellerime dayayıp göz kapaklarımı yarıya kadar indirdim. Vizelerden kesin kalmıştım! Başka ihtimal var mıydı ki? Soruların cevapları arasında Barış'ın Eylül'ü nasıl öptüğünü yer alıyorsa başka tabii ama ben kesin yaz okuluna kalmıştım işte!.. Harika. "The notebook izledik. Düşünebiliyor musun ömrü hayatınca izlememiş!" dedi hayretle. Kaşlarımı çattım. Doğrusu bende izlememiştim. Açıkçası çoğu filmin sadece adını bilirdim çünkü yurtta pek film izlemezdik. İzlediklerimizde genellikle eğitim amaçlı şeyler olurdu, aşk değil. "Hoş, Barış Titanik'i de izlememiş!" sesi hayal kırıklığı olan kız saçlarını şöyle bir savurup kalemin kıçını ağzına götürdü dişleriyle kalemi dişlerken gözlerini bana düşürmüştü. "Yapmaaaaa!" dedi anlamış gibi. "İkisini de mi?"
"İzlemedim yahu." dedim omuz silkip. "Ne olmuş yani izlemediysem. Dünyanın sonu değil ya?"
"Dünyanın değil ama romantizmin sonu!" inledi kalemi ağzından hınçla çekip masaya çarparken. "Şu hale bak! Evde bu halde mi geziyorsun sen?" Kız kaşlarını çatarken usul usul doğruldum.
"Ne varmış ki halimde?" diye sordum başımı öne eğip üstümdekileri inceleyerek. Bol, füme rengi bir tişört ve mavi bir şort ile klasik ev halimleydim işte. Makyajsızdım. Birde en son duşumu iki gün önce almıştım. "Tamam, şu an biraz özensiz duruyor olabilirim ama bunlar hep vize haftasının armağanları." Kız çatık kaşlarla bana bakarken gülümsemiştim. "Yarım saatte beni o ilk gün gördüğün kız gibi olabilirim o yüzdende bana çirkin Betty muamelesi yapma!" dedim şakayla karışık.
"Yarın vizelerin son günü." dedi kız ima edercesine kitabına dönerken. "Harun'un kredi kartını al, alışverişe çıkalım, filmde kiralarız. Bünyendeki o gizli kalmış romantik tarafı ifşa etmeliyiz."
"Buna hiç gerek yok!" dedim hızla. İçimdeki ilkel romantizmi seviyordum. Her duyguyu enlerimde hissetmek hoşuma gidiyordu; bol oscarlı aşk filmlerinden duygularımı nasıl bastırmam gerektiğini öğrenmek istemiyordum. Hem, bazen yeterince susturuyordum içimdekileri, fazlasını bilmeme gerek yoktu. Ayrıca da Harun'un kredi kartını almak falan istemiyordum! Çocuk bana gerekecek her şeyi istemeden önüme yığıyordu zaten. Alışveriş keyfi için kimsenin cebine el uzatamazdım. "Gerçekten yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevmek Anlaşmak Değildir...
ChickLitNaz sadece biraz kötümser, realist, az buçuk felaket tellalcısı... Kısacası tam bir bela mıknatısı. İroni fabrikası bir adam... Ve okumak için yollara düşen sivri dilli, yetim bir kız. Naz tekeri patlak, yaşlı bir kamyonda ve kader hep yokuş aşağı s...