Hikayenin restorasyonlu halini okumak için profilimdeki; Bir Şansımız Olsaydı isimli hikayeye bekliyorum.
Keyifli okumalar ;
-
-
-
Sevmek Anlaşmak Değildir... |13. Bölüm Ve Bazen Gerçekler...|
Nazlı'yı omuzlarından tutup koltuğa çiviledim ki bu hiç ama hiç kolay olmadı çünkü sızlanıp duruyor ve bir türlü üzerinde hakimiyet kuramadığı elleri kollarımı okşuyordu. Cem Yılmaz'ın söyledikleri aklıma dolarken Naz'a orada kalmasını söyledim. 'Erkek vücudunda deliyle yaşıyor be. Deli. Deli.' Aynen öyleydi. Kendimi ne kadar kassam da Nazlı durağı durağı yokmuş gibi sürekli şahlanıp durduğundan bunu hiç kolaylaştırmıyordu. Çenemi kaşıyarak aklıma ilk geleni söyledim."Biraz konuşmak ister misin?!"
Dudaklarını ıslattıktan sonra onları oval bir şekle sokarak derin iki nefes aldı ve omuzlarını dikleştirip bayık bakışlarla kafa salladı. "Ben soru sorayım sen cevapla." Dedim aceleyle. Gözlerini açmaya çalışıp tekrar başını sallarken birden hıçkırdı. "Ama bana cevap verirken o koltukta otur ve bana dokunmak için hamle yapma!" dedim istikrarla. Odaya göz atıp bir sandalye ararken birden ayağa dikilip yanıma gelmeye yeltendi ama daha ilk adımında belinden yakalayıp kendimle beraber koltuğa oturttum onu. "Sen hiç söz dinlemez misin?" diye sordum kızgın bir ifadeyle.
"Bu ilk soru mu?" diye mırıldandı burnuyla boynumu okşayarak. Sabret diye telkin ettim bedenimin alt bölgelerini. Sabret el sürme şu kıza!
"Tamam, başlayalım bakalım soru cevap oyununa. Can'a neden bu kadar bağlısın?"
"Bana... İnsan olduğumu hatırlatmıştı.
Doğrusu insanlıktan epey uzakta büyüyünce... Dağda doğup büyümüş gibi oluyorsun. İnsanlık nedir bilmeden... Ama sen insan olmak nedir biliyorsun değil mi? Sonuçta uyuz ve geri zekalısın ama Can'dan daha naziksin."
Dişlerimi sıkıp bu sözle hevesini kaybetme yoluna giren ereksiyonuma minnet ettim. "Geri zekalı yorumunu duymamış gibi yapacağım." Gülümserken dudakları boynuma değiyordu ve bu da bazı şeyleri tetikleme değerine sahip olsa da aklımdaki sorular dikkatimin dağılmasını engelliyordu. "Bu, ben daha naziksem bana daha çok bağlısın demek mi oluyor?" diye sordum.
"Eh...Ondan daha uyuzsun ama kalbimi hiç kırmadın." Dedi elini omzuma dolayarak. "Kasların var senin!" dedi hayretle kafasını kaldırıp. "Sırtındaki dövmeyi görebilir miyim?.."
"Sabah gördün ya---"
"LÜTFEN AMAA..."
"Bir soruma dürüstçe cevap verebilirsen belki gösterebilirim."
"Söz veriyorum." Diyerek ayaklandı ve karşımda iki elinin de işaret parmaklarını dengesiz dengesiz sallayıp dizimin dibine çöktü. "O dövmeyi merak ediyoruuuuuummm... Dokunmak istiyorummmmm... SÖZ..." diye inleyip kollarını bacağıma dolayarak başını dizime yasladı.
"Geçmişinde sana istemediğin halde... Birileri mi dokundu?... Cinsel anlamda yani."
Baygın gözleri ve sersemlemiş bedenine rağmen bacağıma dolanmış kolları gerilmiş bakışları huzursuzlaşmıştı. Ve o an tetikte ki vücudumu rahatlatma çabalarım emelinden çıktı çünkü kan akışım bacak arama gitmekten vazgeçmiş, beynime doğru hücum ediyordu. Yumruğumu sıktım. Tereddütlerim doğruydu.
"Yurtlar yaşlı pedofili amcaların elinde..." diye fısıldadı yere oturup başını elleri arasına alarak. "Öyle bir yerde, erkek çocukları bile tacize uğrar bazen ama bu..." Kafasını kaşıyıp bana bakmaktan çekinen gözlerini yere dikti. "Kızsan imkansızdır. On dört yaşındayken gece bekçisinin..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevmek Anlaşmak Değildir...
ChickLitNaz sadece biraz kötümser, realist, az buçuk felaket tellalcısı... Kısacası tam bir bela mıknatısı. İroni fabrikası bir adam... Ve okumak için yollara düşen sivri dilli, yetim bir kız. Naz tekeri patlak, yaşlı bir kamyonda ve kader hep yokuş aşağı s...