Hikayenin restorasyonlu halini okumak için profilimdeki; Bir Şansımız Olsaydı isimli hikayeye bekliyorum.
Keyifli okumalar ;
-
-
-
Sevmek Anlaşmak Değildir... |14. Bölüm "Orası Doğu, Naz Da Güneş." & "Ah Çakma Romeo..."|
Arabayı durdurup büyük bir spor salonuna girdik. Ortalık ana baba günüydü. Bir sürü insan vardı ve hepsi küçük çocuklarının hazırlanmasına yardım ediyorlardı. Yılarca içimde ukte kalan pembe kelebek kanatlarını sırtına geçirmiş onca küçük prensesin arasından olabildiğince hızla geçip hoca olduğu belli olan sarışın kadının yanına gittim. Harun hemen arkamdaydı ve elleriyle tabanca yapmış onunla hayali silahlarıyla çatışan çocuklara komik bir duruşla karşılık veriyor ve bunu yapıyorken ağzıyla "Çı-çı-çı-çıf! Sesi çıkarıyordu. Gülerek elimi öğretmene uzattım ve
"Biz Mina'nın kuzenleriyiz." Dedim. Sarışın, gözlüklü kadın gülümserken gözleriyle 'Biz' dediğim diğer yarıma baktı. Harun, sahte çatışmasında yaralanmış olmalıydı ki, dizlerinin üzerine düştüğü yerden elli göğsünde bir şekilde, "Aman Tanrım! Vuruldum. Beni şu görkemli bal arısı vurdu! O vatansever bir kahraman!" diye bağırıyordu. Çocuklara savaşın eğlenceli bir şey olduğunu söyleyen tavırlarına mı kızsam yoksa çocukla çocuk olabilen hallerine mi gülsem bilemedim ama herkesin heyecanla hazırlandığı şu ortamda Mina'yı görememek neşeme endişe katmıştı.
"Ah," dedi öğretmen önüme geçip bana yol gösterircesine. "Tribünlerin arkasında ki koridorun sonundan sola dönün. Miniklerimiz hazırlanıyor olmalı." Harun'un elini yakalayarak can çekiştiği yerden kaldırdım ve peşimsıra çekiştirdim.
"Hemşirem ol!" dedi kahkahayla. Kolunu büyük bir güçle ittirip önüme geçmesini sağladıktan sonra omzuna temsili bir vuruş yaptım.
"Gazi olmuş halinle daha saygınsın."
"Ah gün ışığım!" eli sertçe göğsüne çarpmış, kalbinin üzerini kavrayan parmakları yumruk olmak adına bir olmuştu. "Bu söz ile tarumar ettiniz, bitap düşmüş yaralı kalbimi! Şimdi vakit kefaret ödeme vaktidir! Isıtın birkaç cümle ile seke seke giden üşümüş kalbimi!"
"Kes şunu!..." Adımlarımı hızlandırıp çakma Romeo'nun omzuna sürtündüm. "Evet, orası doğu, Juliet de güneş! (Sheakesper- Romeo&Juliet) diyerek iltifat etmeye kalkma sa---" Benim sözlerim ve Harun'un oyuncu halleri gördüklerimiz karşısında birden ehemmiyetini yitirmişti.
Mina dolu dolu gözleriyle kucağındaki pembe kelebek kanatlarına bakıyor, ince ince burnunu çekiyordu ve işin en korkunç yanı şuydu ki ben bu bakışı biliyordum...
"Tanrı'm..." Çantamı tek hamlede çıkartım Harun'a uzattım ve uzun bacaklarım sayesinde Mina'nın tam önüne gelip diz çökerek yüzüne eğildim. "Hey? İyi misin?" küçük kızın saçları iki yanından paspalca dökülüyor, dolup taşan gözlerinin yanağında bıraktığı ıslaklıkla Mina'nın yanağına yapışıyordu. Omuz silkip bana sırtını döndü ama bu hareketi kritik olmalıydı çünkü şimdi Harun'da benimle beraber diz çökmüş Mina'ya bakıyordu. "Şştt fıstık!" dedi Harun Mina'yı gıdıklarken. "Hangi gezegendensin sen?"
Mina tebessüm eder gibi oldu ve bu Harun'un devam etmesi için gereken yeterli tepkiydi. Küçük kız kısa süre içinde kahkahanın arasında nefessiz kalmıştı ama bu onu mutlu ediyor olmalıydı ki, abisinin elinden kurtulmak adına bir girişimde bulunmuyordu. Nihayet kızı yere bıraktığında ben hemen hazır ola geçtim ve Mina'yı giydirmeye başladım. Anlaşılan o ki, babası gelmeyince üzülmüştü ve eh tabii birde etrafta bir sürü anne çocuğunu giydirince ağlamış olmalıydı. "Hadi bakalım küçük tırtıl!" dedim heycanla. "Vakit kelebek olma vaktidir!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevmek Anlaşmak Değildir...
ChickLitNaz sadece biraz kötümser, realist, az buçuk felaket tellalcısı... Kısacası tam bir bela mıknatısı. İroni fabrikası bir adam... Ve okumak için yollara düşen sivri dilli, yetim bir kız. Naz tekeri patlak, yaşlı bir kamyonda ve kader hep yokuş aşağı s...