Hikayenin restorasyonlu halini okumak için profilimdeki; Bir Şansımız Olsaydı isimli hikayeye bekliyorum.
Keyifli okumalar ;
-
-
-
Sevmek Anlaşmak Değildir... |21. Bölüm Küçük Bencil Oğlan|
"Kalk hadiiiiiii!"
Ses yumuşakça yatağıma, yatağımdan koynuma oradan da usulca kulaklarıma sokuluverdi ama sözcüklerin gerekliliklerini yapacak bilinçte değildim ne yazık ki, henüz.
"Hmmmmhh?..."
"Juliet bak, serçeler neredeyse şarkılarını bitirdiler. Kalk o vakit artık."
İnledim ve yatakta etrafıma saçılmış yastıklardan birisini vücuduna hedef alıp fırlatırken uyku sersemi bir halde konuştum.
"Hiç ortan yok değil mi? Ya Kartal Tibet oluyorsun ya da Romeo."
Güldü. Sabah sabah bu enerjiyi nerden buluyordu, inanın bilmiyordum ama her tepkim için ayrı bir ifade kullanıp farklı cümlelerle yanıtlar veriyordu. Harun'un içinde yenilenebilir bir enerji kaynağı olmasından şüpheleniyordum doğrusu.
"İsterseniz Kartal Tibet de olurum küçük hanım."
"Aman Arap Bacı olma da." dedim yatakta gerilip esnerken. Aynadaki yansıması göz devirip iç çekti. Bu sırada ise siyah bir tişörtü başından geçiriyordu. Birden ayıldım.
"Sen burada mı giyindin?!"
Çarşafı göğsüme bastırırken telaşla yatakta doğrulmuştum. Beynim ayılmam için bir detay daha ekleyip vermişti fark ettiklerime. 'Giyinmesi için soyunması gerekir.' Göğsüm heyecanla inip inip kalkarken tekrar sordum. "Yanımda mı soyundun?..."
Çocuk gardroptan bir askı çıkartıp, 'Ne var bunda?' diyen bakışlarla askıyı bana fırlattı. "Ders programına baktım. Dersin öğlen bir buçukta bu gün. Öğle arasına kadar şirkete gelirsin diye düşündüm." dedi umarsızca. "Hani çok meraklısısın ya çalşmanın." Oysa ben hala benim yanımda giyinip soyunmuş olduğu kısımdaydım. Gözlerimi ovalarken inledim. Sonunda anlamıştı. Aslında söylediğim her şeyi anlıyordu ama mizacı alay üzerine temellenmiş bir çocuktan empati kurmasını beklemek... Yataktaki diğer yastığı da ona fırlattım ve bağırdım.
"Sapık demekten dilimde tüy bitti, tüy!" Atış menzilimden kurtulmak amacıyla dolapların kapaklarının arkasına geçerken ben etrafıma bakınıp fırlatacak başka şeyler aradım. Yatağın kenarındaki ev botlarıma uzanmadan önce ellerini havaya kaldırıp kendini savundu.
"Uyuyordun!"
Botlardan birini fırlatıp tekrar bağırdım. "Fark eder mi? Ben ordaydım! Hani nezaket diyorduk. Hani sınırlarımız olacaktı!" Bot omzuna çarparken dehşetle gözleri açılmış dudakları şaşkın bir gülücükle taçlanmıştı.
"Birincisi ben nezaket dediysem onu ciddiye almaman gerektiğini öğrenmelisin." dedi ben ötekki botu atmak için hazırlanırken. "İkincisi de yanımda bir kız varken araya sınır falan çekemem."
Ötekki botu da fırlattım. "O zaman şipşak, iş halleder ailene söyle beni karşı dairene taşısınlar! Her gün iffettimden şüphe ile uyanmak istemiyorum!"
"Sor bi' bakalım benim şipşakçı aileme, ben kutsal bi' bakire ile sabaha uyanmak istiyor muyum?!"
Sinirle yatakta kaykılırken dişlerimi sıktım. "Uyuzsun!" diye bağırdım sinirle. "Hem öküzsün, hem uyuzsun!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevmek Anlaşmak Değildir...
ChickLitNaz sadece biraz kötümser, realist, az buçuk felaket tellalcısı... Kısacası tam bir bela mıknatısı. İroni fabrikası bir adam... Ve okumak için yollara düşen sivri dilli, yetim bir kız. Naz tekeri patlak, yaşlı bir kamyonda ve kader hep yokuş aşağı s...