Sevmek Anlaşmak Değildir... |23. Bölüm Bir Saftirik Ve Bir Öküz|

3.2K 116 14
                                    

Hikayenin restorasyonlu halini okumak için profilimdeki; Bir Şansımız Olsaydı isimli hikayeye bekliyorum.

Keyifli okumalar ;

-

-

-


Sevmek Anlaşmak Değildir... |23. Bölüm Bir Saftirik Ve Bir Öküz|


Özge'nin kızgın bakışları eşliğinde Harun'un odasına girerken hem heyecanlı hem de şaşkındım. Harun elimi bırakmaksızın beni sürüklerken ben sürekli arkamızda bıraktığımız kıza bakıyordum. Derince bir nefes alarak başımı yana yatırdım. Heyecanım kursağımda kanat çırpıyor, öpüştüğümüz gerçeği başıma bir balyoz gibi iniyordu. Sonunda Harun üzerime eğilince minik bir adımla geriledim. "İyi misin?" diye sordu hafifçe çattığı kaşları arasından.

Ellerim saç tokama gitti. Toplu saçlarımı tahliye ederken dudaklarımı ıslattım. "Bir problem olur mu?" diye mırıldandım arkama dönüp. Omzumun üstünden baktı. Kapalı perdelerin arkası görünmüyordu ama Özge'nin silüeti az çok belli oluyordu. Tek kaşını havaya kaldırdı ve arkama geçip ellerini omzuma koyarken usulca sordu.

"Nasıl bir problem?" diye sordu beni odasındaki çift kişilik koltuğa iterek.

Omuz silktim. "Bilmem." dedim düşünceli bir eda ile. "Biraz sorunlu bir tipe benziyor da."

Süt kahvesi, süet koltuğa düşerken "Doğru bir tespit." diye onayladı beni. "Oldukça sorunlu bir tiptir. Dahası, takıntılıdır. O yüzden senden Özge'ye karşı umursamaz olmanı isteyeceğim. Yoksa canını sıkabilir. Bunun olmasını istemiyorum." Karşıma kurularak başını eline yasladı. Boşta olan diğer eliyle yenice açtığım saçlarıma uzandı. Gözleri uzakta bir şeylere dalmışçasına buğulanırken ise aslında konudan kopmadığını belirtircesine devam etti. "Seni üzmesine izin verme."

Dudaklarımı ısırarak bakışlarımı kaçırdım. Harun'un bu düşünceli tavırlarına alışık değildim. Doğrusu, bugün Harun'da gördüğüm hiçbir şeye alışık değildim. Sırtımı dikleştirirken ıslak dudaklarımı büzdüm. "Odun olur musun?" diye sordum ansızın. Oda Harun'un kahkahası ile çınlarken ben dudaklarımdan çıkanın mantıksızlığına takılmıştım. Gerçekten bu kadar saçma salak bir soru sormuş olabilir miydim? Yani, hah tamam, Harun'un bu halinden çok haz etmemiştim. Patron Harun umduğumdan daha.... Mmmmhhh... Değişik çıkmıştı; üstelik öpücükte işlerin seyrini biraz değiştirmişti ama bu soru gerçekten de aptalcaydı. Öyle olunca bende alnımı kaşıyıp bir kez daha denedim şansımı. "Yani, nasıl desem... Garipsedim." dedim zorla. "Bu bol keseden nezaketin, bana dalıp gitmen falan... Biraz daha alaycı olsan?"

Kahkahası şiddetlendi. Başını geriye atıp gülmeye devam ederken ben, gergince koltukta doğrulmuştum. Komik miydi söylediklerim? Şey, belki, biraz komikti ama dedim ya, bu düşünceli, nazik Harun'u beğenmemiştim ben. Hem Harun dediğin biraz alaycı çokça ukala olmalıydı. Halden anlayan Harun... Öyle bir Harun'un varlığı dünya dengesini tersyüz edebilirdi. Ayrıca o ne be öyle? Limonsuz mercimek çorbası gibi. Ukalalık olmadan Harun mu olurmuş?

"Tamam," dedim Harun'un kahkahası kesilmeyince. Odun ol falan demiştim ama eğlendiğini gösteren kahkahası iyice aşağılamaya doğru hallenmişti. Ayağa kalkıp kapıya yöneldim. Aniden bileğimi yakaladı ve koltuğa geri çekti. Hala kıkırdıyor hatta kahkahasından miras gözyaşlarını siliyordu. Yüzümü ekşittim. Cümlelerim bu kadar komik değildi. "Gülme!" dedim sitemle.

"Ya ne yapayım? Ukala olsam kızıyorsun. Emrivaki yapsam küsüyorsun. Nazik olsam beğenmiyorsun. Nasıl olmalıyım, inan bilmiyorum."

"Harun ol." dedim tek nefeste. "Bırak o öküz nasıl davranmak istiyorsa öyle davransın."

Sevmek Anlaşmak Değildir...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin