Hikayenin restorasyonlu halini okumak için profilimdeki; Bir Şansımız Olsaydı isimli hikayeye bekliyorum.
Keyifli okumalar ;
-
-
-
Sevmek Anlaşmak Değildir... |6. Bölüm Hastalıkta ve Küslükte... Yine, Yeni, Yeniden|
-Naz-
Gözlerimi ovuşturarak yatağımda döndüm. İlaçların etkisi sağ olsun Harun'un kucağından başlamıştım uyumaya ve ne zamandır uykuda olduğumu ise Tanrı bilirdi. Kahvaltı masası önünde uyuklamaya başladığımı düşünürsek aç bir şekilde uyanmış olmam ise oldukça ironikti. Işıkta kamaşan gözlerimi ellerim altına saklayarak yatakta doğruldum iki dakika içinde tam olarak olmasa bile ayılmış olurdum. Bu bekleme süresi içerisinde ise komadinimin üzerinden hiç eksik etmediğim su şişeme uzandım ve koca bir yudum aldım. Soğuk havayı yudumlamak gibiydi. Tahmin edileceği üzere iki dakika sonra daha ayık bir bilince kavuşmanın hazzına ulaşmış, artık bir karanlık gibi üzerime çökmeyen ağrının yokluğuyla hafifliğe erişmiştim. Sıradaki rahatlatıcı hamlem banyoya girmekti. Terlemekten ve halsizlikten bitap düşmüş ve kirlenmiş bir bedenle servis yapmak istemiyordum müşterilere ama sonra zaten boş günüm olduğunu hatırladım ve duraksadım Sonra da duraksamama lüzum görmeden banyoya girdim. Sonuçta millet için yıkanmıyordum değil mi?
Akşamın dördü olduğunu fark ettiğimde üzerimde bornozla salonda bağdaş kurmuştum. Hala boş günüm sayılırdı ve bara gitmeyeceğime göre evde tembellik yapabilirdim. Telefonumu aldım ve bu seferki mesaj sayısı ile mutlu oldum.
'Tüm gün seni bekledim ve de meraktan çatladım. Ara beni!
-Eylül'
'Hala aramadın!
-Eylül'
'Bu gün ders arasında Harun'la karşılaştım. Bana seni sordu. Gelmedi." deyince de göz kırpıp arabasına atladı. Gözü ve arabası!!! Arabasını gördün mü? Ya Gözünü? Harika!!!
-Eylül'
Gözü için yorum yapmayacaktım ama arabası bindim bile diye mırıldandım içimden sonraki mesaja geçmeden önce.
'Kokladın mı? Diye sorduğum sorunun cevabını duymak istiyorum VAHŞİ. Vahşi diyordu değil mi sana?
-Eylül. :D'
İyice sırıtmaya başlayan dudaklarımı tutmanın manasız olduğuna karar verdiğimden kahkahamı serbest bırakıp saç havlumu başımdan çektim ve çıkardım. Bu kızla uzun vadede iyi arkadaş olacaktık anlaşılan. Yoksa karşılıklı bu özgüven, bu inatlaşma nasıl açıklanırdı başka?
"Demek gülecek kadar iyisin?"
Ses ile birlikte yerimden sıçrayarak doğruldum. "Harun!" diye bağırdım göğsüm korkudan hızlı hızlı inip kalkarken. "Senin ne halt işin var burada?" Çocuk anahtarımı ikinci el kanepeme bırakıp yanıma oturdu. Anlaşılan dışarıdan geliyordu. "Anahtarımın sende ne işi var?!"
"Şey..." dedi elindeki poşeti sallayıp içindeki cips paketini çıkardı. "Tartışmadan önce giyinsen benim için daha kolay olur." Kafasını benden başka yöne çevirerek devam etti. "Dekolten ve baldırların dikkatimi dağıtıyor da."
Sinirden köpürerek ayağa kalkarken kafasına bir tane geçirdim.
"Vurmazsın sanıyordum!" diye bağırdı arkamdan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevmek Anlaşmak Değildir...
ChickLitNaz sadece biraz kötümser, realist, az buçuk felaket tellalcısı... Kısacası tam bir bela mıknatısı. İroni fabrikası bir adam... Ve okumak için yollara düşen sivri dilli, yetim bir kız. Naz tekeri patlak, yaşlı bir kamyonda ve kader hep yokuş aşağı s...