Hikayenin restorasyonlu halini okumak için profilimdeki; Bir Şansımız Olsaydı isimli hikayeye bekliyorum.
Keyifli okumalar ;
-
-
-
Sevmek Anlaşmak Değildir... |20. Bölüm İtiraflar Gecesi|
Saçlarımı maşaladım ve arasına parfüm sıktım. Bu sayede saçlarım ne zaman hareket etse bana dair bir koku etrafıma hükmedecekti. Ardından dudaklarımı kuru bir pembenin esaretine bırakıp birbirine bastırdım; elbise omuzlarımdan kalçalarıma kadar sıkıca oturduktan sonra ansızın bollaşıyor ve dizlerime kadar bir şelale misali dökülüyordu. Ki bu biraz can sıkıcıydı çünkü bandajım görünüyordu. Sıkılmış bir ifade ile bakışlarımı dizime indirirken nefesimi dışarı verdim. Biraz sızlıyordu ama baş edemeyeceğim bir ağrı değildi.
"Hazırsın." Harun'un sesine doğru omzumun üzerinden bir bakış attım. Bordo rengi tişörtünün üzerine giydiği ceketi, ceketinin kollarında ki dirseklere işlenmiş ekose tarzı yamalar, siyah bir pantolonla benden daha hazır görünüyordu.
Kaşlarımı büzdüm. "Spor giyinmişsin. Yani bana giydirdiğin şu elbiseye kıyasla." Gelip elimi tutarken tebessüm etti ve beni etrafımda yavaşça döndürüp,
"Sadece yanına yakışmaya çalışıyorum." dedi. Gülümseyerek karşılık verirken başparmağını dudaklarına bastıran çocuk "Yürüyebilir misin yoksa seni omzuma mı atmalıyım?" diye sordu. Başımı yana eğdim.
"Yürüyebilirim." Yanaklarını gamzeleriyle taçlandırırken koluna girmem için kolunu kaldırarak
"Hadi öyleyse." dedi.
Normalden biraz daha yavaş hareket etmenin dezavantaj ile birbirimize daha uzun baktık. Onun gözleri sürekli sürekli saçlarım ve dudaklarım arasında mekik dokuyor her zamanki ukala tavırlarının aksine sessiz kalmayı tercih ediyordu. Bense dikkatimi daha çok yürümeye vermiştim ama bunda da pek iyi sayılmazdım. Dizim ansızın bükülüverince benden daha hızlı hareket edip kolumu yakaladı ve yukarı çekti. İyi ki de çekti değilse parkeleri öpecektim.
"İyi misin?"
Pek iyi olduğum söylenemezdi. Gözlerimi yumarken sıkılı dişlerim arasından derin bir nefes aldım. Değil yürümek cevap verecek halde değildim. Hal böyle olunca sessizliğe teslim olmak kaçınılmazdı tabii. "Pekala," dedi koluyla belimi destekleyip duruşumu düzelterek. Bedenlerimiz bir olmuştu ama inanın acım bu resme olan sevincimi gölgeliyordu. Onun kolları arasında dizime eğilirken acıdan incelen sesimle mırıldandım.
"Bu saçmalık. Halime bak. Yürüyemiyorum bile."
Tebessüm etti. "Rahat ol." dedi rahatlatmaya çalışan bir tonda. "Daha yemeğe çok var. İstersen yarım saat sonra çıkabiliriz. Biraz daha dinlen." Burnumu çekip elimi omzuna koyarken kaşlarımı kaldırdım.
"Gidelim." dedim şüpheye yer bırakmayan bir sesle. Oysa benden daha temkinliydi. Ve elbette daha alaycı.
"Yürüyebileceğinize ilişkin derin endişelerim var küçük hanım." dedi ansızın sesini inceltip her bir harfi vurgularken. Gülümsemem dudaklarıma yayılmış, yaptığı profesyonel Yeşilçam oyunculuğuna içimden şapka çıkartmak gelmişti. O, kaşlarını kaldırıp alt dudağını ıslatırken bende oyuna katılmak istedim.
"Ah, Beyzadem." dedim hülyalı bir ton eşliğinde "Endişeleriniz yersiz olmakla birlikte kendime olan güvenimi de sarsıyor."
"Öyleyse atla bakalım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevmek Anlaşmak Değildir...
ChickLitNaz sadece biraz kötümser, realist, az buçuk felaket tellalcısı... Kısacası tam bir bela mıknatısı. İroni fabrikası bir adam... Ve okumak için yollara düşen sivri dilli, yetim bir kız. Naz tekeri patlak, yaşlı bir kamyonda ve kader hep yokuş aşağı s...