34. BÖLÜM

230 18 11
                                    

- Joe -
Annemle olan telefon görüşmesini bitirir bitirmez hemen içeriye geçtim. James ve Demi'yi başbaşa bırakmanın nasıl aptal bir fikir olduğunu duyduğum sözlerle anladım.

"Ayrılmak şart değil tabiki ama mesafelere dayanmak oldukça zordur. Hem nasıl güvenebilirsin ki ona? Nasıl biri olduğunu biliyorsun. Gittiği yerde örnek davranışlar sergileyeceğini sanmıyorum."diyen James benim harika(!) özelliklerimi Demi'ye anlatmakla meşgüldü ve Demi elinde tuttuğu bardağı sakinleşmek için sıkıyordu.

Derin bir nefes alıp veren Demi rahatlamak için elinden geleni yapıyordu ama müdahale etmek daha güzel olacaktı. Masaya ilerleyip tam geldiğimi söylüyordum ki "Mesafeler değişse de gökyüzü değişmiyor Bay Cooper. Biz yine aynı gökyüzünün altında olacağız. Aynı havayı soluyacağız. Hem hangimiz Joe'nun bu özelliklerini görmezden gelebiliriz ki ama dikkate almadığınız bir şey var. Sevdiğiniz insanda kusur bulamazsınız ve ben bunları bilerek yürütüyorum bu ilişkiyi. Üstelik şu güven konusu... ona çok güvendiğimi size daha öncede söyledim."diyen Demi beni olduğum yere çiviledi.

Söyledikleri aklımda dönmeye başladığında olduğum yerde dikilmeye devam ediyordum. Tanrım! Neler söyledi bu kız?

James'in gözleri beni bulduğunda yüzündeki asabiyet ifadesi bir anda değişti ve sakinleşti. "Joe!"dediğinde Demi'de gördü beni. Şaşkınlıkla bana baktığında yanakları kırmızıydı. Bu kız sadece kızdığında değil utandığında da güzelliğine güzellik katıyormuş meğerse.

"Işte geldim."diye gülümseyip yerime oturdum ve az önce söylenilenleri duymamış gibi yaptım. "Annem... bizi görmek istiyor. Seninle buluşacağımızı öğrenmiş."dedim imayla James'e bakarak.

"Ben söylemiştim. Sevgilini merak ediyor olmalı."dedi mahçup bir şekilde gülümseyerek James. "Evet. Anneme Demi'den söz etmemiştim henüz."dedim yine imayla. James'in bunu bilerek yaptığı konusunda bahse girerim. "Sahi neden Demi'yle tanıştırmadın Denise'i?"dedi James keyiflenerek. Harika bir soru! Vakit kazanmak için suyumdan içtim ve tam saçmalayacakken Demi konuştu. "Aslında Bayan Jonas'la daha önce Simon'ın evinde tanışmıştım."dedi ve gerisini söylemedi. Çünkü gerisi aynen şöyle olacaktı; Biz o zamanlar zorla da olsa çıkmıyorduk ve birbirimizi görmeye dahi katlanamıyorduk.

James "Anlıyorum."deyip şarabına döndüğünde "Izninle artık kalkmalıyız. Daha annemi görmemiz gerekiyor."dedim fırsattan istifade ederek.  "Tabiki çocuklar! Benden de selam söylersiniz Denise'e. Teklifimi kabul edip geldiğiniz için teşekkür ederim. Keyifli bir geceydi."dedi James boşalan kadehini doldururken. Anlaşılan geceye devam edecekti. "Davetin için biz teşekkür ederiz. Iyi geceler."deyip Demi'yi koluma taktım ve restoranttan çıktım.

Valenin arabayı getirmesini beklerken kolumu Demi'nin beline sardığımda önce rahatsızca kıpırdandı ama ne bana bakmak ne de kolumdan kurtulmak adına bir hareket yapmadı. Soğukta beklemek onu üşütmüş olacak ki az daha sokuldu bana ve benim içimde ateşler yanmaya başladı.

Neyseki vale arabayı tam zamanında getirince kapıyı açıp onu arabaya bindirdim sonrada kendim binip oradan uzaklaştık.

Randyoyu açıp dinlemeye başladığımda Demi endişelice bana döndü. "Joe annenin yanına gideceğimizi söylemedin. Neden söylemedin? Hem ben ne giyeceğim oraya giderken? Bu kıyafetlerle gidilmez ki."deyip elbisesinin eteğini çekiştirdi. Gülümseyip sakinleştirmeye çalıştım onu.

"Demi sakin ol biraz. Annemin her zamanki ısrarları işte. Ilk defa uzun bir ilişkim olduğunu duyunca kim olduğunu merak etti. Bu yüzden çağırıyor bizi."deyip göz devirdim. Birazda James'in kışkırtması var tabi diye düşünüp hafif sinirlendim. Bu adam bu gece bunu bilerek yaptı. Beni annemle uğraştırmak için. Böylece şirketin işlerine burnumu sokmayacağım. Çok bekler!

"Ama-" "Ama biz çok yorgunuz Demi. James beni oldukça yordu. Seni yormadı mı?"dediğimde asabi bir şekilde "Yordu."deyip avucunun içindeki kumaşı sıktı. "O zaman doğruca eve gidiyoruz."deyip onayını almak için ona baktım. Sessizce başını sallayıp pencereden tarafa döndü ve dışarıyı izlemeye koyuldu. Yüzündeki asabiyette giderek dağılmaya başladı. Cidden bunu yapınca rahatlıyor mu? Bir kere de ben denemeliyim.

Arabanın içine büyük bir durgunluk çöktüğünde sadece radyodaki müziği dinliyorduk.

Ve annem
Onu hiç unutmayacağına dair yemin etti
Ve o gün benim söz verdiğim gündü
Aşk üzerine hiç şarkı söylemeyeceğim
O hiç olmazsa

Ama sevgilim

Sen tek istisnasın
Sen tek istisnasın
Sen tek istisnasın
Sen tek istisnasın

Aniden bana dönen Demi sakince "Beni evime götürebilir misin?"diye sordu. "Neden? Bir sorun mu var?"diye sorduğumda yorgunca "Sadece evime gitmek istiyorum. Lütfen beni evime götür."dedi. Tamam anlamında başımı sallayıp yolumu değiştirdim ve Demi'nin evine sürdüm.

Neden evine gitmek istediğini anlamasamda yine de sorgulamadım. James bu gece bizi psikolojik açıdan yormak için zaten elinden geleni yapmışken Demi'yi bir de ben yormak istemedim. Gaza yüklenip hemen evine götürdüm onu. Sokağın başındaki her zamanki yere arabayı park edip hemen telefonumu elime aldım ve Alaina'ya mesaj attım. Gloria'yı uyandırmamak en iyisi.

Aynı anda arabadan inip soğuk havada yanyana yürümeye başladık. Ağzından çıkan buhara baktıkça kendi kendine bir şeyler mırıldanarak ellerini birbirine sürten Demi küçük adımlarla da hızlanmayı ihmal etmiyordu. Bu kız üşüyünce-Ah! Zihnimdeki şeylere engel olmakta zorlanıyorum. Tanrım! Yardım et bana!

Nihayet evinin önüne geldiğimizde Alaina'nın kapıyı açmasını beklemeye başladık ve bende bu arada kafamda bir teşekkür konuşması hazırladım. "Demi!"diye seslendiğimde kendine sarılmış bir şekilde bana döndü ve merakla bana baktı. "Bu gece bana ya-"diyemeden evin kapısı açılınca benim teşekkür konuşması da yarım kaldı. Alaina kapının önünde  gardiyan gibi dikilmeye başladığında bıkkın ve sinirli bir nefes verdim. Bu Demi'yi gülümsettiğinde yanağıma bir öpücük bıraktı ve "Iyi geceler."deyip içeri girdi.

Elim yanağıma gittiğinde suratıma bir gülüseme içime ise sıcacık bir şeyler yayıldı. Bütün vücudum şu soğuk havada Demi'nin üşümesine inat ısınıverdi. Neler oluyor bu kıza? Yoksa bana karşı olan bütün buzlarını eritiyor mu?

Cebimde titreyip duran telefonu sonunda açıp arabama doğru sırıtarak yürümeye başladım. "Ayrılalı henüz bir saat bile olmadan beni aramanı neye borçluyuz James?"derken arabama bindim ve emniyet kemerimle uğraşmaya başladım. "Iş yerimdeki bilgisayarımdan bir şeyler alınmış."dedi kızgınca. "Öyle mi? Ne alınmış?"dedim ukalaca. Sonunda fark etmiş. "Sen neler karıştırıyorsun? Çabuk evine gel. Konuşmalıyız."der demez telefonu suratıma kapattı.

Demi sayesinde yerine gelen keyfimi bağırıp çağırarak mahvedecekti ve bende dinlemeyip yine aynı hatayı yapacaktım muhtemelen. Her zaman böyle olurdu zaten.

En başında bunu önemsemesemde arabayı çalıştırdığımda gözlerimin önüne James'in evimi ayrıntılı bir şekilde arayacağı görüntüsü geldi.

Hemen telefonumu elime aldım ve rehberimdeki numarayı bulup arama tuşuna bastım.

Uzun zamandır sormadığım bölüm soruma geliyorum arkadaşlar... Sizce Joe'yu endişelendiren şey ne? Bir de Joe kimi aradı?

BELLEK|DemiLovato&JoeJonasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin