11. BÖLÜM

266 20 28
                                    


Bölüm adına temsili bir giftir arkadaşlar... iyi okumalar :)

Hemen gidip yerdeki kitaplarımı topladım Nick'in yardımıyla. "Eksik bir şeylerin var mı?"diye sorduğunda sınıf yavaş yavaş doluyordu. Eşyalarımı kontrol ettiğimde "Hayır yok."diyebildim durgunca. Aslında düşünüyordum. Kim ne arardı ki benim çantamda?

"Cüzdanın veya telefonun yanında mıydı?"dedi Nick endişelice. Benden fazla endişeleniyordu bu çocuk ama ben hırsızlık olduğunu düşünmüyorum. Belkide sadece korkutma amaçlı yapıldı ve bunu yapan kişinin nedense Alaina olduğunu da sanmıyorum. Onu kantinde gördüğümde yüzü asıktı. Böyle bir şey yapsa mutlaka anlamlıca sırıtır ya da laf vurduğunu sanırdı. Yani en azından eskiden öyle yapardı. Yöntemlerini değiştirmiş olma olasığı biraz düşüktü ama eminde olamıyorum. Sonuçta konu Alaina.

"Onları yanıma almıştım Nick. Her şey yerli yerinde. Kimse bir şey almamış. Endişelenmeyi kes artık."dedim zoraki bir gülümsemeyle. Aslında endişelenmeye emin adımlarla yürüyen bendim. "Kim neden yapmış ki böyle bir şeyi?"dedi düşüncelice. "Kim yaptıysa aradığını bulamamış ya da... zaten bir şey aramıyormuş."dediğimde beynimde bir kaç cümle dolanmaya başladı.

"Bu ukalalığının cezasını kesinlikle çekeceksin."

"O konuya daha sonra geleceğiz."

"Lovato! Bu dik başlılığın başına büyük dertler açacak. Sözlerine dikkat et!"

"Bunun acısını kesinlikle alacağım!"

Şimdi düşünmem gereken asıl şey bu atağın hangisinden geldiğiydi? Ya o Joe denen aptal ya da kendini bir halt zanneden Alaina yaptı bunu.

Coğrafya dersinin öğretmeni büyük bir enerjiyle sınıfa girdiğinde düşüncelerimi bir kenara bırakıp dersi dinlemeye çalıştım herne kadar derse konsantre olamayacağımı bilsem de.
....
Okul kalabalığından kendimi ayırıp bir kenara geçtim ve beklemeye başladım. Nick elini omuzuma atıp "Neyi bekliyorsun?"diye sorduğunda öğrenci seli içine bakmaya devam ettim. "Joe denen ukalayı bekliyorum."dedim sinirle.

"Neden?"diye sorduğunda cevap vermedim. "Dur bir dakika. Yoksa ondan mı şüpheleniyorsun? Joe hırsızlık yapmaz."diye korumaya kalktı. "Ben hırsızlık yaptı demiyorum ki Nick. Hem öyle olsa bile neden onu koruyorsun ki? Okulun en ukala çocuğundan sana ne ki?"dedim kızarak. "Dems Joe'yu en iyi ben tanıyorum. Tamam biraz ukala ve başına buyruk biri ama tabiki de hırsızlık yapmaz. Ihtiyacı yok ki buna."dediğinde donup kaldım. Yine Dems dedi. Neyse bunu sonra sorarım. "Ne demek iyi tanıyorum? Yoksa onunla birlik olup bana ceza vermeye mi çalışıyorsun sen? Bak eğer böyle bir amacın vars-" "Sakin olur musun biraz? Joe benim abim. Tabiki de onu iyi tanıyorum. Ayrıca neden sana ceza verelim ki?"dedi sözümü keserek.

"O ukala en başı-dur biraz! Ne? Kardeş misiniz?"dediğimde söylenilenleri yeni yeni anlamıştım. "Evet. Joe benim abim ve bugün okula gelmedi. Istersen Abe'e sorabiliriz."deyip beni omuzlarımdan tutarak ters çevirdi. "Abe de kim?"dediğimde karşımda bir oğlan belirdi. Bu çocuk o gün dolapların yanında karşılaşıp tanıştığım çocuktu. Ismi de... Aberthol. Çocuk gülümseyerek yanımıza geldi ve selam verdi. "Joe bugün okula geldi mi Abe?"dedi Nick hemen. Aberthol kaşlarını çatıp bir bana bir de Joe'ya baktı. "Hayır. Gelmedi. Bir sorun mu var?"dedi hemen.

"Hayır Abe. Onu görürsen eve gelmesini söyler misin?"diyerek benim koluma girdi Nick ve çıkışa doğru çekiştirmeye başladı. Aberthol başını olumlu anlamda salladığında ona gülümsedim ve Nick'le birlikte yürümeye başladım. "Peki neden gelmedi okula abin? Sahi kaçıncı sınıf bu çocuk?"dedim Nick'in kolundan çıktığımda. Okul bahçesi iyice boşalmıştı ve Nick için bekleyen özel araba hala bekliyordu. Benim yüzümden. "Büyük ihtimalle motoruyla geziyordur ya da kendi kendine bir şeyler arıyordur. Sık sık ortadan kaybolur böyle. Ve son sınıf. Yoksa ilgilenmeye mi başladın?"dedi gülerek. "Abe ile çıkarım daha iyi!"deyip göz devirdim. Nick bu hareketime güldüğünde vedalaşıp evime yürümeye başladım.

O zaman geriye tek bir seçenek kalıyor. Alaina. O yaptı bunların hepsini. Seni adi küçük pislik. Sen görürsün.

Adımlarımı hızlandırıp evime yürümeye devam ettim. Son sokağa da girdiğimde ev gözüküyordu. Kızmak için kendimi hazırladığımda telefonum çaldı. Kimin aradığına bile bakmadan açtım telefonu. "Demetria! Sana güzel bir haberim var. Bil bakalım ne?"dedi neşeyle Simon. "Şimdi değil Simon. Seni daha sonra ararım."deyip telefonu kapattım ve kapıyı açtım. Içeri girdiğimde küçük bir taramadan sonra şömine başındaki gülen Alaina'yı gördüm.

Ilginç bir şekilde hava sıcakken şömineyi yakan aptal bir insanla aynı evde yaşamam yetmezken bir de bana o küçük aklıyla oyunlar oynayıp korkutmaya çalışıyordu.

Ben tam hesap sormak için kendimi hazırladığımda o konuşmaya başladı. "Sana bunun hesabını soracağımı söylemiştim."dedi gözlerini şömineden ayırmadan. "Bunlarla beni korkutacağını mı sanıyorsun sen? Senden hiçbir zaman korkmadım ben. Elinden gelenin en iyisini yap çünkü bundan sonra alttan almayacağım!"diye bağırdım. "Ne yaptığımı bilmiyorsun ki?"dedi sakince gülümserken.

Bir an duraksadım. Gülen suratına uzunca baktığımda şömineye tekrar baktı. "Yaktım. Geçmişine dair yanında ne saklıyorsan hepsini yaktım. Hatıra kutuna hoşçakal de Demetria Devonne Lovato! Artık yetimhanedeki çocuklardan bir farkın kalmadı."deyip ayrıldı yanımdan. Öylece bakakaldım şömineye.

Merhabalar :) Alaina'nın yaptığı düşmanlık hakkında ne düşünüyorsunuz bakalım :) Bu bölümün sorusu da bu olsun.

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere :)

BELLEK|DemiLovato&JoeJonasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin