57. BÖLÜM

199 18 14
                                    

Merhabaaa!!

Multimiz eğer görebilirseniz bölümün içinden bir yeri temsil ediyor. "Sana neden inanayım?" bakışı.

Summer!?!?!?

Şapkanın altından Summer'ın çıkmasını beklemiyordum açıkçası. Kaşlarımı çatıp her ne kadar sinirli gözüksem de oldukça şaşkındım ve küçük çaplı bir korku yaşıyordum içimde. Fiziksel olarak ondan korktuğumdan değil tabiki. Benim korkum kesinlikle kötü şeyler olacağını hissetmekti ama...

Eliyle bana gel işareti yaptığında yerimde durup önce onu izledim. Belki de onu gıcık etmek için elimden geleni yapıyordum. Bence ikinci şık!

Kahvemden bir yudum alıp ona bakmaya devam ettim. Sinirle soluyup bana yaklaştı ve "Benimle hemen konuşmazsan başına kötü şeyler gelecek seni aptal! Gel benimle!"deyip uzun koridorlardan birine doğru yürümeye başladı.

Kahvemden bir yudum daha alıp Simon'ın yanına gidip Gloria'ya kötü bir bakış attım ve elimdeki kahveyi Simon'a verip "Benim lavaboyu kullanmam gerekiyor."dedim. "Çok bekletme. Işim bitti sayılır."dedi Simon. Göz kırpıp Summer'ın gittiği yöne yürüdüm.

Lavobolara gelmeden kolumdan biri tutup beni temizlik odasına soktu. Bunlarda grup olarak beni temizlik odasından başka yere sokmuyorlar. Ama dur! Alaina bir farklılık yapıp beni dolaba tıkmıştı. Buna minnettar olmalıyım!

"Bırak kolumu!"deyip hemen çektim kolumu. Sinirli bir bakış attıktan sonra konuşmaya başlayan cadıyı dinledim. "Uzatmayacağım. Beni James gönderdi."deyince gözlerim kocaman açıldı. Kaçtıktan bu kadar kısa süre sonra benimle iletişime geçmeye nasıl kalkışır? Bu adam yakalanıp hapise tıkılmaktan da mı korkmuyor? "Ne saçmalıyorsun sen?"diye çıkıştım Summer'a.

"Sana bunu vermemi istedi."dediğinde önlüğünün cebini kurcalayıp eski model bir telefon çıkardı ve elime tutuşturdu. "Onunla bir defa da olsa konuşmanı istiyor."dedi. "Asla!"dediğimde sesimin biraz yüksek çıktığının farkındaydım ama asla o katille konuşmak istemiyordum. Başımda gitmesini istediğim her insan önünde sonunda karşıma çıkmanın bir yolunu buluyorken benim başımdan bela asla eksik olmayacaktı.

"Itiraz edeceğini de düşünüp sana bir mesaj bıraktı. Dedi ki eğer onunla bir kere dahi de olsa konuşmazsan kapına bırakılan hediyeler değişecekmiş."dediğinde Summer'ın yüzünde oluşan ciddiyet endişelendirdi beni. Ama ya? "Sana neden inanayım? Ya yalan söylüyorsan? Hem James neden seni seçsin?"dediğimde yalan bulmakta zorlanmasını bekledim ama kız o kadar kolay söyledi ki doğruları ilk yenilgimi o an anladım.

"Ben zamanında bir iyilik istedim ondan. Bu aramızdaki küçük bir sırdı ve şimdide karşılığını ödüyorum."derken yüzüme bakmıyordu ama kaşları çatılmıştı. Anlattığı kadarıyla durum onun içinde ciddiydi. Şimdi durup ona acımayacaktım tabiki de.

"Summer buna mecbur değilsin. Bak dışarıda Simon var. O bir polis-" "Demi!"diye sözümü kesip derin bir nefes aldı. "Her şeyi biliyorum ama bu daha önemli."deyip bir süre sessizce bana baktı. "Elindeki telefon şimdilik kapalı uçaktan iner inmez aç onu ve aramasını bekle."dediğinde sesi titriyordu sanırım. "Tanrı yardımcın olsun ve Joe..."deyip durdu. Sonra başını olumsuz anlamda sallayıp devam etti. "Dikkatli ol!" Sonra da temizlik odasından çıktı ve beni bu telefonla orada başbaşa bıraktı.

Elimdeki telefona öylece bakakaldım. Eski bir cep telefonunu bana vermek Summer'ı bu hale getirdiyse telefonun ucundakiyle konuşmak beni ne hale getirecekti merak etmeye korkuyordum.

Telefonu çantama sıkıştırıp hemen temizlik odasından çıktım ve bekleme salonundaki Simon'ın yanına gittim. "Hadi gidiyoruz!"deyip valizimi bana verdi.

Kontrol işlemini bitirip uçağa geçtiğimizde hemen koltuğuma gömülüp derin düşüncelere daldım. Neden benimle konuşmak istiyordu acaba? Hem neyine güveniyordu bu adam? Nasıl böyle bir işe kalkışabiliyordu?

Bir de şu hediye işi. Kapımıza kadar getirip koymuş hediyeyi. Bir de Abe'den şüphelendik. Joe'da acımadan vurdu çocuğa.

Oflayıp gözlerimi kapattığımda babamın son görüntüsü geldi aklıma. Bir sonraki ölecek kişinin kendisini olacağını bilmesi ve gülümsemesi...

Bunlardan sonsuza kadar kurtulmak için James'le bir kere de olsa konuşacağım ve sonra ondan kurtulacağım.
.................
Her zamanki o rutin kontrollerden geçip valizimle birlikte Simon'ı takip ettim. Simon el kaldırıp bir taksiyi çağırdığında çok sevindim. Içimdeki buzlar ülkesinde Olaf'ı yaşatacak olan soğukta daha fazla beklemeyeceğiz.

Taksiye biner binmez telefonuyla uğraşa dalan Simon'ınla birlikte bende Summer'ın verdiği telefonu açıp çantama attım ve ellerimi birbirine sürterek ısınmaya çalıştım. Sanırım hasta oluyorum artık. Yüzümdeki kızarıklığa bakıp Joe yine ateşimi kontrol edecek kesin!

Sıkıntılı bir nefes verdiğimde "Bayım adres vermediniz."diyen taksiciyle birlikte Texas'ta olduğum gerçeği yüzüme bir kez daha vurdu. Joe'dan kilometrelerce uzaktaydım. Dolayısıyla ateşimi ölçecek hiç kimse de yoktu. "Bu adrese gideceğiz."diye telefonunu uzattı Simon taksiciye. Simon bile nereye gideceğimizi bilmiyor! Cidden daha kötü ne olabilir?!

Tamam! Sorumu geri alıyorum! Daha kötü şeyler mutlaka olacak ama en azından ailemi ziyaret ederken bekleyebilirler, öyle değil mi?

"Nereye gidiyoruz?"diye sorduğumda Simon gülümseyerek cevap verdi. "Bir arkadaşımızın evinde kalacağız bir süre. Üstelik temizliğe de gerek yok."deyip göz kırpınca gülümseyip o çok önemli hobime dönüp dışarıyı izlemeye başladım.

Derken taksi bir patikaya girip yavaşladı ve bir süre sonra da kocaman bir evin önünde durdu. Taksiden inip eve bakarken Simon valizlerle ilgilendi ve taksicinin parasını ödeyip beni çağırdı. "Soğukta bekleme! Üşüyüp hasta olacaksın!"

Hemen eve koşturup içeri girdim ve Simon'ın işaret ettiği valizimi aldım. "Hemen yerleş. Ben alışverişe gidiyorum."deyip askıdan bir anahtar alıp çıktı.

Yukarı kata koşturup kendime bir oda seçtim. Orman manzaralı ve kesinlikle buradaki en güzel odalardan biriydi. Kıyafetlerimi yatağımın üzerine koyarken valizde kalan son eşyaya baktım. Elime alıp bir kaç kez salladıktan sonra içindeki karın yağmasını sallayıp bu eşsiz görüntüye kendimi kaptırdım. Bizde bu kürenin içindeki çift gibi olabilirdik ama zorluklara karşı birlikte durmadıkça bizden kesinlikle hiçbir şey olmayacaktı.

Duran karı bir kez daha salladıktan sonra yeni kar küremi komodinin üzerine koyup bakmaya devam ettim. Kendimi kaptırmaya başlamışken çalan telefonla çantama korkarak baktım.

Eveeettt😊Sorum yok ama siz yine de uzun uzun yorumlar yapın.

Vee kısa bir süre yeni bölüm yükleyemeyebilirim. Bu yüzden şimdiden üzgünüm😟Öpüldünüz😙😙

BELLEK|DemiLovato&JoeJonasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin