65. BÖLÜM

169 15 17
                                    

Televizyon karşısında kahvaltı yapan Frankie oldukça hoş gözükse de bunu bizden başka kimsenin görmüyor olması beni biraz endişelendiriyordu. Bayan Jonas görse kesinlikle kızardı ama şuna bakın! Frankie çizgi filmlere gülerken onu oradan nasıl kaldırabilirim! Nick ve Alaina'nın ortada görünmüyor oluşu hala uyuduklarını gösteriyordu ama Kevin ve Danielle'den haberim yoktu.

Elime aldığım kahvaltı tabağımı mutfağa götürdüm ve raflardan kendime bir bardak alıp sıcak sütle doldurdum. Içine biraz kakao ve birazda şeker katıp karıştırdım. Kakaolu sütümü karıştırarak balkon kapısına yaklaştım ve pervaza yaslandım. Karın yağışını izlerken Simon'ın dün gece söylediği şey hakkında düşündüm.

Alaina bunu her dile getirdiğinde kendimi kötü hissederdim. Hem yetim hem de öksüz kalmak zoruma hiç gitmedi benim ama bunu ileri sürerek beni kabul etmeyen Simon profilini,  Alaina söyleyene kadar hiç aklıma getirmemiştim. Getirdiğimde ise üzülmüştüm. Aynı şeyi Joe içinde yaptı ama bu daha farklıydı. Beni evlat edinmemesinin sebebi tam olarak Gloria'ydı ve artık onun kızıydım. Simon'ın kızı.

Bunlar sadece kağıtlar üzerinde olsa bile Simon'la aramızda oluşan bağın baba-kız olmakla alakası yoktu. Biz daha çok iki dostuk. O beni bende onu hep çok sevdim. Babamdan sonra o benim tek oyun arkadaşımdı. Beni incitmemek için uğraşan tek arkadaş!

Yüzümde hafif bir gülümseme oluştuğunda dudağımın kenarında hafif ve yumuşak bir şey hissettim. Hemen başımı çevirdiğimde ise Joe karşımda sırıtıyordu. "Süt kalmıştı."deyip omuz silkti. Oysa tek bir yudum bile almamıştım bardaktan. "Hareketlerine dikkat et! Muhattap olacağın kişi değişti."deyip yasladığım pervazdan doğruldum ve bardaktan ilk yudumu aldım. Joe da elimdeki bardağı alıp içmeden önce sordu. "Kimle muhattap olacağım?" "Simon. Ben artık onun kızıyım."deyip gülümsedim. "Ne?"deyip küçük bir çığlık attı ve gözlerini kocaman açtı. Açıkcası oldukça komik oldu.

"Ne zaman oldu bu?"diye sorduğunda "Simon dün kasabaya indiğinde Gloria ile buluşup halletmiş."dedim ve bardağımı geri aldım. "Hey bu harika bir olay!"dedi sevinçle. Sonra da durdu. "Neden böyle bir şey yaptı?"dedi kaşlarını çatıp. "Siz gelmeden önce biraz konuştuk bu konu hakkında. Birlikte yaşamak isteyip istemediğimi sordu ve bende kabul ettim."dedim gülümseyerek. Joe'da benimle birlikte gülümsedi ve sonrada "Hadi kutlayalım!"deyip dudaklarıma eğildi.

Joe hep mi böylesin? Elimi göğsüne koyup durdurdum. Yenilgiyle kakao kokan bir nefes verdi. "Başka türlü de kutlayabiliriz."dedim dışarıda yağan kara bakarak. Elini çeneme koyup kendine çevirdi ve kakao kokusunu daha yoğun hissettim. "Ama ben böyle kutlamak istiyorum."deyip dudaklarını benimkilere bastırdı.

Gülümseyerek karşılık verdim. Joe'nun elleri belime dolanıp beni kendine daha çok yaklaştırdı. Kollar beni sıkıştırmaya çalışsa da öpücükleri çok yumuşaktı ya da ben öpmek için ayaklarımın ucunda ne kadar yükseliyorsam Joe da kedinin fareyle oynadığı gibi benimle oynuyor ve bir o kadar da benden uzaklaşıyordu. Bunu öperken gülmesinden anladım.

Sinirli bir nefes verdiğimde dudaklarını yoğun bir şekilde hissettim ve artık ayaklarımın ucunda da yükselmeme gerek kalmamıştı. Omuzunda duran elimi boyun boşluğuna getirdim ve diğer elimle bardağımı bir kaza çıkmaması için sımsıkı tuttum.

Tam da ayrılacamayacağımızı hissetmeye başladığımda balkon kapısının camı atılan kar topu yüzünden gürültüyle ses çıkarırken biz birbirimizden korkuyla ayrıldık ve elimde dikkatle tuttuğum bardak dikkatsiz bir biçimde üzerimize boşaldı.

Elbiselerimizden tutup çekiştirmeye başladık yanmamak için ve birbirimize baktıktan sonra dışarıya baktık. Nick gülümseyerek bize el salladığında az önce olanların hepsini görmüş olduğu gerçeğini fark ettim ve yüzümün kızardığını hissettim. "Bu savaş demek!"diyen Joe üzerini bir kağıt havluyla kurulayıp çıktı mutfaktan.

Nick gülerek balkon kapısından kaybolduğunda aynı işlemi bende yapıp hemen Joe'nun arkasından koştum. Montumu giyip kendimi ılık havaya ve bembeyaz kara bıraktım.

Joe koşturarak Nick'i kovalıyordu ve dışarıdaki diğer herkes kar topu savaşı yapıyordu. Nereden geldiklerini bilmediğim Abe ve Chris, Danielle ve Kevin'a savaş açmış durumdaydı. Demek ki salondan hızla çıktığımız için Frankie'yi göremedik. Gelmediği iyi oldu. O küçücük elleri üşürdü.

Güçsüz durumda olan grup Kevin ve Danielle olunca onların tarafına geçip karşı tarafla savaşmaya başladık. Aniden kar topları arasında dalan Joe ve Nick ortadaki savaşı yok ettiğinde artık herkes herkese kar fırlatıyordu. Savaş yok olmuyordu. Farklı bir boyuta evriliyordu.

Joe'nun arkasına gizlene gizlene attığım karlarla herkesi vuruyordum ama Joe karşımda kalkan olmaktan kısa süreliğine vazgeçip Nick'i saldırı altında bıraktığında bir kaç tane kar topu yedim.

Kafama gelen kar toplarından korunmak için her seferinde eğilmek dengemi kaybetmeme sebep olunca hemen yanımda duran kişiye çarptım. Yanımdaki düşecekken beni de tutunca ikimizde birden devrildik. Gözlerimi açtığımda karşımda mavi gözleriyle bana gülümseyen bir adet Chris vardı.

Merhabalar😊 Yazı ve düzenleme işi bitti. 72.bölüm "Bellek"in finali olacak. Bu konudaki düşüncelerinizi elbette duymak istiyorum. Hatta uzun uzun. Yorum yapmayı unutmayın! Öpüldünüz😘😘

BELLEK|DemiLovato&JoeJonasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin