54. BÖLÜM

180 17 16
                                    

Okul koridorunun tıklım tıklım olması koridorun tam ortasında duran bizi hiç ilgilendirmiyor gibiydi. Ben Nick'e, Nick'te bana sımsıkı sarılmış bir şekilde akan kalabalığı ikiye ayırıyorduk ve bize çarparak geçen insanları umursamıyorduk. En sonunda birisi çok kötü çarpınca kızgın bir nefes verip Nick'ten ayrılmaya çalıştım.

"Nick anlıyorum. Üzülüyorsun ama sadece 15 günlük bir tatil bu. Biz istesek yine görüşürüz. Bunu biliyorsun."deyip ayrıldım. "Biliyorum Dems ama Texas'a gidiyor olman üzüyor beni."dedi yine üzgünce. "Neden gittiğimi biliyorsun."dedim bıkkınca. "Evet. Zor zamanlar yaşadın. Çok normal. Anlıyorum."dedi ama üzülmeyi bir türlü bırakmıyordu. Kolundan tutup bir köşeye çektim onu. "Nick kız gibi davranıyorsun. Üstelik bir sevgilin var. Lütfen biraz erkek ol!"diye kızdığımda onu tanıdığım ilk gün geldi aklıma. Konuşmayı sevmeyen içine kapanık biriydi. Tek arkadaşından ayrılıyor olması onu tabiki de üzecekti.

Göz devirip pes ettim. "Tamam her gün ararım seni ve uzun süre kalmamaya çalışırım. Hatta geldiğim gün seni ziyaret bile ederim."dediğimde yüzündeki üzüntü bir anda sinsi bir gülümsemeye dönüştü. "Seni seviyorum."deyip sarılmak için üzerime atladı. Gülümsemeye devam edip bende ona sımsıkı sarıldım. "Nick yine seni bir şeylere zorunda bıraktı değil mi?"diyen Abe'e kahkaha attım ve başımı evet anlamında salladım. Abe gülümseyerek elini Nick'in boynuna attı ve "Bu adam işini biliyor."dediğinde Nick'te güldü.

"Sadece bir kaç günlük tatil."deyip yine göz devirdim. Karnemi acele bir şekilde çantama sıkıştırıp onlara baktım. "Benim gitmem gerekiyor. Eve uğrayacağım."dediğimde arkadan yaklaşmakta olan Alaina ve Joe'yu gördüm. Iç güdülerim hemen buradan uzaklaşmamı söylesede ben çocuklara veda etmek istiyordum. "Yanmış evde ne işin var?"diye soran Joe'ya Alaina'da katıldı ve beni dikkatle dinlemeye başladı sinsi şey. "Sağlam kalan eşyam varsa onu kontrole gidiyorum."dediğimde Alaina göz devirdi ve "Bütün eşyalarımız yandı zeka küpü!"diyerek kollarını göğsünde birleştirdi.

Bende göz devirdim ve cevap verme zahmetine girmedim. "Bende seninle geleyim."diyen Abe'e cevap veremeden Joe konuştu. "Ben götürürüm seni."
"Gerek yok-" "Sonra görüşürüz."diyerek sözümü kesti ve okul binasından çıkardı beni.

Arabaya yaklaşırken uzaktan bize bakan Summer'a küçük bir gülümseme yolladım. Aynı şekilde o da bana bakıp kızgın bakışlar yollayınca daha da mutlu oldum. Tabiki bunu Joe'ya göstermedim.

Joe büyük bir nezaket örneği gösterip arabanın kapısını açtı ve kendisi de biner binmez klimayı çalıştırdı. "Götürmene cidden gerek yoktu."dedim ona bakmadan. "Yalnız başına bu soğukta gidemezdin." "Taksi denen bir ulaşım aracı var."deyip yine göz devirdim. "Olabilir ama umrumda değil."deyip konuyu kesinlikle kapattı. Yol boyunca bu inatlaşmanın verdiği sessizlik ikimizinde canını sıksa da tek kelime etmedik. Bazen bu huyumuzdan nefret ediyorum ama çoğu zaman ben konuşmuyorum.

Eve geldiğimizde yenileme çalışmalarının hala başlamamış olması aklıma Gloria'nın evin sigortasını yaptırmadığı fikrini getirse de inanmak istemedim. Bir süreliğine de olsa yanmış evin görüntüsüne öylece bakakaldım.

"Summer'a nasıl baktığını gördüm."diyen gülen sesle birlikte yanmış ev hüznümden ayrılıp Joe'ya baktım. "Ne?" "Summer. Nasıl baktığın gördüm."dedi yine gülerek. "Nasıl bakmışım?"diye umursamayan bir tavır içerisinde sorduğum sorunun cevabını beklemeden içeriye girdim.

"Kendinden emin ve güçlüydü!"diyerek o da arkamdan geldi. Her ne kadar bu cümle beni sevindirse de sırıtmamı belli etmemeye çalışarak "Öyleyim zaten."deyip etrafa bakınmaya devam ettim. Salondaki hasar nedense azdı. Acaba en başta neresi yanmaya başladı?

"Joe'nun sahibi benim der gibi bakıyordun."deyince ona döndüm. "Bana cevabı söylettirme!"deyip gülümsedim ve mutfağa yürüdüm. Burası neredeyse hiç yanmamıştı. Tuhaf!

"Sen zahmet etme! Ben söyleyeceğim."dediğinde ona döndüm. "Biz sevgili değiliz. Sende benim sahibim değilsin."deyince kaşlarımı çattım.

"Bu da ne demek şimdi?" Biraz kızmıştım sanki bu sözüne. "O gün sen söyledin ya. Sen benim sevgilim değilsin. Hiç olmadın hatta."deyince James'in kaçtığını haber aldığımız gün geldi aklıma. Moralimi bozmayıp bende Joe gibi oynamaya başladım. Kollarımı göğsümde birleştirip ukala bir tavır sergiledim. "Ben neyinim o zaman?"dediğimde hafif bir kahkaha atıp yanıma yaklaştı ve ellerini belime sardı.

Yavaşça yaklaşırken nefesi şu soğuk evde beni ısıtmaya yetti doğrusu. Tanrı biliyor ya bu çocuğu her gördüğümde kalbim deli gibi çarpıyor. Bazen heyecandan bazense korkudan...

"Sen benim eski sevgilimsin."deyince dudaklarını benimkilere dokundurmaya fırsat bulamadan ayrıldım ondan. Pislikçe sırıtmaya devam ederken bunu sadece gıcıklığına yaptığı her halinden belli oluyordu ama beni sinir etmeye yetmişti.

Hiçbir şey söylemeden mutfaktan ayrılıp yukarı kata çıktım ve odama yaklaşırken tavanın ne derece dumanla kaplanmış olduğunu göz ardı edemedim. Koşar adım odama girdiğimde her şey yanmış ve sisle kaplanmış bir haldeydi. Joe da odada kısa bir süre göz gezdirip üzgünce bana baktı.

"Simon yangının senin odanda başladığını söylemişti."deyince gerek içerideki koku gerekse yangın gerçeği yüzünden gözlerimin dolmasına engel olamadım. "Ruh hastaları! Gloria asla yaptırmayacak benim odamı!"diye isyan ederken aklıma yılbaşı hediyem geldi. Koşar adım Joe'nun durduğu köşeye gitmeme rağmen kül olmuş bir ev maketi ve simsiyah olmuş cam kırıklarından başka bir şey bulamadım.

"Kahretsin! Kar kürem!"diye homurdandım parçaları elime aldığımda. Omuzumda bir el hissettiğimde Joe'da yanıma gelmişti. "Eskisi kadar değerli olmaz ama elinde tuttuğun her neyse sana yenisini alabilirim."deyince gözyaşlarımı silip ona baktım. "Bu aldığın daha güzeldi."dedim üzgünce. "Ne almıştım ki ben sana?"diye soran Joe'ya kızgınca baktım. Dalga mı geçiyordu şimdide? Ben onun hediyesi için ağlıyordum şu an.

"Yılbaşı akşamı kapıma koyduğun hediyeden bahsediyorum Joe. Yenisini istemiyorum."dedim kızgınca. "Yılbaşı gecesi evine gelmedim ki."dedi kaşlarını çatarak. Bu çatış düşünme çatışı. "Ne saçmalıyorsun sen? Aynısından senin odanda da gördüm. Dalga geçmenin sırası değil!"deyip elimdekileri yere attım. Kızgınca yanmış odamdan çıktım. Merdivenlere yönelip aşağıya inerken Joe seslendi.

"O hediyeyi kapıma sen koymadın mı?"

Merhabalar😊 hadi size soru! Kim aldı cidden bu hediyeyi? Uzun uzun yapın yorumunuzu. Neden onu düşündüğünüzü de söyleyin😊

Bir de söz vermiyorum ama elimdeki kitaptan sıkılırsam bir bölüm daha yayınlarım☺

BELLEK|DemiLovato&JoeJonasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin