70. BÖLÜM

176 17 22
                                    


"Dems uyan! Nick geldi!"diye yatakta zıplayan Frankie'yi görünce doğrulup gözlerimi ovuşturdum gülümseyerek. "Nick geldi! Nick geldi! Nick geldi!..."diyerek yatakta zıplamaya devam etti. Yataktan inip bir süre sevinişine baktım ama seslenişindeki anlamı henüz farkettim. Nick geldi!

"Nick geldi!"dedim kendime inanamayarak. Frankie yataktan zıplayarak inip koşmaya başladı. "Nick geldi ve Dems uyandı!"diye koşarken bende onu takip ettim.

Bir odaya girdiğinde yatağın başında herkes vardı. Aralardaki boşluklardan Frankie gibi girip en sonunda Nick'in görüş açısına girdiğimde gülümsedim. "Nick!"dediğimde sesimin titrediğini farkettim. Elini elimin üzerine koyup "Sakın!"deyince gülümsedim. "Nasılsın?"diye sordum hemen. "Ölüyorum!"deyip göz devirdi. Elimi kurtarıp eline vurdum hafifçe. "Bir daha tekrarlama sakın!"dediğimde Nick'le birlikte ailesi de güldü hafifçe.

Ben hastanedeyken yaptığımda bu işler daha zevkliydi. Böyle önemli insanlar böyle kötü şakalar yapmamalı.

"Nick'in dinlenmesi gerekiyor. Hep birlikte onu rahat bırakalım."diyen Gloria'ya kıkırdadık biraz. Kendisi de gülümsedikten sonra ekledi. "Hem yemekler de hazır!"dediğinde herkes geçmiş olsun dileklerini bir bir Nick'e söyleyip odadan çıkmaya başladı. Ben yatağının kenarında oturup ona bakmaya devam ettim. "Biliyorum beni merak ediyorsunuz ama uyumam gerekiyor."dedi göz devirerek.

"Nick... çok korktum!"dediğimde gözlerimde dolmuştu. Cidden korkmuştum. Her ne hastalığı varsa ben tetiğe geçirmiştim. Suçlu hissediyordum kendimi ve vicdanım rahatlayana ya da Nick iyileşene kadar başından kalkmayı düşünmüyordum. "Ben bununla yaşamaya alıştım Dems. Senin kadar dert etmiyorum artık."dedi gülümseyerek. Gözümdeki doluluğu silip burnumu çektim. "Bununla yaşamak da ne demek?"

"Diyabet."dediğinde anlayamadım. Bu yaşta bir insanda şeker hastalığı bulunur muydu hiç? "Birince derece. 13 yaşımdayken ortaya çıktı. 3 senedir bununla yaşıyorum."deyince kaşlarımı çattım. "Alıştıysan bugünkü yaşadığın şey normal miydi?" "Değildi. Helikopter strese soktu sanırım. Bir de sabahleyin Frankie'yle birlikte onun çikolatalarını yemiştik."deyip güldü hınzırca. "Bir daha Frankie'ye çikolata almayacağım."diyen sese baktığımda Joe kapıya yaslanmış bizi izliyordu.

"Frankie'nin bir suçu yok ki Joe. Paylaşmak istedi. Bende hayır diyemedim tabiki."diyen Nick her ne kadar Frankie'yi korumaya çalışsa da Joe "Bu umarım ders olmuştur sana."deyip bir daha buna izin vermeyeceğini açıkça belli etmişti. Nick başını olumlu anlamda sallayınca yatağından kalktım. "Sen biraz dinlen. Sonra yine gelirim ben."dediğimde "Çikolata da getir!"dedi gülerek.

Joe gülümseyerek kapıyı açtığında bende çıktım gülerek ve kapıyı kapattım. Merdivenlerden tarafa döndüğümde kolumda sıkı bir acı hissettim. "Konuşmamız gereken bir konu var."deyip beni kendi odasına doğru çekiştirmeye başladı. Kolumu kurtaramadan kendimi duvarda buldum. Kapı sertçe kapandığında kahverengi gözleri artık kızgınlıkla bakıyordu.

"Benden bir şey saklıyorsun."dediğinde başka tarafa baktım umursamazca. "Ne saklıyormuşum?"dediğimde kalbimde deli gibi atıyordu. Frankie'nin bu sabah konuştuğu şeyin arkasını arıyordu. Merak ediyordu doğal olarak. "James'ten haber mi aldın Demi? Günlerdir konuştuğun gizli telefonlar, ağlamaların, suskunlukların, sinirin ve bugün aniden dışarıya fırlaman. Neler oluyor?"dedi sert bir sesle. Yaslandığım duvardan kurtulup hemen odanın başka bir köşesine attım kendimi.

"Çokta normal şeyler yaşamadım Joe. Ağlamamın, sinirlenmemin ya da susmamın sebebi bu. Kafamı dinlemek istiyorum ama burada mümkün olmuyor. Ayrıca gizli gizli konuştuğum falan da yok. Insanları rahatsız etmemek için odamda konuşuyorum."deyip odada göz gezdirmeye devam ettim ve yanımdaki pencerede duran kar küresinde durdum. Küremi buraya mı getirmiş? "Küremi buraya mı getirdin?!"dedim kızarak ve gidip pencere kenarından aldım.

Joe durduğu yerden yatağına ilerleyip gülerek oturdu. "Baktıkça seni hatırlamak için aynısından kendime de aldım ama işe yaramıyor."dedi. Ne yani? Bu küre bile sana beni hatırlatmıyor mu? Baktıkça hatırlamayacak kadar da mı sevmiyor bu çocuk beni?

Kar küresini aldığım yere sertçe bıraktım. "Ben yemeğe iniyorum."deyip hızlı adımlarla kapıya doğru yürüdüğümde Joe'da yatağında kalktı ve kapıya gelip önüme geçti. "Ilk soruya cevap vermedin."dediğinde neymiş der gibi başımı salladım. Kollarımı göğsümde birleştirip ona baktım. "Sabah evden çıkmanın sebebi neydi? Alaina'ya çarptın ve bunu bile farketmedin çünkü telefonunla konuşuyordun. Arkandan çıktı ama sana yetişemedi. Sonra ikinizde birlikte ormandan geldiniz ve kavga ediyordunuz.

Abe'e gidip sizi ayırmasını söylediğimde Alaina ikinizi de oyalamaya devam etti ve sabırsız Chris senin içeri girmen için kapıya kadar gitti. Bak seni son kez uyarıyorum. Dikkat et kendine. Onu bir daha yanında görürsem Abe'den daha beter yaparım."diye tehditini de savurduğunda derin bir nefes aldım. Sanırım az önce nefes almadan onu dinledim.

Yani şimdi bu demek oluyor ki çarptığım kişi Alaina'ydı ve beni ormana kadar takip etti. Alaina'yı kandırmak için söylenilen yalan bilerek söylendi ve bundan Joe'nun da haberi vardı. Yani Alaina beni ispiyonlasa da hava alır. Bu iyi ama Frankie'nin söylediği şeyin içinden nasıl çıkacağımı da bilmiyorum hala. Hem evden telefonla konuşarak çıktığımı da görmüş. Buna nasıl bir yalan uyduracağım?

"Uygun bir yalan buldun mu?"dedi tekrar ona baktığımda. Hayır anlamında başımı salladığımda ellerini yavaşça belime sardı. "Kaçacak yerinde kalmadığına göre söyle bakalım. Evden aceleyle çıkıp neden ormana gittin ve ne aldın oradan?"

Yorum! Yorum! Yorum!😙😙

BELLEK|DemiLovato&JoeJonasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin