Ek-2

153 13 16
                                    

Bu bölüm Bengisuyucesoy 'a ithaf edildi.

- JOE -

Uyandığımı biliyordum ama gözlerimi açmak istemiyordum yine her zamanki gibi. Yan dönüp yastığıma sarıldım ve kokusu çoktan gitmiş olan yastığı kokladım. Bu yastığı en son Demi kullanmıştı ve belki hala bir parçası duruyordur umuduyla her gün onunla yatıyordum.

Aldığım nefes boşa çıkınca yastığı kucağımdan çekip gözlerimi açtım ve doğrulup oturur pozisyona geldim. Gözlerim yine her sabahki alışkanlığını yerine getirmek için doğruca takvime baktı.

17 Nisan ...
Demi'den uzakta neredeyse iki ay...

Kıpırdanıp yataktan indim ve eğilip yatağımın altındaki kutuyu çıkardım. Sonra olduğum yere oturup kutuyu açtım. Ilişkimizin başlamasını temsil eden belleği aldım önce. Gerçek bellek bu değildi tabiki. Bu sadece Demi'ye nasıl aşık olduğumu hatırlatacak olan temsili bir şeydi. Aslında Demi bu belleğe hiç dokunmamıştı bile.

Belleği avucumda sıkıp bir süre öylece bekledim. Sonra yanıma bırakıp kutunun içindeki bir sonraki eşyayı aldım. Birlikte çektirdiğimiz ilk fotoğraflar... Birlikte lunaparka gittiğimiz gece fotoğraf kulübelerinden birinde çektirmiştik bunları. O akşam James'le birlikte yemek yemiştik. Demi'yi gerçek bir kız arkadaş gibi takdim ettiğim gece. Gerçekten onu kabul edeceğini sanmıştım. Belki de bir şekilde onu kabul etmişti James, Demi'yi ama bu benim istediğim şekilde olmamıştı.

Fotoğraflardaki yüzüne bakıp acı acı gülümsedim. Gerçekten aşık olmuştum ona. Ihanet fikri aklımda dolandıkça kalbime bir bıçak daha saplanıyordu. Ondan ve yaptıklarından uzaklaşmaya çalıştım. Buraya taşındım ama bir de şu yaptıklarıma bak. Gerçekten aptal olmalıyım. Beni gerçekten sevip sevmediğinden emin olmamam lazımken sevmiş gibi hala onu düşünüp üzülüyordum.

Fotoğrafları da belleğin yanına koyup burnumu çektim. Ağlamıyordum ama burnum akıyormuş gibi hissediyordum.

Sonra dönüp kutudaki diğer hatırayı çıkardım. Demi'nin tişörtü. Bunu da Demi'nin evine gizlice girdiğim gece almıştım. Aslında beni evine alan oydu ama belleği saklamak için zorla girende ben olmuştum. Üşüyorum yalanına çok çabuk inanmıştı. Üzülüp beni odasına almıştı ve ben Demi'nin odasını ilk o gece görmüştüm. Tabi bornozlu olması bellek konusunda dikkatimi biraz dağıtmıştı ama o banyoya koşar koşmaz belleği yastığının içine saklamayı başarmıştım.

Anılar gözümde canlanınca güldüm. Acı ya da buruk bir gülme değildi bu. Özlemiştim onu. Gözlerimde bu yüzden yaşarıyor olsa gerekti ama özlemek istemiyordum. Kendininki de dahil hepimizin hayatını tehlikeye atmıştı sonuçta.

Kendi düşünceme sinirlendikten sonra gözlerimi sildim ve burnumu tekrar çekip tişörtü koklamadan yanıma, diğer eşyaların yanına bıraktım.

Kutuya tekrar bakıp son hatırayı çıkardım ve kar yağdırmak için salladım bir kaç kez. Yağan karı durana kadar izleyip bir kez daha salladım. Içindeki birbirine sarılmış çifti de durmadan kıskandım. Ben bu kar küresini Demi'yi hatırlatması için almıştım çünkü ileride, tamda içindeki çift gibi olmak istiyordum. Yaşlanmış ama hala sevdiği kadına sarılan adam gibi olmak istiyordum. Demi'yi seviyordum. Şimdi olmasını istediğim gibi ileride de yanımdaki kadının Demi olmasını istiyordum.

Koridorda annemin sesini duyunca apar topar eşyaları topladım ve kutuya yerleştirip yatağın altına geri gönderdim. Yatağıma atlayıp yorganımı başıma kadar çektim ve uyuyor numarası yapmaya başladım. Bir dakikaya kalmadan annem kapıya vurdu ve "Uyanma vakti Joe! Kalk bakalım!"diye seslendikten sonra odamdan çıkıp aynı işlemi Nick içinde yaptı.

Dönüp kapımın önünden geçerken tekrar seslendi, "Kahvaltıya inerken Nick'i de uyandır. Benim seslenmemle kalkacağını sanmıyorum Joe!". Benim seslenmemle de kalkacağını sanmıyorum anne ama denerim.

Yatağımdan tekrar kalkıp banyoma girdim ve işlerimi hallettikten sonra da okul için hazırlandım. Odamdan çıkmadan önce yatağımın altındaki kutuyu tekrar kontrol ettim ve sakladığıma emin olduktan sonra odamın içinde göz gezdirdim. Her şeyi aklıma kaydedip kapımı kapattım.

Doğruca Nick'in odasına gittim ve yavaşça içeri girdim. Hala uyuyordu. Uyandırmak için yatağına ilerlerken açık bilgisayarını görüp uyandırma fikrimi erteledim. Doğruca bilgisayarına yöneldim ve posta kutusunu kontrol ettim. Görünüşte öyle çok bir şey yoktu. Okul ile ilgili postalar dışında satılması istenen bir kaç şeyin reklam mailleri ve taslak-Taslak mı?

Ilgimi çekmiş olan taslak mesajına girip mesajı okudum.

Dems,

Günlerdir sana ulaşmaya çalışıyorum ama her seferinde abim Joe'ya yakalanıyorum. Sanki bütün gün beni izleyip duruyor, her hareketimi inceliyor ve sana ne zaman posta atmaya kalksam beni yakalıyor. Nedeni bilmiyorum ama seninle konuşmamam ve görüşmemem için elinden geleni yapıyor.

Buraya taşınacağımızı öğrendiğimde hemen seni aramak istedim ama ne tesadüftür ki telefonum bir anda kayboldu. Ertesi sabah ise kendimi Los Angeles uçağında buldum. Kimseye haber veremeden New York'tan ayrılıyorduk.

Buraya gelince anneme neden taşındığımızı sordum ve annem bunu Joe'nun istediğini söyledi. Eğer Joe'nun sürekli bizimle birlikte yaşamasını istiyorsak New York'tan uzak bir yere taşınmamız gerekiyormuş. Annemse bize sormadan kendince en mantıklı kararı vermiş işte.

Joe'nun neden böyle bir karar aldığını biliyor musun? Kavga mı ettiniz? Ona hoşuna gitmeyeceği bir şey mi söyledin? Ya da o sana? Taşınmamız hakkında sana herhangi bir şey anlattı mı, bilmek istiyorum.

Mesajımı alırsan bana geri dönüş yap. Seni çok özledim.

Bay Başkan.

Mesajı hemen sildim ve bilgisayarını kapattım. Etrafıma bakınıp Nick'e Demi'yi hatırlatacak olan eşyaları taradım. Sonra gözüme çarpan ilk şey olan Nick'in oyuncak araba koleksiyonuna Demi'nin dokunduğunu hatırladım.

Yerde bulduğum boş bir kutuya oyuncakların hepsini doldurup odasından kızgınca çıktım ve uyanması için kapıyı sertçe kapattım. Koştura koştura aşağıya inip kahvaltı masasının başındaki uyanmayı başaramamış olan Frankie'nin önüne kutuyu boşalttım.

"Joe ne yapıyorsun?"diyerek şaşkınca bana bakan anneme hiçbir şey anlamında başımı salladıktan sonra kutunun boşalma sesiyle uyanmış Frankie'ye dönüp "Nick artık bunları istemediğini söyledi. Hepsi senin Frankie."deyip salona gittim ve dün geceden beri koltuğun üzerinde duran okul çantamı alıp hızla ve sinirle evden çıktım.

Ay üzülüyorum bu çocuğa 😟

BELLEK|DemiLovato&JoeJonasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin