37. BÖLÜM

235 22 23
                                    

Yepyeni bir bölümle karşınızdayım ve bundan oldukça mutluyum :) Iyi okumalar diliyorum...

Beyaz bir tavan eşliğinde açık renkli bir oda karşıladı beni gözlerimi açar açmaz. Yorgunluktan açmakta zorlandığım gözlerime kurumuş boğazımda eşlik ediyordu ve vücudum baştan sona yanıyor gibiydi.

En başta neler olduğunu anlamadım. Nerede olduğumu ya da kimin beni buraya getirdiğini... Kolumda hissettiğim ağrı ve kaşınma kendini ele verdiğinde her şeyi hatırladım.

Kolumu alçıya mı almışlardı? Demek gözlerimi kapatmadan önce kolumda hissettiğim acının sonucu buydu.

Trafik kurallarına o çok saygılı araba ve beni uzaklara fırlatması... burnumdan sızan ve beni o soğukta üşütmekten koruyan kırmızı ve yoğun sıvı... bana doğru gelen insanların bulanık görünümlü ayakkabıları...

Olanlar bir kez daha gözümde canlandığı sırada hatırlamamı istemeyen kişi aniden kapıyı açtı. O kadar yorgundum ki kıpırdayacak halim yoktu ve gelen kim diye dönüp bakmadım bile. Ayrıca başımda ağrıyordu.

"Demetria!"diye seslendikten sonra yatağımın başına gelip giriş açıma giren Simon uyandığım için mutluydu. Günlerdir beklediğinin habercisi olan gözleri şişmiş, sakalları uzamıştı. Kaç gündür yatıyordum ben?

"Sonunda uyandın! Nasıl hissediyorsun kendini?"dediğinde zorlukla gülümsedim ve "Acı içindeyim."dedim. Endişelendi bir anda. "Hemen doktoru çağırıyorum."dediğinde tekrar hareket etme girişiminde bulunmadım. Kısa bir beklemeden sonra gelen doktor yanındaki hemşireye serumuma biraz daha ağrı kesici ilave etmesini söyleyip bana da dinlenmemi önerdi.

Başımın ve kolumun ağrısı yavaş yavaş kendini kaybederken tabiki de bu teklifi kabul edecektim.
.............
"Bunu yapanı bulduğunda benimde haberim olsun."diyen sesi duyduğumda uyanmıştım. Fakat gözlerimi açamayacak derece uyku yorgunluğum devam ediyordu.

"Son yaptıklarından sonra buna karışmasan daha iyi olur. Ben hallederim." Iki kalın sesli insan her ne kadar fısıldadığını zannetse de resmen normal bir şekilde konuşuyorlardı. Işitme duyuma direnip uyumaya devam etmek istedim bir süre.

"Sinirle oldu. Bir anlık öfke. Ayrıca elinde o kadar kanıt varken onu içeri tıkmayan sensin. Iş giderek çığrından çıkıyor, görmüyor musun? Ya bunu da o yaptıysa?"

"O kadarına cesaret edemez!"

"Bende  öyle düşünmüştüm en başında!"diye konuşan ses sinirlenip sesini yükseltiyordu ve bu da kulaklarıma ve uykuma zarardı. Sessiz olmaları için yerimde kıpırdandığımda ikiside sustu hemen. Bende kaldığım yerden uykuma devam ettim.
.............
Tekrar uyandığımda yorgunluk hissetmiyordum ve gözlerimi açabilmiştim.

Odamda göz gezdirdiğimde yanımdaki gri renkli tek kişilik koltukta oturup telefonuyla ilgilenen bir adet Joe ve köşede duvara yaşlanmış ve başını eğip kollarını göğsünde birleştirmiş sessizce duran bir adet Nick vardı.

"Nick!"dedim sevinçle. Artık hasta halimle sesim ne kadar neşeli çıktıysa o kadar sevinçliydim bende ama önemli olan Nick'in gelmesiydi.

Sesin geldiği yöne bakan Nick hemen gelip yatağımın kenarına oturup elimi tuttu. Gülümseyip"Nasıl hissediyorsun kendini?"diye sordu. "Ölüyorum."deyip gülümsedim bende ona.

"Yapma şöyle!"diye bana kızdığında gülümseyip ona bakmaya devam ettim. "Buraya geldiğinden Kate'in haberi var mı?"dedim göz kırpıp. "Dems... söylediklerim için özür dilerim."deyip az sonra ağlayacak olan yüz şekliyle bakmaya başladı. "Asıl ben özür dilerim. En yakın arkadaşlar birbirleriyle ilgilenirler. Ben ilgilenemedim."dedim. "Sende kendini affettirmek için arabanın önüne atladın değil mi?"dediğinde ikimizde kahkaha attık. "Başka yol yoktu!"deyip omuz silktiğimde güzel bir acı hissettim ama Nick'e hissettirmedim bunu.

"Sevgilime vicdan azabı çektirme Nick!"diyen Joe yatağın diğer tarafına oturup Nick'in avucundaki elimi alıp kendi elleri arasında kaybedince Nick gülümsemesini gizleyerek yerinden kalktı. "Ben biraz hava almalıyım. Hastane kokusu... kötü hissettirdi."dediğinde başımı olumluca salladım. Göz kırpıp odamdan çıkınca hemen elimi kurtardım. Joe güldü burukça. "Çok bile dayandın. Tebrik ederim."deyip yatağımdan kalktı ve pencere kenarına yaslandı.

"Söyle bakalım nasıl oldu bu kaza?"derken kollarını göğsünde birleştirdi ve söyleyeceklerimi dikkatle dinleme pozisyonu aldı ama benim anlatacak hiçbir şeyim yokken kusacak kocaman bir nefretim vardı.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen?"deyip içimdeki bütün öfkeyi boşaltmaya başladım. Aslında bunu kazadan önce yapmam gerekiyordu. "Ne yapıyorum ben?"diyen Joe yine umursamaz insan havalarındaydı. Tanrım! Bu çocuk beni sinir hastası yapacak!

"Neden gecenin bir yarısı evime geldin? Hem o not da ne öyle? Sana mı kaldı benim hayatıma mutluluk katmak?"diye kızdım. "Sadece teşekkür etmek istedim. Evine bu yüzden geldim. Sen aşağıya iner inmezde evinden ayrıldım zaten."deyip omuz silktiğinde oldukça sakindi.

Nasıl böyle sakin kalabiliyor?! O sakin kaldıkça ben deliriyorum!

"Sabah teşekkür etsen ölür müsün? Senin yüzünden kaç kez ceza aldım ben biliyor musun? Dün gece cezalarıma yeni birisi daha eklendi sayende! Azarlanmaları saymıyorum bile çünkü konu sen olunca her gün mutlaka azarlanıyorum. Ya aşağılanmalar?"

"Hepsinin suçlusu ben miyim Demi? Ciddi misin?"deyip küçük bir kahkaha attığında tepemin attığına emindim.

"Okula geldiğim ilk günden beri benimle uğraşıp duruyorsun? Belleğimi alıp saklayan ve vermen karşılığında evini temizleten, bana istemediğim şeyler yaptıran, James'in sözlerini görmezden gelip sana güveniyormuş gibi yapmam ve Simon'a en başında yalan söylememin sebebi sen değil misin? Hatta bugün burada olmamın bile sebebi sensin!"diye bağırdım en sonunda. Dayanamıyordum. Bütün bunlar benim hayatım için fazlaydı.

"Orada dur bakalım! Birincisi yaptığın şımarıklıkların karşılığında aldım belleğini. Cezanı çektikten sonra verecektim ama işi inada bindirip benimle uğraşan sendin. Ikincisi o yemeğe gitmeyi sen istedin ve bende emin olup olmadığını gitmeden sordum. Hemde bir çok kez! Üstelik seni sıkıştırdığını düşündüğüm her an yanında oldum.

Üçüncü olarak senden benimle zorla çıkmanı istemedim. Seçim senindi ve sen bunu seçtin. Teklifimi kabul etmeyebilirdin. Şimdi karşıma geçip bütün bunlara sebep olduğumu söyleyemezsin. Her ne kadar benim suçum gibi görünse de seninde katkın görmezden gelinemez!"

"Seninle çıkmaya başladığımdan beri bu durumdan yararlanan sensin. Tanrı aşkına! Benim yararıma hiçbir şey yok!"

"Aaa... yarar mı? Benimle çıktıktan sonra okuldaki konumunun ne kadar yükseldiğinin farkında değil misin? Bütün kızların seni nasıl kıskançlıkla süzdüğünü ya da kimsenin sana yeni gelen şakası yapmadığını fark edememiş olman senin körlüğün!

Ayrıca şu aşağılanma konusu... Alaina'yla nasıl eğlendiğini görmediğimi mi sandın? Ona acı çektirirken gözlerin parlıyordu."dediğinde sinirden gözleri kocaman olmuştu ve benim için en hassas konuya değinmişti. Alaina'yı bana savunmaya kalkmıştı.

"Madem ona bu kadar acıyorsun bundan sonra onunla çıkarsın. Bellek falan umrumda değil. Sensiz daha mutluyum ben!"dediğinde yine küçük bir kahkaha kaçırdı ağzından ama bu kesinlikle sinirlerinin bozulduğunu gösteriyordu.

"Harika!"dedi gülmeye devam ederek ve koltuğun üzerindeki ceketini alıp beni odamda yalnız bıraktı.

BELLEK|DemiLovato&JoeJonasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin