49. BÖLÜM

220 19 42
                                    

Açılan kapıyla birlikte hemen birbirimizden ayrılsakta artık geç olduğunu biliyordum. Yakalanmıştık. "Siz..."diye soran gözlerle bakan Abe şaşkındı bense utanç içindeydim. Joe beni hemen arkasına alıp elini Abe'e doğru uzattı ve güldü. Ben saklanmak için yerin eşelemeye başladığımda kapı kapandı ve içeride kaldım.

Beni burada bıraktı. Burada. Temizlik odasında. Neyse en azından şimdilik buradan çıkmamak daha iyi.

Kovaların dibinde duran tabureye oturup onların konuşmasını bitirmesini ve Joe'nun beni buradan çıkarmasını bekledim bir süre. 1 dakika... 3... 5... derken kapı tekrar açıldığında hemen yerimden kalktım ve fırçalara dolaştım bir anda ama karşımda Joe değil Nick duruyordu.

Beni orada görünce gözleri ve ağzı şaşkınlıkla açılıp "Dems!"dedi ve sonra hiç beklemeden bir kahkaha patlattı. Ah Joe! Beni düşürdüğün şu hale bak!

Sinirlice yerimde kıpırdanıp fırçalardan kurtuldum ve bir kaç kovayı da devirip temizlik odasından çıktım Nick'in kahkahaları arasında. Çantamı da o kargaşadan kurtarıp dolaplara gittim. "Gülme!"diye tersledikten sonra dolabımdan kitaplarımı aldım ve çantama koydum.

Dolabımın içini de düzelttikten sonra kapağı sertçe kapatıp Nick'e baktım. Gülmesini biraz bastırmaya çalışsa da tamamiyle düzelmemiş olan yüz sinirlerimi daha da çok bozdu. "Biraz daha gülersen seni döverim!"diye bir tehdit savurduktan sınıfa doğru yürüdüm.

"Dems..." Kahkaha. "Senin ne..." Kahkaha. "işin vardı..." Kahkaha ve kahkaha. "orada tanrı aşkına?" Ve gülme krizleri... "Sen nasıl buldun beni?"dedim yerimde durup ve gülmesini kesmesini izledim. "Joe gidip seni oradan çıkarmamı istedi. Önce inanmadım ama seni orada görünce..." Kahkaha! "O nerede?"dedim kızgınca. Beni öptükten sonra nasıl orada bırakıp gider? "Derse girdi sanırım. Onun bir sınavı daha vardı bugün."deyip beni sınıfa ittirmeye başladı.

En arka sıralardan birine geçip oturduğumuzda dersin öğretmeni de girince başımı sıraya koydum. "Ne yapıyorsun? Kalksana."diye fısıldayıp kolunu koluma vuran Nick'e omuz silkip gözlerimi kapattım. Bu dersi dinlemek için çok yorgunum ben.

Bir rüyada en sevdiğim şey karanlık. Hiçbir şey düşünmeden ve görmeden seni asla rahatsız etmeyen karanlık uykunu en güzel şekilde almana neden oluyor.

Mükemmel karanlık rüyam yanağıma dokunan bir şeyle beni rahatsız etmeyi başardı ama umursamayıp uykuma devam ettim. Tekrar dokunduğunda elimi bir kere yüzüme sürüp beni rahatsız etmemesini açıkça belli ettim ve bana uzun süre dokunmadı.

Rahatlamış bir şekilde nefes verip yeni bir karanlığa gömüleceğim sırada aynı şey üçüncü kez dokunup beni rahatsız etti. Kaşlarımı çatıp dişlerimi sıktım. Bu nedenle yanağım şişince kayboldu o yumuşak şey. Kaşlarımı yavaş yavaş düzelmeye başladığında yüzüme dokunan şeyi rüyamda görmeyi umar gibi düşünmeye çalıştım ve aklımdaki bütün yumuşak olan şeyleri gözden geçirdim.

Yüzümde tatlı bir nefes hissettiğimde aklıma tek bir şey geldi. Hih! Biri beni öpüyor!

Gözlerimi açarken elimde otomatik olarak vurmak için kalktı. Ve karşımda Joe'yu gördüm.

Bir bana bir de yüzüne yaklaştırdığım elime baktı gülerek. Hemen indirdim elimi ve kucağım sakladım. Gülerek "Daha önce de vurmuştun. Yine de acıyacağını sanmıyorum."deyince beni ilk öptüğü günü hatırladım. Ilk öpücüğüm o gün gitmişti aslında.

Öfkeli bir nefes verdim. "Ne yaptığını sanıyorsun sen? Ya bir kişi daha görseydi bizi?"deyip omuzuna bir tane vurdum ama sınıfta ikimizden başka kimse yoktu. Bu demek oluyor ki ders çoktan bitmişti ve Nick beni uyandırmadan gitmişti.

BELLEK|DemiLovato&JoeJonasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin