58. BÖLÜM

213 15 18
                                    

Uzun bir ara verdik gibi...

Zil sesi kesinlikle benim telefonuma ait olmayan bu müzik yerimden kaldırdı beni. Korkak ve ürkek adımlarla çantama ilerleyip içini kurcaladım ve çalan telefona baktım. Summer'ın verdiği telefon deli gibi titriyordu. Açıp açmama konusunda biraz tereddüte düşsem de bir kerecik yalandan bir şey çıkmaz öyle değil mi? Duymamış gibi yaparım. Hem nasıl anlayacak ki bilerek açmadığımı?

Ama ya hediyeler? Dediğini yapan birine nasıl güvenebilirsin ki? Ben ve şu bulanık kararlarım?

Açmak için telefonun kapağını kaldırdığımda "JAMES" yazısını görüp bir süre bekledim. Sonrasında derin bir nefes verip açmak için hamle yaptığımda telefon kapandı. Rahatlamayla karışık aldığım nefesi geri verip kendimi yatağıma attım. Yastıkları yumruklayıp bağırıp çağırdım. Zaten ev boştu. Benden başka da kimse yoktu.

Rahatladığımı gerçekten hissettiğimde yataktan kalkıp bozduğum yerleri düzelttim ve kıyafetlerimi dolabıma yerleştirdim. Salona inip Simon'ı beklemek için odamdan çıkacağım sırada bir zil sesi daha yükselince kalbim yerinden çıkıyor sandım ama tanıdık zil sesim kulaklarıma dolunca derin bir nefes verip gidip telefonuma baktım.

"Uçaktan indim ve bir eve yerleştim Nick. Merak etme başıma hiçbir şey gelmedi."dediğimde Nick karşıdan gülerken bir süreliğine de olsa unuttuğum James belası tekrar aklıma gelince dilimi ısırdım. "Muazzam! Peki evini beğendin mi?"diye sorunca etrafıma bakınıp gülümsedim ve odamdan çıkıp salona doğru ilerledim. "Evet. Simon bir arkadaşından rica etti sanırım ama çok sevdim. Keşke dışarısı da soğuk ve karlı olmasaydı."deyip tek üzüntümü(!) belirtiverdim.

"Eğlenmek için dışarıya çıkman gerekmiyor Dems. Evde de eğlenebilirsin."diye gülen Nick'in ne dediğini tam olarak anlamasamda gülmesine karşılık verdim. Telefonun ucundan 'Hadi Nick!' diye bir sesleniş duyduğumda Nick'te ona 'Geliyorum!' diye seslendi. Bu bir erkek sesiydi ve muhtemelen Kevin'dı ama önemli olan şey Nick'in telefona doğru bağırıp kulaklarıma zarar vermemesiydi.

"Hey! Benim kapatmam gerekiyor."diye konuştuğunda sesinin canlı gelmesi beni sevindirdi. Kim ister ki böylesine cana yakın bir arkadaşının tatil boyunca senin için üzülmesini? "Tamam. Sonra görüşürüz."dediğimde "En kısa zamanda!"deyip kapattı. Son dediğine gülümsesem bile karnımın gurultusu mutluluğuma gölge düşürdü. Telefonu koltuklardan birinin üzerine atıp mutfağı aradım. Beni çok yormadan bulunan koridordaki ilk kapı olması hoşuma gitti.

Dolapları birer birer karıştırmaya başladığımda ise durum tam anlamıyla bir rezaletti. Yenecek hiçbir şey olmamasına karşın çürüyecek bile bir şey yoktu. Nasıl ev sahibi bunlar? Hiçbir şeyi unutmadan evden çıkıp gitmişler.

Büyük hezeyanımla birlikte salona döndüğümde pencereden bir arabanın geldiğini gördüm. Hemen koşup pencereye yapıştığımda arabadan Simon indi ve bagajdan bir sürü poşet çıkardı. Heyecanla karışık duygu seli yiyecekleri görmemle birlikte içimde dolup taşarken koşturarak kapıyı açtım ve Simon'a yardım ettim.

"Marketini satın alacağını düşünmüştüm."dedim gülerek. "Hayır sadece güzel yemekler yapmanı istiyorum. Belki misafirlerimiz de olur."deyip göz kırpınca evde bizden başka birilerinde kalacağı hissi keyfimi kaçırdı. "Ev sahipleri mi?"deyip yüzümü ekşittim. Simon kahkaha atıp poşetlerden çıkardığı erzakları dolaba yerleştirmeye başladı. Elime bir adet marul yaprağı ve bir adet havuç alıp Simon'a baktım.

"Evet! Ne istiyorsun akşam yemeğinde?"diye sorduğumda eline bir poşet alıp salladı. "Pizzaya ne dersin?"
.............
Sıcak çikolatamı elime alıp pencere kenarında duran Simon'ın yanına gittim ve birlikte pencereden dışarıyı seyretmeye başladık sessizce.

"Benimle birlikte yaşamak ister miydin Demetria?"diyen Simon'a döndüm hemen. "Bu nasıl bir soru? Tabiki isterim ama durduk yere nerden çıktı bu?"diye gülümseyip dışarıdaki karın seyrini izlemeye devam ettim. "Seni aslında ben evlat edinecektim ama baban..."deyip susunca hemen ona döndüm. Neden en önemli yerlerde susma gereksinimi duyar ki insanlar?

"Babam?"dedim aceleyle. "O kaza gerçekleşmeden önce biz telefonda konuşuyorduk."dediğinde boğazımın yandığını hissettim ve bunun sebebi sıcak çikolatam değildi. "Gülerek bana eğer ona bir şey olursa seni Gloria'nın evlat edinmesi gerektiğini söyledi."deyip bardağıyla oynamaya başladı bu kezde.

Böyle bir şeyi sakince söylemesi sinirlendiriyordu. "Bu nasıl şaçma bir söz böyle? Sende bunu ciddiye mi aldın? Sen gelmeden önce sürekli ceza aldım ben. Hatta evimiz yanana kadar! Neler çektim biliyor musun?"deyip bardağımı sertçe pencere kenarına koydum ve benden habersiz akıp günümü mahvetme özelliğine sahip olan gözyaşlarımı sildim.

"En başında bende ciddiye almadım tabiki ama sonra sesi daha ciddi geldi. Senin sürekli Gloria ile olmanın bana büyük yarar sağlayacağını ve hem Gloria'yı hemde seni bir zorunluluktan kurtaracağını söyledi. Hayatının öyle daha güzel olacağına inanmış."dediğinde artık gözyaşlarımı silmekte zorlanıyordum ve nefes almam gittikçe zorlaşıyordu. Her konuşmamın başında derin nefes almamı sağlayan hıçkırıklarımın gelmesi ise cabasıydı. "Benim Gloria'yı sevmediğimi bile bile beni ona mı emanet etti? Babamdan sonra her gün bekledim ben seni. Sen sadece... babamın söylediklerine inanıp beni onunla bıraktın!"diye bağırdım.

"Ben her gün Gloria'yı arayıp nasıl olduğunu kontrol ediyordum."diye kendini savunmaya kalkıştı. Böyle savunma olmaz! "Aman ne güzel! Peki sana gerçekleri söylüyor muydu?"dedim alaylı bir şekilde. "Alaina'nın da her seferinde yüzüme vurduğu gibi sen beni başında istemedin. Şimdi de bana yardım edip vicdanını susturmaya çalışıyorsun!"diye bağırdığımda oldukça ileri gittiğimi biliyordum.

Ilk defa böylesine kızıyordum Simon'a. Haklıydım kendimce. Durmadan bu yanımdan yara alıyordum ben. Kimsesizliğim herkesin gözünde insanlardan ayrılma sebebim olmuştu bu yıl. Düzeltmeye çalıştıkça daha çok bozuyor gibi hissettiriyordu ama bir de şuna bakın! Babam böyle istediği için eziyet çekiyordum ben.

"Kendine gel Demetria! Her şeyin bir nedeni olduğu gibi bununda bir nedeni vardı. Gloria, James'ten korunmak ve Alaina'dan ayrılmamak için seni evlat edindi! Buna mecburdu!"dediğinde başım artık ağırlık yapmaya başlamıştı. Şişmişti beynim.

"Ne?"diye sorduğumda sesim düşündüğümden daha cılız çıkmıştı ama kavganın sonu da gözüküyordu. Ne ben ne de Simon durabiliyordu yerinde.

"James görüntülerini babana gönderdikten sonra Gloria'dan hemen silmesini istedi ama tabiki Gloria bunu yapamazdı. Babana yakalanma riski çok yüksekti. Eğer Gloria seni yanına almasaydı görüntü gerçeğini bildiği için o da ölecekti. Bu durumda Gloria, James'in Alaina'yı asla sahiplenmeyeceğini de biliyordu. Zaten evlatlık konusu gündeme geldiğinde benden sonra ilk o istedi seni.

Hiçbir akraban değil Demetria! Sadece Gloria!"

Bakalım neler düşünüyorsunuz😊yorumları bol tutun ve düşüncelerinizin hepsini yazın. Sizi bekletmeme rağmen şimdilik bu bölümle idare edin. Meşgalem olmasa kesinlikle her akşam aksatmadan bölüm yayınlardım. Beni biliyorsunuz zaten😊Bir sonraki bölümde görüşmek üzere😙😙

BELLEK|DemiLovato&JoeJonasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin