59. BÖLÜM

184 18 20
                                    

Duyduğunu sandığım şeyi daha dikkatli dinlemek için uyanmaya çalıştım. Kapı zili gibi gelmişti bana. Yanılıyor da olabilirim çünkü uyuyorum şu an.

Gözlerimin ağrısını hissetmemle birlikte uyanmanın son evresi olan gözlerimi açma aşamasını yapmakta oldukça zorlandım. Simon'la yaptığım kavgadan sonra gece boyunca ağladım. Gözlerimin şişip balon olmasının ve adeta açılmamak için isyan etmesinin nedeni buydu kesinlikle.

Gloria yaşamak ve Alaina'yı yanında yaşatmak için beni evlat edinmişti. Inanılır gibi değil! Bugüne kadar bana ettiği eziyetlerin belki de James'ten korunmak için yapıyordu. Hadi ama! Polyanna bile inanmaz bu yalana! Her mecburiyetin kendini sevdiren küçükte olsa eğlenceli bir kısmı vardır. Gloria da bu kısımdan yararlanmadan edemezdi zaten.

Yerimden kalkıp bir kaç basit hareketle vücudumu esnettikten sonra komodinin üzerinde duran kar küresini sallayıp karın yağmasını ve mutlulukları sonsuza kadar bozulmayacak olan çifti izledim.

Aslında Joe'nun son yaptığından bu yana ona kızmam gerekiyordu. Onun hakkında hiçbir şeyi düşünmemeliydim. Seni yanımda getirmemeliydim sevimli kar küresi ama burayı kendime zindan edemezdim değil mi? Joe'dan ziyade sadece seni sevsem olur mu?

Pencereden tarafa bakıp karın hala yağıyor olduğunu gördüğümde hızlı adımlarla pencereye yaklaşıp karşımdaki ormanın bembeyaz ve muhteşem görüntüsünde kaybettim kendimi. Soğuk diye şikayet etsemde kış aylarını kesinlikle çok seviyorum. Mevsimin kendisini de ayrı seviyorum.

Yüzümdeki gülümsemeyi silmeden sabahlığımı giyip banyoya yürüdüm. Merdivenlerden gelen sesleri duyduğumda Simon'ın yeni uyandığını anladım. Dün geceki kavgamızdan sonra benimle konuşacağını düşünmüyordum ama şu işe bakın! Kahvaltı için merdivenleri koşarak iniyor!

Kendime gelmek için soğuk suyla yüzümü yıkadığımda bu kararımdan büyük bir pişmanlık duydum ama bugün fazladan ayakta durmam gerekecekti ve soğuğa da karşı koymalıydım. Bugün annemi ve babamı görmeye gideceğim sonuçta.

Aynadaki görüntüme dalıpta kendimi kaybetmeden elimdeki havluyu asıp hemen çıktım banyodan. Islık çalarak odama giderken Simon ve bilmediğim bir kadının gülüşme sesleri geldi kulağıma. Kadın mı? Komşu mu?

Bu uyanmadan önce duyduğum zili ve Simon'ın koşturarak merdivenlerden inmesini de açıklıyor. O zaman üzerimi değiştirdikten sonra inebilirim sanırım. Odama girip kapımı kapattığımda pencere karşısında duran kişiyi de fark edip kocaman bir çığlık attım.

Beni bağırtan kişi elinde oynadığı kar küresini pencere kenarına koyup yanıma yaklaşırken bir işaret parmağını da dudaklarına bastırarak karşıma geldi. Beni susturmaya çalışıyordu. Yüzünü ancak böyle seçebildim ve şaşkınlıktan biraz sesli konuştum sanırım. "Senin ne işin var burada?" "Ne diye bağırıyorsun? Biraz sessiz ol!"diye beni payladıktan sonra yanımdan ayrılıp pencere karşısında bıraktığı valizinin yanına tekrar gitti.

"Nasıl girdin sen benim odama?"diye kızdığımda her zamanki gülüşlerinden birini takındı suratına. "Teknik olarak sen benim odamdasın."deyip beni baştan aşağı süzdüğünde sabahlığıma iyice sarındım ve odaya birden Kevin ve Simon daldı. Arkasında da beklemeden Nick ve annesi Denise. Ne işi var bunların burada?

"Demetria iyi misin?"diyen Simon biraz endişeliydi. Bayan Jonas da öyle ama nedense diğerlerinin gözleri bir ben bir de Joe arasında gidip gelirken gülümsemelerini saklayamıyorlardı. "Odama izinsiz girmiş."deyip işaret parmağımla Joe'yu gösterdim. Şikayet ettim daha doğrusu. "Joe!"diye kızan Bayan Jonas'ı Simon durdurdu ve bana döndü. "Yanlışlıkla olmuştur." "Hayır! Yanlışlık falan yok Simon. Burası benim odam ve kimse odamda birisinin kaldığını söylemedi bana."dedi yine eskisi gibi ukala tavırlarıyla.

Joe'yu görmememin üzerinden sadece 1 gün bile geçmeden eski haline gelmiş olmasının sebebini hala çözebilmiş değildim. Inanılmaz bir değişim gösteriyor yine karşımda.

"Ama sorun yok! Ben başka odada da kalabilirim."deyip valizini çekmeye başladı ve herkesin içinden gülümseyerek geçti. "Joe için özür dilerim Demi, hayatım."diyen Bayan Jonas'a hemen cevap verdim. "Özüre gerek yok Bayan Jonas. Sorun halledildi."dediğimde gülümsedi ve odadan Simon'la birlikte çıktılar.

Nick daha fazla tutamadığı kahkahasını bıraktığında Kevin'da ona katılınca sinirlendim ve yastığımı Nick'e fırlattım. Nick'te aynı şekilde bana fırlatıp "Eve hoşgeldin Dems!"deyip Kevin'ı da yanına alıp çıktı odamdan.

O kadar arkadaş arasından en manidar olanın evini seçen Simon yine harikalar yaratıyordu! Ben temizlik yapmaya gönüllüydüm Simon. Açta kalabilirdik ama neden bu ev?

Kızgınlık, pişmanlık ve rezillik dolu duygularımla üzerimi değiştirip pencere kenarında beni bekleyen kar küresini alıp eski yerine, komodinin üzerine koydum.

Odamdan çıktığımda benimle eş zamanlı olarak Joe'da hemen yan odadan çıktı. Eskiden sevmediğim-ve hala sevmediğime karar verdiğim-sırıtmasıyla gelip tam karşımda durdu.

Öylece baktık birbirimize. Ben hafiften sinirleniyordum belki de bu haline. Onunsa sırıtması tek bir saniye olsun değişmeyip beni gıcık etmek için dudağının kenarında duruyordu. "Kocaman evde oda olarak burayı seçtin, öyle mi?"dediğinde göz devirip "Senin odan olduğunu bilmiyordum. Bu evin size ait olduğunu bile bilmiyordum."dedim dürüstçe.

Hafif bir kahkaha attığında nefesinin yüzüme vurması ne kadar yakınımda olduğunu fark ettirdi. Şimdiki durumunu göz önünde bulundurmazsak ben bu çocuğu bir gün bile geçmeden özlemiştim.

"Eminim öyledir. Peki Abe nasıl? Çok fazla hasar var mı?"dediğinde tepemi attırdığını kesinlikle söyleyebilirim. Anlaşıldı senin karın ağrın! Demek Abe'e yardım ettim diye böyle davranıyorsun!

"Ondan özür dilemen gerekiyor. Gereksiz yere kavga ettiniz."dediğimde yüz ifadesi sonunda bozuldu ve yumruğu kapıya geçirdi. "Asla ve nedenini gayet iyi biliyorsun. Şimdi karşıma geçip onu koruma!"dedi sinirlice.

Yalan söyleyemem! Bu hali gerçekten korkutucuydu ama onun kadar bende inatçıydım. "Hiçbir şey bilmiyorsun!"dediğimde kulağıma garip bir ses geldi ama umursamadım. Şu an kavga ediyorum.

"Elbette biliyorum! O senden hoşlanıyor ve sende onu reddetmek yerine yanında daha fazla duruyorsun!"dediğinde gözlerimizden çıkan ateş her ikimizide yakardı ama birbirimize bağıramıyorduk bile. Durduğumuz yerde kırmaya devam ediyorduk. Fazla öfkeliydik.

"Git şu telefonuna bak!"dediğinde kulaklarım tekrar algıladı müziği. "Belki Abe arıyordur."diye ekleyince bağırmak için yeltendim. "Benimki değ-Telefon!" dediğimde farkettim hemen. Joe'yu öylece arkamda bırakıp aceleyle odama girdim. Yatağımın üzerindeki çantamı kurcalayıp telefonu buldum ve kapıdan uzaklaşabilmek için odanın en uzak köşesine çekilip açtım telefonu.

Şimdilik son bölümümüz bu. Yorumlar yapın bolca. Öpüyorum hepinizi😚😚

BELLEK|DemiLovato&JoeJonasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin