53. BÖLÜM

186 17 23
                                    

Günaydııın! Bugün başımı şişirmezsem akşama bir bölüm daha düzenleyip atarım belki😊

Yavaşça gözlerimi açtığımda tavanla boş bir bakışma geçirdim. Beynim bomboştu. Odanın tanıdık olması zihnimde bir şeyleri canlandırınca olanları hatırladım. Kusma sahnem ve akabinde beni izleyen Joe... Joe!

Hemen yerimden kalkıp etrafıma bakındım ve onu daha önce yeri burası olmayan bir koltukta baş ucumda uyurken buldum. Bütün endişem kayboldu onu görünce. James'in arkasından gidecek diye endişeleniyordum.

Doğrulduğum yerde elimi başıma götürüp az önce hızla kalkmanın cezası olan baş ağrımın geçmesi için bir kaç kez aşağı yukarı sürttüm. Sanki böyle yapınca geçecekti ama Joe'yu yanımda bulunca baş ağrımı düşünmek çokta umrumda olmadı. Oturduğum yerden başımdaki hafifleyen ağrıyla birlikte koltuğunda masumca uyuyan Joe'yu izlemeye başladım.

Sanki bütün evi bana bu değil başkası temizletti ya da odaya kilitlemekle tehdit edip birlikte vakit geçirme tekliflerini başkası yaptı. Nasılda masum gözüküyor!

Düşünceme gülümseyip yerimden kalktım ve anında gözüme çarpan kar küresiyle duruverdim komodinin önünde. Fazla tanıdıktı.

- Flashback -
Sırıtmaya devam ederek yerimden kalktım ve kapıya baktım ama ne Alaina ne de Gloria vardı kapıda. Etrafa bakınmak için dışarıya bir adım attığımda bir şeye takıldım. Takıldığım şey bir kutuydu. Elime aldığımda üzerindeki "Demi'ye" yazısını gördüm. Kutunun kapağını kaldırdıģım anda sokaktaki havai fişekler patlayamaya başladı ve ben yılbaşına yeni kar küremle girdim.
- Flashback sonu -

Aynı kar küresinden Joe'nun evinde de mi var? Harika!

"Olmaz."diyen Joe'yla birlikte elimde tuttuğum kar küresini aldığım yere bıraktım ve korkuyla Joe'ya döndüm. Hala uyuyordu. Demek rüya görüyorsun!

Yaklaşıp neler söylediğini dinlemek için eğildiğimde tekrar konuştu. "Istemiyorum. Geri gelsin. Bunu istemiyorum."dediğinde başını da oynatmaya başladı. Rüya değilde sanki kabustu. Terlemeye başladığını da gördüğümde elimi omuzuna atıp salladım ve uyanması için  seslendim. "Joe! Uyan! Bu sadece rüya!"dememe rağmen başını tekrar "Hayır!"diyerek diğer tarafa çevirdi. "Joe!"diye yüksek sesle seslendiğimde "Baba!"diye çığlık atarak uyandı.

Etrafa bakınıp en sonunda gözleri beni bulduğunda derin bir nefes aldı. "Iyi misin?"dediğimde yutkunup başını olumlu anlamda salladı. "Asıl sen iyi misin?"deyip ayağa kalktı hemen. "Ben iyiyim. Yani iyileştiğimi hissediyorum."deyip gülümsedim ama o yine başını salladı ve yanımdan ayrılıp kendini banyoya attı.

Kabusun verdiği gerilim ve heyecanı atması için onu orada yalnız bıraktım ve salona indim. En büyük koltuğa oturup ellerimle yüzümü kapatıp biraz düşünmeye çalıştım. Banyodaki mücadelemden sonra kapı çalmıştı. Bakmaya giderken ise... hatırlamıyorum. Sonra ne oldu?

Bunu Joe'dan da öğrenebilirim ama önemli olan ondan öncesi. Kim gelmişti kapıya?

Oflayarak ellerimi yüzümden çektiğimde karşımda bir çift kahverengi göz görmemle kısa süreli bir korku yaşadım. Gözlerin sahibi gülerek doğrulduğunda rahat bir nefes alıp ona garip bakışlar attım. O benim bakışlarıma aldırmadan elini alnıma götürüp bir süre bekletti ve hiçbir şey söylemeden yanımdan ayrıldı.

Dakikalar içinde mutfaktan elinde bir tepsiyle çıkıp geldi ve tepsiyi önümdeki sehpaya bıraktı. "Soğutma!"diye uyardıktan sonra yukarıya çıktı.

Eğilip tepsideki tabağın içine baktım. Çorba! Cidden yapmış mı? Elime alıp burnuma yaklaştırdım ve kocaman bir nefes aldım üzerinden. Koku... güzeldi. Kaşığı alıp şöyle bir çevirdikten sonra nefesimi tutup kaşığı ağzıma götürdüm. Yuttuktan sonra tadında da bir problem olmadığını anlayınca artık emin oldum. Bu çorbayı kesinlikle Joe yapmış olamaz.

Bu fikrin içime yaydığı rahatlıkla çorbamı içmeye koyulduğumda Joe da merdivenlerde göründü. Hızlı adımlarla aşağı inip yanıma ilaçları bıraktıktan sonra "Çorbadan sonra bunlardan birer tane alacaksın."dedi ve yine yanıma oturmadan mutfağa girdi. Neden oturmuyor bu çocuk benim yanıma? Yoksa üzerime mi kustum ben?

Elimdeki tabağı bırakıp endişeyle üzerimdeki en küçük pisliği aramaya başladım. Her yere baktım ama bulamayınca aklıma başka bir şey geldi.

Acaba kokuyor muyum? Bunu da ihtimale bırakmadan üzerimdeki elbiselerimi koklamaya başladığımda mutfaktan elinde su bardağıyla çıktım. Hemen çorba tabağımı elime alıp eski halime döndüm. Bardağı sehpanın üzerine bırakıp yanıma oturunca biraz olsun rahatladım.

"Bir şey sorabilir miyim?"dedim kibarca tabağı masaya bırakarak. Sormam için bana döndüğünde hiç beklemedim. "Bana ne oldu?" Hafifçe gülümsedi. "Bünyen zayıf düşmüş. Yani doktor öyle söyledi. Bunlarla güçlendirmemiz gerekiyor."deyip aramızda duran ilaç kutularını gösterdi. "Peki bünyem zayıf düşmeden önce kapıya gelen kimdi?"

Kaşlarını çatıp bana ciddi bir bakış attı. "Biz banyodayken kapıya biri geldi. Sende ona bakmaya gittin. Kimdi o?"dediğinde biraz düşündü. "Bilmem. Kimse yoktu kapıda. Çocuklar olsa gerek."deyip önüne döndüğünde çorbamı elime alıp biraz daha içmeye çalıştım. Sonrasında aklıma takılan başka bir soruyu sormak için elimdeki çorbamın bitmesini bekledim. Azıcık kalan çorbayı arka arkaya kaşıklayıp hemen masaya bıraktım tabağı.

Joe gülerek yanımdaki başka bir sehpaya uzanıp üzerindeki kutudan kağıt mendil çıkarıp ağzımın kenarını sildi. "Sor bakalım."deyip gülümsemeye devam etti. Bende gülümsedim ve hiç düşünmeden sordum. "James'in kaçıyor olduğundan nasıl haberdar oldun?"der demez Joe'nun suratını düşürdüm. "Arayan Macy'ydi. Kevin'a ulaşamamış. James bir kaç günlüğüne Italya'ya gideceği için şirketteki imzaları onun atması gerekiyormuş." "Dur! Şirketle ilgilenen sen değil misin?"dediğimde kafam karışmıştı. "Yaş prosedürleri. Artı 18!"dediğinde elleriyle senkronize olarak tırnak işareti yaptı.

Biz buna gülerken yavaşça yükselen bir melodi durmamıza neden oldu. Joe hemen telefonunu çıkarıp arayana baktı. Bana bakıp "Simon!"deyince "Hoparlöre al!"dedim. Joe telefonu açtı ve hoparlöre aldı. "Simon?"dedi umut dolu sesiyle.

"Üzgünüm Joseph. Biz havaalanına geldiğimizde uçak çoktan kalkmıştı. Çok üzgünüm."

BELLEK|DemiLovato&JoeJonasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin