39. BÖLÜM

228 21 24
                                    

"Bu halde okula gelmekle ne kadar akıllıca bir iş yaptığını düşündün mü hiç? Senin dinlenmen gerekiyordu. Böyle yaparak kendini yoruyorsun Dems."diyen Nick sitemler eşliğinde beni yerime oturturken "Nick söylenmelerin yüzünden daha fazla yoruluyorum inan bana! Evde oturmaktan sıkıldım diye kaç kez daha söylemem gerekiyor sana?"diyerek göz devirdim ve Nick'te aynı şekilde devirdiği gözlerinden sonra çantamı masaya bıraktı. Koluma imalı bir bakış daha attıktan sonra "Bir şeyler almaya gidiyorum."deyip yanımdan ayrıldığında masada tek başıma kaldım.

Hem zaman öldürmek hemde Nick'i beklemek adına kantindeki insancıklara daldım. Gayet normal gözüken bu insanlar nasıl oluyor da yeni gelene ağır şaka yapabiliyorlardı? Bana bu ayrımın yapılması Joe yüzünden mi oldu gerçekten yoksa Joe sadece kendi popülerliğini artırmak için mi söyledi onları?

Hemen başımı sallayıp aklımdaki görüntüleri sildim ve bakınmaya devam ettim. Az sonra da gözüm üç masa ilerimizde oturan o popüler gruba takıldı. Abe, Alaina, Joe ve o videodaki kız.

Pis egoist bir gün bile beklemeden kendine yeni bir sevgili yapmıştı. Üstelik bu kızın saçları gerçek bile değil!

Hem neden Alaina değilde bu sahte sarışın? Onun yüzünden kavga etmişken güzel bir sebep olurdu ama Joe'nun böyle konularda sebebe ihtiyacı olacağını sanmıyorum. O ister ve yapar!

"Bakıp durma!"diyen Nick çoktan yanıma oturmuştu ve karşımda bir paket kraker duruyordu. Düz bir şekilde "Neden?"diye sordum ve sonrada krakerlerime dönüp yemeye başladım. Bu süre zarfında da ne Joe'ya ne de Nick'e bakabildim. "Joe'nun her zamanki hali işte. Okulun en yakışıklı öğrencisi olmak sanki bunu gerektiriyormuş gibi durmadan sevgili değiştirir. Ondan da en kısa zamanda kurtulur."dediğinde yüzümde acı bir gülümseme oluştu. Nedeni belli değil ama bu durum beni hem sevindirdi hemde üzdü.

"Benden kurtulduğu gibi."deyip Nick'e bakma cesaretine ulaştım bir anda. Nick bir anda panikledi. "Hayır Dems! Senden kurtulduğunu falan kastetmedim. Açıkcası seninle olmasından mutluydum ben. Kevin da öyle. Hatta Joe'nun sevgilileri arasındaki en farklı kişi sendin."dediğinde başını önündeki meyve suyuna çevirdi ve paniği gitti ama konuşmaya devam etti.

"Onu yumuşatmıştın. Eve daha sık uğrar olmuştu. Akşam yemeklerini birlikte yiyorduk ve annem bu bakımdan çok mutluydu. Bizimle ilgileniyor ve daha çok gülümsüyordu. Böyle zamanlarda içten olduğunu hissediyordum. Sohbet ediyor ve benimle daha çok vakit geçiyordu.

Babamla olan araştırmasını da bir süreliğine de olsa askıya almıştı. Artık eskisi kadar üzülmüyordu. Değişmişti ve bu değişim onunla birlikte bizi de memnun bırakmıştı. Bu yüzden annem Joe'nun sevgilisini yani seni çok merak ediyordu."dediğinde ise tatlı bir şekilde gülümsedi ama ben anlamsız bir şekilde ağır bir yükün altında kalıyormuş gibi hissediyordum. Bu acı veriyordu. Böyle hissetmem yanlıştı.

Meyve suyundan bir yudum daha alan Nick kutuya olan bakışlarını derinleştirdi. "Şimdi eski Joe oldu ama tek bir farkla. Artık daha sessiz bize karşı."deyince elimi omzuna koydum. Hemen toparladı kendini. "Joe'yu değiştirecek en ufak bir şey yapmadım Nick."dediğimde burukça gülümsedi. "Tekrar birlikte..."dediği anda başımı olumsuz anlamda salladığımda sessizce cümlenin devamını getirdi Nick. "...olamazsınız."

 Üzgünce birbirimize baktık biraz ama kendini toparlayan yine Nick oldu. "Ben Kate'i gördüm şuralarda. Hemen dönerim."deyip masadan kalktığında kırıldığını da hissettim. Joe'yla birlikte olmamı kesinlikle istiyordu ama o kavgadan sonra bu biraz daha zor olurdu artık. Hem şimdi bir sevgilisi varken...

Nick'ten sonra gözlerim Joe'nun masasına kaydığında tek başınaydı ve zaten bana bakıyordu. Bir kaç saniyelik kontaktan sonra her ne kadar bakmamak istesem de Nick'i onun yüzünden üzüşüm aklımdan gitmiyordu ve ben yine sinirleniyordum.

Aniden masamdan kalkıp ona doğru yürümeye başladığımda o da kalktı yerinden. Yaklaşırken kalbimin atışları yine hızlandı. Bu beni sinir küpüne çevirmeye yetiyordu. Düşünmeden yaptığım şey ise heyecanlandırıyordu. Kantin kesinlikle yanlış bir seçimdi.

Tam ortada buluştuğumuzda ikimizinde kaşları çatıktı ve soluyorduk. Benim sinirim belliydi ama ya onun siniri?

Bir kaç saniyelik olan sessiz bakışmayı sertçe Joe bozdu. "Ne istiyorsun?"  "Madem ayrıldık belleğimi ve dosyamı geri istiyorum."dedim onunla aynı sertlikte. "Hastanede bunu umursamadığını söylemiştin."dedi ukalaca. "Ne söylediğimi biliyorum ama bir anlaşmamız vardı. Ver belleğimi!"dedim inat edip. O bana kibar davransaydı bende ona kibar davranacaktım ama Joe Jonas asla değişmiyordu.

"Sildim."deyip kollarını göğsünde birleştirdi. "Umursamadığını ve böyle mutlu olduğunu söyleyince kurtuldum ondan. Artık hiçbir şekilde benimle karşı karşıya gelmek zorunda değilsin. Keyfine bak!"dediğinde onun umursamazlığı gözlerimi karartacak derecede sinirlenmeye kadar getirmişti beni. Bu ukala prens benim dosyamı silmişti.

Kantindekilerden bir kaç kişinin bize baktığını biliyordum ve sinirlerim bunu önemsemiyordu. "Çıldırdın mı sen? Nasıl silersin? Sana bunun benim için ne kadar önemli olduğunu söylemiştim. Hiç mi dinlemedin beni? Nasıl bu kadar düşüncesiz olursun?"diye kızmaya başladığımda o oldukça sakin konuştu. "Ben her zaman böyleydim. Senin için onemli olan şey benim için o kadar da önemli değildi işte."deyip omuz silkti sonra yaklaşıp sessizce konuştu. "Ayrıca bağırıp durma! Herkes bize bakıyor!"

"Ben bağırmıyorum. Sen düşüncesiz biri olduğunu dış görünüşünle de yansıtıyorsun zaten!"dediğimde gerçekten bağırıyordum. "Yeter artık! Biz ayrıldık. Ne senle ne de senin dertlerinle uğraşmıyorum. Kendi türünde birine anlat derdini!"diye bağırıp tartışmaya son noktayı koydu. Onca meraklı gözün arasında çekip gitti kantinden. Beni de arkasında ağlamaya yakın bırakıp çekip gitti.

"Herkes işine baksın!"diye bağıran birisi gelip bana sarıldığında kimse dağılmıyordu. Bakmaya devam ediyordu ve ben duramıyordum orada. Kollardan kurtulup okuldan çıktım ve koşarak caddeye ilerledim.

Kullanabildiğim tek elimle gözlerimi sildikten sonra taksileri de durdurmaya çalışıyordum ama nasıl bir lanet varsa üzerimde hiçbir taksi benim için durmuyordu.

Omuzuma dokunan elle birlikte aniden arkamı döndüğümde Abe karşımdaydı ve nefes nefeseydi. "Seni yakalayamayacağım diye çok korktum."dediğinde yola döndüm tekrar. "Yalnız kalmak istiyorum Abe."deyip onu yanımda istemediğimi açıkca belirttiğim halde Abe gitmemişti. Üzerindeki montu çıkarıp omuzlarıma attı ve "Bu şekilde yalnız kalamazsın."deyip benim durduramadığım taksiyi Abe durdurdu.

Merhaba arkadaşlar... Bir yeni bölümle daha karşınızdayım ve söylemek istediğim bir şey var. Okunma sayısıyla oy sayısı arasında neden o kadar büyük bir fark var? Lütfen okuduktan sonra oylar mısınız?

BELLEK|DemiLovato&JoeJonasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin