23. BÖLÜM

225 21 24
                                    

Merhaba :) ben yine dayanamadım (-_-)
Iyi okumalar :) bu arada multi bölümden bir kısmı temsil ediyor

"Dosyanın şifresi tabiki. Hadi!"dedi başımda dikilirken. Babam bana bir video bırakıyor ve o şifreli, öyle mi? Neden böyle bir şey yapsın ki? Hem birlikte izlediğimizde şifre falan yoktu.

"Demi bütün gün seni bekleyemem. Incelemem gereken dosyalar var."dedi Joe yorgunca. Gerçeği söyleyip söylememe arasında kalışım düşünme süremi uzattı. Şifrenin ne olduğunu bırak şifreli olduğunu bile bilmediğim bir dosyayla karşı karşıyken bunu Joe'yla paylaşıp paylaşmamak bile şüpheye düşürüyordu beni. "Ben... vazgeçtim Joe. Izlemek istemiyorum."dedim sonunda. "Ne?"dedi şaşkınca. "Bütün hafta boyunca peşimde bunun için dolandın ve şimdi izlemek istemiyor musun? Deli misin sen?"deyip sert bir şekilde bilgisayarını kapattı. Sinirli bir şekilde kendi kendine homurdanarak bilgisayarını aldı karşımdan ve getirdiği kutunun içine attı. Kutuyu da alıp yukarı çıktı.

Sinirlenmekte haklı. Yaptığım şeyin farkındayım. Bütün gün bunu bekleyip sonra da izlemek istemiyorum demek çok saçma oldu. Şimdi özür dilemek için yanına gits-bir dakika! Neden özür dileyecekmişim? Izlemek istemiyorum işte. Ben onunla sevgiliymiş rolü yapıp milleti ayakta uyutabiliyorsam o da benim için ben ne zaman istersem o videoyu bana izletmek zorunda. Bir de sinirleniyor. O bana sinirlenebiliyorsa bende ona sinirlenebilirim.

Aniden gelen sinir dalgasıyla kalkıp hırkamı giydim. Çantamı alıp kapıya ilerledim. Sinirle kapıyı açıp dışarı çıkıyorken durdum. Babamın bana şifreli bir dosya bırakması yeterince garipken ve bu dosya şu anda benim elimde değilken Joe'yu sinirlendirecek işler yapmak ne kadar doğru olur? Ya gerçekten sinirlenip dosyayı silerse? Onun içinde neler olduğunu bilmeden ve aklımda dönmeye başlamış olan sorularla ortada kalırım. Hem Joe gibi bir yardımcıyla her şeyi öğrenmek daha kolayken neden işlerimi zorlaştırayım ki? Ayrıca elimdeki tek hatıra o. Böyle kolayca vazgeçemem eşyalarımdan.

Kapıyı kapatıp salona geri döndüm. Koltuğa kendimi atıp düşüncelerimi harekete geçirmek için sakinleşmeye çalıştım. Dediği gibi bu gece burada kalacaktım. Ona ne kadar çok yardım edersem benim dosyamın sırrı da o kadar çabuk çözülecekti.

Karnımdan gelen gurultu artık düşünmeyi bir kenara bırakıp mutfağı yağmala isteği uyandırdı içimde. Kalkıp mutfağa gittim ve buzdolabını kurcalarken tavuk buldum. Ne zaman aldık biz bunu? Tabi ya! 'O ve arkadaşları!' Tavuk için gerekli olan bir kaç tane sebzeyi de dolaptan çıkarıp akşam yemeği için hazırladım ve fırına sürdüm. Dolaptan biraz daha sebze alıp hepsinin kabuklarını soydum ve çorba için rendeledim. Sebzeler suda haşlanırken diğer bir taraftan da tatlı yapımına giriştim. Tatlısız yemeğe yemek demem ben.

Yemekleri halledip masayı hazırladıktan sonra hazırladığım masama gururla baktım. Annemle birlikte hazırladığım akşam yemekleri geldi aklıma. Anılarıma dalmaya başlamadan hemen önce karnımdaki sinyal kendini yineledi. Yukarı çıkıp Joe'yu çağırmak için merdivenlerden tarafa döndüğümde Joe merdivenlerin sondan üçüncü basamağında durmuş beni izliyordu. Merdivenlerden inip sakince yanıma geldiğinde içimi garip bir duygu kapladı. Kötü bir his değildi bu. "Kapı sesinden sonra gittin sandım."dedi masaya bakarak. "Aslında niyetim oydu ama sonra vazgeçtim." dediğimde yüzümdeki gülümsemeyi farkettim. Joe görmeden hemen yok ettim onu. "Yine vazgeçtin."dediğinde o da gülümsedi yamukça. Sonra anlamadığım bir şekilde mırıldandı.

"Ne dedin?"dedim ve refleks olarak ona yaklaştım. Konuşmayıpta sadece bana bakınca utandım biraz ve hemen geri çekildim. "Yemeği soğutmak istemediğimi söyledim."dedi ve masadaki yerini aldı. Sessizce yediğimiz akşam yemeğini gergin bir şekilde geçmesini beklerken öyle olmadı. Joe'nun yemeklerde kararsızca davranmasını ve bir ona bir buna saldırışını izlemek oldukça komikti. Küçük bir çocuk gibiydi. O bakmadığı zamanlarda ona kıkırdayıp yemeğimi yedim.

Yedikten sonra masayı toplamama yardım etti ve bulaşıkları makineye birlikte dizip salona geçtik. "Hadi şu dosyalarına bakalım."dediğimde bana garip bir şekilde baktı. Sanki şaşkınlıkla gülümseme isteği aynı anda oluşmuş gibiydi. "Ben bakıyordum zaten. Odamda."dediğinde "Biliyorum."deyip göz devirdim.

Gülümseyip bana koltukları gösterdi. Gidip oturduğumda koşturarak yukarı çıktı ve kısa zaman sonra elinde kutuyla birlikte döndü.

Kutunun içini karşımızdaki sehpaya döküp küçük bir eleme işleminden geçirdi ve ikiye ayırıp bir grubu işaret etti. "Bunlar senin." Başımı tamam anlamında sallayıp sehpanın karşısına oturdum ve Joe'nun yaptığı gibi birini alıp incelemeye başladım.

Bir kaç dosya sonrasında hepsininde anlaşma dosyası olduğuna karar verdim. Istisnasız olarak her birinde anlaşma şartları ve prosedür gereği yazılarla dolu kağıtlar. Aslında böyle işlerden zerre anlamadığım için tam olarak ne yapacağımı da bilmiyordum. Joe'ya tekrar baktığımda odaklanmış bir biçimde önündeki kağıda bakıyordu. "Şimdi tam olarak ne arıyoruz?"dedim onun baktığı sayfaya başımı uzatıp. Baktığı kağıtta benimkilerden farklı olan bir şey yazmıyordu. Beni bir süre bekletip konuşmadı. Düşünüp düşünmediğine bakmak için başımı çevirdiğimde çok yakındık. Süpermarkette olduğu gibi.

Cevap verecek mi diye bekledim. Kalbim hızlandığında kulaklarım da dahil yüzümdeki her yerin kızardığını hissettim. Çekmiyordu kendini. Benim kendimi çekememem bir sorun oluştururken Joe'da kendini çekmiyordu. Gözlerimiz kilitlendiğinde Joe yavaşça yaklaşmaya başladı. Yapma Joe! Gelme!

Neler oluyoooorrr?
Bölüm sorumu hazırladım canlarım :) sizce artıj bunun gerçek bir öpücüğe dönüşme vakti geldi mi ve Jemi'nin ilişkisi nasıl gidiyor?

Belki yarın sabah bir bölüm daha yayınlarım. Sizi seviyorum :)

BELLEK|DemiLovato&JoeJonasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin