43. BÖLÜM

202 20 20
                                    

Bu bölüm CerenSuu4'a ithaf edildi.

- JOE -

Demi'yi taksiye bindirdikten sonra kendimde yanına binip taksiciye adresi verdim.

Demi yol boyunca sessiz sessiz ağlamayı bırakmazken bende gözlerimin önüne gelen görüntüyü düşünmemeye çalıştım.

Summer, Demi'nin çantasını boşaltırken ya da dolabını karıştırırken Demi'nin aklında neler geçirdiğini tahmin edebiliyorum. Ya Summer'ı öldürmek istiyordu ya da o anda yerde bir delik açılıp içine girmek. Cidden Summer sınırı aşmıştı. Çizginin gerisinde kalmasını öğrenmesi gerekiyordu.

Ben yapmadım derken sesinin kısık ve titrek çıkması oradayken bile kalbimi acıtmaya yetmişken şimdi o ağlarken ona sarılamamak içimi paramparça ediyordu. Desteğe ihtiyacı vardı ve taksinin bir kenarında tek başına duruyordu.

Nasıl bir işe bulaştığımı ya da bu işin gelipte bizi nasıl bulduğunu bile aklım almıyor. Sırf başına bir aksilik gelmesinden korktuğum kızın başından bela eksilmiyor beni tanıdığı günden beri.

Ayrılmak ve kendimden nefret ettirecek kadar kötü konuşmak ve hatta gösterişten de olsa bir sevgilimin olması bile yanından uzaklaşmama yetmiyordu. Ben yine kendimi onun yanında buluyordum. Uzak duramıyordum ve bu ikimiz içinde kötüydü.

Araba sokağın başına geldiğinde taksiyi durdurup borcumuzu ödedim ve Demi'nin inmesine yardım ettim. Çantasını sessizce elimden alıp bir süre başı eğik bir şekilde bekledi ve ağlamasını kontrol altına almaya çalıştı. Kendini toparladıktan sonra başını kaldırıp dolu dolu gözlerle gözlerimin taaa içine baktı. Orada kendini bulması mümkünken o sesindeki titremeyi kaybetmeye çalışarak soru sormayı denedi. "Kolyesini ben almadım. Buna inanıyorsun, değil mi?"dediğinde ne cevap vereceğimi düşündüm bir süre.

Öyle bir soru sordu ki cevap vermek gerçekten zordu. Inanıyorum, sen yapmadın desem aramızda oluşacak olan gü en bağı beni her gün biraz daha ona sürükleyecek. Inanmıyorum desem şu an yanında olmama izin vermesine neden olan o son zayıf bağ da kopacak ve ben ileride ona geri dönme şansımı sonsuza kadar kaybedeceğim.

Süngüsü yeterince düşmüşken geriye kalan tek zayıf bağını da sonsuza kadar koparmak istemiyorum. O bağ ileride onun kalbini tekrar kazanmam için tek yol.

Konuşmak için ağzımı açtığım anda siren sesleri duymaya başladık. Ikimizde o yöne baktığımızda polis arabaları ve itfaiye aracı hızla üzerimize doğru geliyordu. Kenara çekilip araçları izlerken yanımızdaki yola girdiklerini gördük. Bu yol Demi'nin evinin yolu.

Birbirimize kaşları çatık bir şekilde baktıktan sonra ikimizde araçların arkasından baktığımızda Demi'nin evinden hafif bir duman yükseliyordu ve itfaiyeciler içeri giriyorlardı. Aniden yanımdan fırlayan Demi'nin arkasında bende koşturduğumda evin biraz uzağında Simon tuttu Demi'yi.

"Neler oluyor? Neden yanıyor evimiz?"deyince tekrar gözleri dolan Demi'yi Simon sakinleştirmeye çalıştı. "Bizde bilmiyoruz Demetria. Araştırıyoruz." "Evim!"dedikten sonra tekrar ağlayan Demi'yi kucağıma getiren Simon bana bakarak konuştu. "Onu buradan uzaklaştır. Seni sonra ararım." Hiçbir şey söylemeden Demi'yi evin tersi yönüne doğru çekiştirmeye çalıştım. Kurtulmak için çabaladı ama onu sokağın başına getirdiğimde gelen ilk taksiye elimi kaldırdım ve Demi'yi zorla bindirip kendi evimin adresini verdim.

"Neden sürekli benim başıma geliyor? Lanetli miyim ben?"diye kendi kendine söylenen Demi'ye en sonunda dayanamayıp sarıldım. "Sen lanetli değilsin. Asla olmadın."dediğimde o da bana sarılıp ağlamaya devam etti. "O zaman bunlar ne? Neden sonu gelmiyor artık?"diye sorduğunda tek kelime edemedim. Çünkü ne zaman son bulacağını bende bilmiyordum. Aksiliklerin ne zaman biteceğini seni ne zaman mutlu göreceğimi bende bilmiyordum ama inan bunların bitmesini senden fazla ben istiyordum.

Eve geldiğimizde borcumuzu ödeyip Demi'ye sarılmaya devam ederek kapıya kadar getirdim ve zili çaldım. Anna bugün evde olacaktı.

Beklerken Demi bütün ağırlığını bana verince elimi beline doladım ve dik durması için yardım ettim. Başını omuzuma yaslayıp bir şeyler mırıldanmaya başladığında ayakta durmakta zorlanıyordu. Kapının açılmasıyla birlikte Demi'de ellerimden kaymaya başlayınca daha sıkı kavramaya çalıştım ama tek yapabildiğim başının yere çarpmasını önlemek oldu.

Hemen yerden kaldırıp içeri girdim ve salondaki koltuğa yatırdım. "Doktor çağır!"diye Anna'ya emir verdikten sonra sanki gerçekten uyanacakmış gibi seslenmeye başladım. "Demi! Uyan! Kendine gel!"

Başını oynatmaya çalıştığında kendine geldiğini anlayıp "Anna doktoru bırak. Su getir."diye seslendiğimde Demi'nin dudakları da kıpırdadı. Anna elindeki suyla geldiğinde bardağı sehpaya bırakıp Anna'ya gitmesi için işaret verdiğimde Demi'yi dinlemek için yüzüne eğildim. "Ben lanetliyim."diye fısıldadığında "Değilsin."dedim hemen.

Gözleri kapalıyken yaşlar akmaya başladığında omuzlarında tutup kaldırmaya çalıştım. Zorluk çıkarmadan kalkınca yüzünü avuçlarımın arasına aldım. "Aç gözlerini!"dedim sessizce. Açmayıp ağlamaya devam ettiğinde derin bir nefes verdim ve başımı onun başına dayadım. Bir süre bekledik öyle. Sessizce.

"Evim bana ceza olarak yanıyor."dediğinde nefesi çok sıcaktı ve ellerin ıslanmaya başlamıştı. Yine ağlıyordu. Durduramıyordum. Onu sakinleştiremiyor ya da rahatlatamıyordum. Elimden hiçbir şey gelmiyordu. "Ceza alacak hiçbir şey yapmadın."diyebildim sadece.

Ellerini ellerimin üzerine koyduğunda sonunda işe yarar bir şeyler yaptığımı hissettim. "Korkma! Ben her zaman yanındayım."diye cesaret verdiğimde Demi'nin gözlerini açmasını bekledim ama bu kez gözlerimi ben kapatmıştım. Bu kadar yakın kalbimin ağzımda atmasına neden oluyordu ama ayrılmakta istemiyordum.

Demi başını biraz oynattığında sonunda gözlerini açacağını düşünüp çekilmek için hareket etsemde dudaklarıma değen yumuşak ve sıcak şeyle donup kaldım orada. Öpüşmüyorduk ama her an her şey olabilirdi. Demi'nin dudakları benimkilerin ucunda duruyordu ve sadece duruyordu. Durmasını mı yoksa hareket etmesini mi istiyorum? Buna karar vermek zordu. Belki de Demi'nin devamını getirmesini istiyordum ama beklemekte hoşuma gitmiyordu açıkca.

Dayanamayıp bende başımı biraz kıpırdattığımda dudaklarım onunkilerin üzerini kapatmıştı ama tam o anda çalan kapıyla amacıma ulaşamadan ayrılmak zorunda kaldım. Demi yavaşça çekilip başını omuzuma koyduğunda kapıdan tarafa baktım.

Anna mutfaktan çıkıp hızlı adımlarla kapıya gitti ve açtı. Kapıda gözüken James salonuma bir bakış atıp beni bulduğunda hemen yerimden kalkıp Demi'yi saklamaya çalıştım. Kaşları çatık bir halde eliyle gel işareti yapınca ona doğru yürüdüm ve dışarı çıkıp kapıyı kapattım.

Işte başlıyoruz...

BELLEK|DemiLovato&JoeJonasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin