72. BÖLÜM FINAL PART-1

190 17 34
                                    

Bu bölümü Jalouse_1907'e ithaf ediyorum.

- JOE -

"Yazdın mı?"diye soran Abe'e "Evet."dedim ve doldurduğum kağıdı katlayıp cebime koydum. "Joe... dikkatli ol."diye uyarınca güldüm. Duygusal mı davranıyordu şimdide? "Joe!"diye seslenen anneme dönüp geliyorum anlamında başımı salladım ve Abe'le vedalaşıp telefonu kapattım.

Valizimi aldıktan sonra  yürüyen topluluğa doğru koşup tam ortada duran kızın yanına yaklaştım ve kimseye belli etmemeye çalışarak elini tuttum. Aniden bana döndüğünde yüzünde korku vardı ama benim olduğumu görünce çattığı kaşlarını düzeltti ve elimi sımsıkı tutmaya başladı.

Başını yine yere çevirip ilerlemeye devam ettiği sırada Nick arkasına bakıp bir şey söyleyecek gibi ağzını açmıştı ama ellerimizi görünce sırıtarak önüne döndü. Bu beni de mutlu ediyor olsa da sırıtmadım onun gibi ama bir gülümseme yayıldı suratıma. Yere bakarak tıpkı Demi gibi yürümeye başladığım sırada çıkışlara yaklaşmıştık.

Dışarıya çıktığımızda Gloria ve Alaina herkese iyi günler dileyip anında bir taksi durdular ve hemen gittiler ama annemin bunu yapacağını sanmıyordum ki tahminlerim doğru çıktı. Simon'la ciddi bir şekilde konuşuyordu ve bu konuşma bana zaman kazandıracaktı.

Demi'yi kendime döndürüp herkesi karşıma aldım. Abe'in anlattıkları yüzünden de son günü berbat geçen sevgilimin morali hala bozuktu ve uçakta dinlenmek için gözlerini kapadığı her an söyleniyordu. Kabusları bile yoruyordu artık onu.

Diğer elini de tuttuğumda konuşmak için yüzüne baktım ama o hala yere bakmakla meşguldü. Tam bu sırada bize doğru gelen Danielle'yi bir işaretimle durdurdum. Kaşlarını çatarak bana baktığında küçük bir kontak kurduk ve sanki aklımı okuyormuş gibi Kevin'ın koluna girdi. Nick'e de seslenerek sohbete bağladığında artık bizi rahatsız edecek kimse kalmamıştı. Frankie'yi saymıyorum çünkü annem onun elini bir saniye olsun bırakmıyordu.

Demi'ye tekrar döndüğümde ellerini bırakıp sımsıkı sarıldım ona. Derin derin nefesler alması yüzünden bedeni bir küçülüp bir büyüyordu kollarım arasında. Muhtemelen ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Ayrıldığımız zaman gözlerini görmemem için başını yine eğecekti o yüzden ayrılmadan bir süre güçlenmesini bekledim.

Nihayet normale döndüğünde nefes alış verişleri düzene girdi ve yavaşça ayrıldım ondan. Küçük yüzünü avuçlarımın içine aldım ve alınlarımızı birbirine dayadım. Güzelim vanilya kokusu yoğun bir şekilde ciğerlerime dolarken sarhoş olmamak için ekstra çaba sarf etmem gerekti.

"O kar küresi işini iyi yapmıyor çünkü hatırlamam için öncelikle aklımdan çıkman gerek."dedim. Küçük bir kahkaha attı. Sonrasında burnunu çekti. Yanaklarını okşadım ve ıslaklığı hemen fark ettim. Bir süre sakinleşmesini bekledim. "Hayatımızı düzene sokmasını için süper kahramana ihtiyacımız yok."diye fısıldadığımda ellerini yüzündeki ellerimin üzerine koydu ve o da fısıldadı. "Biz varız." Sonra yine burnunu çekti.

Gülümseyerek başımı kaldırıp ona baktım hemen. Gözleri dolu dolu bakıyordu ve o da gülümsüyordu. Kalbimin sahibi olmak yetmiyormuşcasına güzel gülümsüyordu. Sanki bütün vücuduma yayılıyordu onun gülüşü. Bu kız beni seviyordu. Bende onu seviyordum. Onun için her deliliği yapacak kadar çok seviyordum hemde.

"Ben varım."deyip yanağını okşadım. Anında kaşlarını çattı. Ellerimi yüzünden çektiğimde konuşmak istedi ama Simon ondan önce davrandı. "Demetria gidiyoruz!"

Elimi valizine atarken başını olumsuz anlamda salladı. Bense onun tam zıttı şekilde sallayıp gülümsedim. Korkulu gözlerle valizini bagaja koyuşumu izledi. Sonra da kapısını açıp binmesini bekledim. Binerken bile gözlerini benden ayırmadı ve Simon omuzuma dokup her zamanki vedasını ettiğinde Demi'nin kapısını kapattım.

Demi'yi gönderdikten sonra arabamız geldiğinde annem herkesi bindirdi ve kendisi de binmeden hemen önce beni çağırdı. Yanına gidip "Benim ufak bir işim var. Sonra gelirim."deyip kapısını kapattım ve itiraz etmesine izin vermedim.

El sallayarak onların da gitmesini izledikten sonra kendim için bir taksi çevirdim ve bindikten sonra cebime katlayıp koymuş olduğum kağıdı taksiciye verdim. Arkama yaslanıp dışarıyı izlemeye koyuldum ve rahat hissettiğimi fark ettim. Ciddi bir işe gidiyordum ve gayet rahattım. Kimsenin yapacaklarımdan haberdar olmaması ve beni durduracak bir Abe bile yokken tabiki de rahat hissedecektim.

Genelde benimle konuşmamak için dışarıyı seyreden sevgilim gibi dışarıya baktım. Sıkışık trafiği ve aceleci insanları dışında gökdelenleri olan şehrin ilginç bir tarafı yoktu gözümde. Zaten bana hiç ilginç gelmemişti New York. Yaşamak için daha farklı bir yer seçmeliydim.

Cebimde aniden titreyen telefonumu elime alıp gelen mesaja baktım.

Kimden: Kar küresi
Umarım düşündüğüm şeyi yapmayacaksındır!

Gülümsedim ve cevap yazdım. Korkak sevgilim!

Kime: Kar küresi
Zihin okuma gücümü hala geliştiremedim güzelim! Ne düşünüyorsun?

Anında olmasa da bir kaç dakika sonra cevabım geldi.

Kimden: Kar küresi
James'i bulmak için Summer'ın peşine düşmenden bahsediyorum. Sakın bir delilik yapma!

Alınlarımızı birbirimize dayadık diye aklımı okumuş olamaz herhalde, değil mi? Hadi oradan! Gülümsedim ve cevap yazdım.

Kime: Kar küresi
Hayır! Hayır! Senin beni düşünmen gerekiyor. Summer veya James'i değil. Bu yaptığın çok yanlış! :D

Mesajımı gönderdikten sonra bir süre daha gülümsedim. Simon'la başladığı yeni hayatına mutluluk katma işlemlerini hemen başlatmıştım ve o bundan sonra kesinlikle daha mutlu olacaktı.

Bu düşünce daha da çok getirdi keyfimi yerine ve cevap geldi mi diye telefonuma baktım bir kez. Muhtemelen ya gülümsüyordu ya da kızıyordu bana ve bunlar için uygun bir cevap arıyordu ama benim yolum o kadar uzun değildi.

Taksici beni çok çabuk getirmişti. Telefonumu cebime sıkıştırıp borcumu ödedim ve karşımda duran eve yürüdüm. Kapıyı çalıp bir an önce açılmasını bekledim. Beni bekletmeyen kapı hemen açılırken karşıma bir görevli çıktı. "Evet?"dedi kaşlarını çatan kadın. "Summer! Summer evde mi?"

BELLEK|DemiLovato&JoeJonasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin