Gözlerimi sıkıca kapattım. İşte tam da bundan nefret ediyorum.
"Neden ş-şu -inleme- aptal şeyi -inleme- bin defa yapıyorsunuz?" Dişlerimi sıktım. Küçüklüğümden beri bunu sevmiyorum ve acısına da dayanamıyorum. Ayıp olmasın diye de çığlık atmıyorum.
"Damarınız çok ince. Bulamıyoruz veya tutmuyor. Üzgünüm Bayan Amber." Yüzümü buruşturdum. Damarlarımı sikeyim.
"Ne zaman beni şu aptal ameliyata alacaksınız?" Kapının kapanma sesi ile irkildim. Liam gelmişti.
"Ne zaman hazır olursan alacaklar, Amber." Sinirle gözlerine baktım. Ben burada acı çekeyim. O benimle dalga geçsin.
"Neredeydin? Ben burada acı çekiyorum." Kendimi huysuz ihtiyar bir kadın gibi hissediyordum. Öyle davranıyorum zaten, o ayrı mesele.
"Sakin ol. Sadece arkadaşımla kahve içtim." Gözlerimi devirdim. Ben burada bu haldeyken o yıllardır görmediği arkadaşı ile hasret gideriyor. Böyle mi koruyor beni? Sonuçta bir sürü zamanı var. Onu bir randevuya götürebilir. Değil mi?
"Bitti. Rahatlayabilirsiniz." Sinirle hemşireye baktım. Sinirimi bozuyor. Özellikle giydiği mini elbise ve altındaki botlarla. Liam'ın ona bakışları daha çok sinirimi bozuyor. Tanrıya şükür ki ona bakan kişi Harry değil.
Hemşire çıkınca konuşmaya başladım.
"Beğendin mi?" Liam'ı anlamamış bir şekilde bana bakması tekrar ve tekrar sinirimi bozmaya yetmişti.
"Hemşireyi diyorum. Beğendin mi?" Kaşlarını çattı. "Ne saçmalıyorsun?" Derin bir nefes aldım. Yumruklarımın yüzündeki uyumunu görmek istiyorum Bay Payne.
"Nasıl baktığını gördüm. İstiyorsan aranızı yapayım?" Son cümlem daha çok soru sorar gibi çıkmıştı.
Cevap vermesini bekliyordum ama vermedi. Ve böylece aklıyla konuyu kapatmış oldu.
"İyi haber; Harry'e kavuşacaksın." Dedi, somurtarak. Bunu ben de biliyordum. Neden ameliyat oluyorum sanıyor ki?
"Kötü haber ise bu birkaç ay sonra olacak." Tek kaşımı havaya kaldırdım. "Neden bir kaç ay sonra?" Bu halleri delirmeme sebep oluyordu.
"Çünkü tedavi ve vücudunun iyileşme süreci var." Yüzümü buruşturdum. Yalan atıyor. Kavuşmamı istemiyor. Yalan atıyor işte.
"Peki, nasıl istersen." Diyebildim sadece. Zaten itiraz edemezdim. Anlamazdı.
***
>Yazar'ın Anlatımı<
(Not: Yazar'ın diye yazıp eki ayırdım. Çünkü ben özelim ismim özel gelen ek ayrılır tm by.
Yaklaşık 34 dakika olmuştu. Amber uyanmak için yavaş yavaş gözlerini açmaya başladı. Liam ona yarım saatte olduğu gibi bakıyordu. "İyi misin?" Diye fısıldadı. Yastığını düzeltti.
"Uyanmayacaksın sandım." Gülmeye başladı. Ama bir sorun vardı. Amber... O gülmüyordu. Ağlıyordu.
"A-Amber?" Göz yaşlarını elinin tersi ile sildi Amber. Liam yatağa, yanına oturdu.
"Çocuğum olmayacak." Elini birleştirip gözlerini ellerine dikerken konuşmaya devam etti.
"Okuldan gelince ona yemekler yapamayacağım." Tekrar göz yaşını sildi. Ağlamaktan nefret ediyordu ama durduramıyordu. Geliyordu işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Bad Cousin (MPC2) |Harry Styles Fanfic|
Fanfiction"Hiç degişmemişsin." Dedi, elini yanağımda gezidirken. Artık bana dokunmasını özlediğimi fark etmiştim. Dokunuşları her zamanki gibi tutkuluydu. "Sen de değişmemişsin Harold." Alaylı bir gülümseme bıraktı yüzüne. Ve fısıldadı kulağıma; "Çok değişti...