Bir anda bir ses duymaya başladık. İkimiz de ayağa kalktık.
"N-Neler oluyor, Zayn?"
Zayn etrafına bakmaya başladı.
Daha sonra ise o alete baktı.
"Siktir, siktir..." Ben de onunla baktım.
"B-Bu ne demek? Zayn? Bir şey mi oldu?" Biraz daha baktım.
"Yoksa kalbi mi durdu?"
Kalbime bir şey saplandığını hissettim.
"Amber, sakin ol. Şimdi koşarak hemşireyi çağırman gerek."
Kapının açılma sesini duydum.
Hemşireler gelmişti bile. Yanlarında da Harry'nin doktoru ve bir asistan vardı.
"Lütfen, dışarı çıkın." dedi birisi ve Zayn ile beni dışarı aldı. Ben çıkmamak için direniyordum.
Harry'ye yaptıkları şoku duyuyordum.
Çok büyük ve sanki "küt" diye sesler geliyordu.
"Dışarı çıkar mısınız?"
Zayn en sonunda hızla beni dışarı attı.
Kapı kapandığında odaya doğru koştum. Zayn beni tutuyordu.
"Bırak beni!" Omzuna vurmaya başladım.
"Zayn, bana ihtiyacı var." Ağlamaya başladım.
Bana sarıldı.
"B-Bana..." Hıçkırdım. Konuşamıyordum. Kalbimdeki o saplı şey konuşmamı engelliyordu.
"Sakin ol, o iyi olacak. Doktorlar en iyi şeyi yapacak."
Gözlerimi kapattım.
Tanrım...
Lütfen bir şey olmasın.
Lütfen...
Ona bir şey olursa hayat durur.
Kalbi benim hayatım. O, benim hayatım.
Bir şey olmasın.
Olmasın işte.
Göz yaşlarım şiddetle akmaya devam ediyordu. O kadar çok ağlıyordum ki, hayatımda hiç bu kadar ağlamamıştım.
Ailem öldüğünde bile bu kadar ağlamamıştım.
"Hepsi benim suçum. Sikik bir kız için bu hâle geldi."
Bu doğru. Ben sikik bir kızım. Onun hayatını mahveden sikik bir kız...
Benim yüzümden, benim için gitti. Benim için şu an bu halde.
Onu sevdiğimi düşünürken ona zarar veriyorum.
Kendimi öldüreceğim.
"Zayn..."
Zayn gerginlik ile başını duvara yaslamıştı.
"Efendim?"
"K-Korkuyorum."
Elini belime getirdi. Beni sardı.
"Korkma."
Göz yaşlarımı sildi. Olmuyordu. O sildikçe yerine yenileri geliyordu. Bu böyle devam ediyordu.
"Senden bir şey isteyebilir miyim?" Kafasını salladı.
"Evet." dedi, merakla bana bakarken.
"E-Eğer Harry ölürse --"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Bad Cousin (MPC2) |Harry Styles Fanfic|
Fanfiction"Hiç degişmemişsin." Dedi, elini yanağımda gezidirken. Artık bana dokunmasını özlediğimi fark etmiştim. Dokunuşları her zamanki gibi tutkuluydu. "Sen de değişmemişsin Harold." Alaylı bir gülümseme bıraktı yüzüne. Ve fısıldadı kulağıma; "Çok değişti...