"Bu nasıl?" Gözlerimi elbisenin üstünde gezdirdim.
"Bence bu çok saçma." Tek kaşını havaya kaldırdı.
"Saçma olan şey ne?" Elime bir elbise aldım ve onu elimde sallamaya başladım.
"Bebeğin cinsiyetini bilmeden giysi alıyorsun." Elimdeki elbiseyi hızla aldı.
"Biliyorum, kız olacak." Ona umutsuz bir vakaymış gibi baktım.
"Nereden biliyorsun? Tanrı mı sana söyledi?" Etrafımdaki elbise, giysi, pantolon ve eteklere baktım.
"Eğer erkek olursa bu masraflar boşa gider." Yüzüne baktım ardından.
"Gerçi parayı Harry ödüyor. Senin umruna bile gelmez, doğru ya." Sinirle bana bakarken bir şey demek için dudaklarını araladı.
"Çok sinir bozucusun. Harry sana nasıl katlanmış?" Gözlerimi vahşice onunkilere diktim. Birazdan hiç acımadan üstüne atlayacağım. Hamile olması sikimde değil.
"Kızlar, burada neler oluyor?" Harry yanımıza gelince gözlerimizi birbirimizden ayırdık.
"Hiçbir şey. Sadece kuzenin ile şakalaşıyorduk. Öyle değil mi?" Elimi enseme getirdim.
"Evet, öyle." Yeterince soğukkanlı bir tavır takındığımı düşünüyordum.
"Kuzeninin mizah anlayışı harikaymış." Kahkaha attı. Bunu yapanın Danielle olmasını beklerdim ama bilin bakalım kim? Tabiki de Harry Styles.
"Evet, öyledir. Bir de bana sor. Neler çekiyorum." Sinirle soludum. İkisinden de bir an önce ayrılmak istiyorum.
"Beni Niall'ın evine bırakır mısın, Harry?" Danielle boğazını temizledi.
"Lavaboya gidip geliyorum." Onu umursamadım. Mağazadan çıktı. Alışveriş merkezinin içinde dolanmaya başladı. Yani, bunu hissediyordum.
"Bırakamam." Tek kaşımı havaya kaldırdım.
"Neden?" Eline bir elbise alıp baktı.
"Çünkü..." Elbiseyi geri bıraktı. "...Onunla aram iyi değil. Hatta berbat." Ellerimi göğsümde çapraz olarak birleştirdim.
"Yine ne yaptın?" Sırıttı. Gamzeleri ortaya çıktı.
Bakma.
O gamzelere bakma.
Sadece seni etkilemeye çalışıyor.
Bitti, aranızdaki her şey bitti.
"Biraz olay çıkarmış olabilirim." Kahkaha attı. "Senin için."
Hiç bir şey anlamıyordum. Ne demeye çalışıyordu?
Ben yokken Los Angeles'da bir sürü şey olmuş. Macera üstüne macera...
"Benim için mi? Ne demek istiyorsan açık açık anlat artık şunu." Ofladı. Elleriyle omzumu tuttu.
"Bak, eğer öğrenmek istiyorsan onlarla konuş." Gülümsedim.
"Bu 'seni oraya bırakabilirim' demek mi oluyor?" Kafasını belli belirsiz salladı.
"Yani, sanırım. Evet. Öyle." Zafer kazanmış bir şekilde yerimde çocuklar gibi zıpladım.
"Ama belirli kurallarım var." Dışarıya bir 'of' bıraktım.
"Tahmin etmem gerekirdi." Eliyle küçük bir işaret yaptı.
"Sadece şu kadarcık. Minicik." Gözlerimi devirdim. "Ya, tabi. Eminim öyledir."
"Liam ile çıktığını söylemeyeceksin." Kaşlarım çatıldı. Sebebi ne ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Bad Cousin (MPC2) |Harry Styles Fanfic|
Fanfic"Hiç degişmemişsin." Dedi, elini yanağımda gezidirken. Artık bana dokunmasını özlediğimi fark etmiştim. Dokunuşları her zamanki gibi tutkuluydu. "Sen de değişmemişsin Harold." Alaylı bir gülümseme bıraktı yüzüne. Ve fısıldadı kulağıma; "Çok değişti...