"Bin bakalım." Ona imasız imasız bakmaya başladım.
"Bisiklet mi süreceğiz?" Bunu istemediğim için sormamıştım. Harry'i bunu yaparkenki karalere sığdıramadığım için sormuştum. O ve romantik bir sürüş?
"Evet, arka tarafa bin." Elini oturacağım yerin üstüne getirdi. Daha sonra ise vurdu.
"Bisiklet sürmeyi bilmesen de ben seni götürmüş oluyorum." Hemen oturdum.
"Hiç te bile. Bisiklet sürmeyi biliyorum." Kıkırdamasını duydum.
"Ben de Madonna ile evliyim zaten." Kaşlarımı çattım.
"Hayır efendim, kimse ile evli değilsin. Bir daha şunu duymayayım." Kesinlikle ilişkiler vıcık vıcık olan kıskanç sevgililerden olmak istemiyordum. Bir şey beni buna itiyordu sadece.
Önüme geçti. Sonrasında oturdu.
"Belimde tutun." Arkadan belini kavradım. Ona sarıldım. "O kadar sarıl demedim." Gözlerimi devirdim.
"Sen dedin diye yapmadım zaten." Sıkıntılı nefes alış verişlerini duyuyordum.
"Kendimi şu an motorsiklete sevgilimle binecek gibi hissediyorum." Bisikleti sürmeye başlayınca bağırdım.
"H-Harry!..." Ona daha sıkı tutununca iç organlarının neredeyse çıkacağını fark ettim.
"K-Korma! Nefes alamıyorum." Biraz da olsa kendimi ondan geri çektim. Dediğim gibi... Biraz...
Rüzgar yüzüme çarptıkça titriyordum. Çok hızlı gidiyorduk. Bunun nedeni ise sanırım etrafta fazla kimsenin olmamasıydı. Oysa bu güzel havada tam tersini beklerdim.
Durduğumuzda şaşırdım.
"Yolculuğun sonuna geldik prenses." Kendimi geri çekip bisikletten indim. O da indi.
"Beni takip et." Bir şey demedim. Sadece onu takip ettim. Çimenlik bir alana geldik. Bir ağacın altı. Gölge...
Bisikleti ağacın yanına koydu. Sırtını ağaca yaslayarak oturdu.
"Uzan." Elini dizine koydu. Kafamı göğsüne koyarak ben de onun üstüne uzandım.
"Rahat mısın?" Onayladım. "Rahatım."
"Çiçekler harika kokuyor." Yüzümü kaldırıp ona baktım. Dudağıma bir öpücük kondurdu.
"Bir şey sorabilir miyim Harry?" Uzun süre ofladı.
"Eğer huzuru bozacak bir şey değilse sorabilirsin."
"Neden beni öpüp duruyorsun?" Aslında bunun cevabını biliyordum. Bunun cevabını belki siz de biliyorsunuzdur. Yine de sordum.
Amacım kesinlikle benden soğumasını sağlamak değil. Sadece merak ettim.
"Soracak daha saçma bir soru bulamadın mı (!) Amber?" Dalga geçtiğini anlamıştım.
"Küçükken bir sevgilim olursa onu sürekli öpeceğimi söylemiştim. Sadece bir hayal." Gözlerimi kapattım. Dediği şey beni şaşırmıştı. Demek Harry de bir zamanlar böyle hayaller kurmuş. İlginç...
"Şu anki huzuru başka hiç bir yerde bulamam." Gözlerimi açtım. Kapatmaktan vazgeçmiştim çünkü eğer gözlerimi kapatırsam uyurdum. Uyursam da bu huzuru kaçırırdım.
"Hiç Paris'e gittin mi? Aşk şehri derler. Yani, sanırım." Kıkırdadım.
"Gitmedim. Gitmeyi isterdim." Bir an bunu neden hiç düşünmediğimi düşündüm. Ailem ile o kadar yere gitmiştik. Sanırım Paris'e gitmek aklıma geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Bad Cousin (MPC2) |Harry Styles Fanfic|
Fanfiction"Hiç degişmemişsin." Dedi, elini yanağımda gezidirken. Artık bana dokunmasını özlediğimi fark etmiştim. Dokunuşları her zamanki gibi tutkuluydu. "Sen de değişmemişsin Harold." Alaylı bir gülümseme bıraktı yüzüne. Ve fısıldadı kulağıma; "Çok değişti...