>Harry'nin Anlatımı<
"Bunu alalım, bunu alalım!"
Kolumu çekiştirerek, beni şekerlerin bulunduğu yere sürüklemeye başladı.
"Harry, lütfen bunu alalım. İstiyorum."
Küçük bir çocuk gibi hevesle etrafta zıplamaya başladı
Ah, o daha on altı yaşında ve benim gözümde çocuk sayılır aslında.
Oflayarak onu durdurdum.
"Sabahtan beri her gördüğün şeyi istiyorsun. İyi misin, Briana? İflas edeceğim, bu parayı kolay bulmuyorum ben!"
Son sözümü, sesimin tonunu biraz arttırarak söylemiştim.
"Ben ne bileyim senin cimri olduğunu? Seninle her gün gelmiyorum, bu ilk gelişim."
Kollarını göğsünde birleştirip yere umutsuz bir şekilde baktı. Bu bakışları görünce içim acımıştı.
Lanet olsun, Tanrım!
Şu Briana'yı görünce neden kalbim yumuşuyor?
Ama şuna bak, Harry. Çok tatlı ve... Masum!
Kafamı iki yana sallayarak iç sesimden kurtuldum.
Herkesin bir iç sesi var ama Harry Styles iç sesini asla dinlemez!
Fakat...
Bu sefer dinleyecek mi?
Ne diyorum ben?
Dizi fragmanlarını sunar gibi konuşmayı kessem iyi olur.
Oflayarak elimi cebime attım.
"Pekâlâ, Briana. Bu son şeker!"
Bir anda yerinden fırladı.
Zıplarken göğüslerine baktım.
Tanrım, şu anki durumu da ne böyle?
Sütyen felan giymedi mi bu?
Elimle onu durdurdum.
"Ne var?!" diye bağırdı.
Bana?
Briana?
Briana, bana bağırdı mı?
Ben mi yanlış anladım?
Tamam, Harold. Sakin ol.
Sakin...
Sakin...
Saki--
Ah!
"Bir. Daha. Sakın. Bana. Bağırma. Bücürük!"
Onu duvara ittim. Başı duvara çarpınca çığlık atmıştı.
Kolunu sıkıca tuttum.
"Bundan sonra genç kız olmaya başladığını da hatırla! Zıplarken göğüslerin resmen birisi seni beceriyormuş gibi aşağı yukarı oynuyor!"
Onu tekrar duvara çarptım.
"Her şey senin iyiliğin için, bunu unutma!"
Elini başına koyduktan sonra bana baktı.
Hıçkırdı.
"Ben sana ne yaptım, Harry?" dedi, hıçkırarak tekrar. Sesi, çok üzgün geliyordu.
"Ben sadece zıpladım, düzgün bir şekilde uyarsan ne olurdu?" dedikten sonra elini bu sefer yüzüne getirerek ağlamaya başladı.
"N-Neden ba-bana böyle d-davranıyorsu-sun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Bad Cousin (MPC2) |Harry Styles Fanfic|
Fanfic"Hiç degişmemişsin." Dedi, elini yanağımda gezidirken. Artık bana dokunmasını özlediğimi fark etmiştim. Dokunuşları her zamanki gibi tutkuluydu. "Sen de değişmemişsin Harold." Alaylı bir gülümseme bıraktı yüzüne. Ve fısıldadı kulağıma; "Çok değişti...