Derin bir nefes verip etrafa bakmaya devam ettim. Ayakta durmaktan baldırlarım yanmaya başlamış, onlar yandığı için de bacağımı hissetmiyordum. Tek desteğim bir masaydı.
"Şu yatak nasıl, bebeğim?" diye seslenen Harry'ye ilk başta yorgun bir bakış attım. Daha sonra bakışlarım, şu an sözü geçen yatağa sabitlendi. "Şey, sanki... rahat eder miyiz?" diyerek bir şeylerle ilgilendiğimi belli etmeye çalıştım. Tüm amacım, Harry'ye önem verdiğimi göstermekti.
"Bir şey sorabilir miyim, Dace?" diyerek seslendi, arkadaşı. "Tabiki de, Harold." deyip, karışılık verdi ona Dace dediği kişi.
"Bu yatak sağlam mı?" derken sırıtmaya başlamıştı, Harry. O an içimde bir şeylerin kıpır kıpır olduğunu, midemin büzülerek küçüldüğünü hissettim.
Yoksa hissetmedim mi?
Ayakta durmaktan o kadar yoruldum ki, bilmiyorum.
"Yataklarımız sağlam."
Yalandan öksürdüğüm sırada tüm dikkatler benim üzerime toplanmıştı. Harry, yeşil lekelerini bana dikerek meraklı bakışlar attı ki ne kadar meraklı olduğunu ben de tam olarak anlayabilmiş değildim. "Boğazın mı ağrıyor, sevgilim?" diye bir soru yönelttiğinde ilk başta biraz bozulmuştum. Daha sonra konuşmak için dudaklarımı araladım ve "Hayır, devam et, sevgilim." dedim.
Buna inanamıyorum.
Beni umuraamamasına inanamıyorum.
Harry ile vıcık vıcık sözler kullanmamıza hiç inanamıyorum.
Son söylediğim şeye kimse inanamıyordur, adım gibi eminim.
"Dediğin şeyi anladım. Hiç bir şey olmaz, ayrıca yatak büyük." diyerek Harry'nin sorularına çözüm bulduktan sonra adam, kaşlarımı çattım.
Ben daha genç bir kızım. Benim yanımda nasıl Harry ile doğacak olan fantazilerimizden sonra yatağın dayanılıklığı hakkına konuşuyor bu adam, anlamıyorum.
Tekrar öksürdüğüm sırada Harry bana bir bakış attı ama ben bu bakışı da her zamanki gibi anlamıştım. Bu bakış bana "bokunu çıkardın" diyordu.
"Yardımcı olduğun için teşekkürler, Dace. Daha sonra tekrar uğrayacağım."
Harry'nin bu sözü karşısında istemsizce yüzüme bir tebessüm konmuştu.
Bundan üç yıl önce arkadaşlarımla mağazaları gezerdim. Çalışanlar bana yardım ederdi. Ve ben "daha sonra tekrar uğrayıp onları alacağımı" söylerdim.
Hiç bir şey yapmazdım.
Gitmezdim oraya, tekrar.
Kolumdaki iri eller tüm dikkatimi şu anki dünyaya yönlendirmemi sağlamıştı.
Kollar beni dışarı çıkarırken itaat ettim. Neredeyse dışarı varmıştık.
"Aklına yattı mı?" diye sordu bana Harry, kapıyı açarken. Dışarı çıktığımda sıcak hava ile içim bir tuhaf olmuştu. Dışarısı, evlerden ve dükkanlardan şüphesiz daha sıcaktı.
"Çok garip." diye mırıldandım konuyu değiştirerek. Yüzümdeki tebessüm yine eski konumunun koruyordu fakat bu sefer daha çok acıydı.
"Garip olan şey ne, Amber?"
Harry'nin sesi daha çok sabırsız ve bıkkın gibi geliyordu.
"Ailem burada olsaydı, seninle, kuzenimle evlenecek olmama ne derdi acaba?" dedikten sonra gözlerimi ondan kaçırdım. Elini omzuma koyduğunda her zamanki dokunuşları kadar tenime değmese bile göğsümden aşağı sıcak bir his akmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Bad Cousin (MPC2) |Harry Styles Fanfic|
Fanfiction"Hiç degişmemişsin." Dedi, elini yanağımda gezidirken. Artık bana dokunmasını özlediğimi fark etmiştim. Dokunuşları her zamanki gibi tutkuluydu. "Sen de değişmemişsin Harold." Alaylı bir gülümseme bıraktı yüzüne. Ve fısıldadı kulağıma; "Çok değişti...