"Yo, hayır."
Çarşafa elimi sürdüm.
"Olamaz." diye mırıldandı Anne Cox.
"Uyanmış mı?" diye de ekledi.
"Sanırım."
Şu an tam bir his karışıklığı vardı içimde. Harry'nin uyanmasına sevinmek istiyordum.
Harry'nin yok oluşu sevinmeme engel oluyordu.
Nereye gider bu çocuk?
"Nereye gider bu çocuk?" diye sordu Anne Cox, az önce içimi okumuş gibi.
Harbiden, medyum felan mı?
"Aramalıyız."
Hızla tuvalete girdim. Yoktu.
"Hastanede bulamazsak eve Zayn'e haber verelim. Yada doktorlara..." dedim ben de, Anne Cox'un dediğini onaylar bir şekilde.
"Olur, başlayalım."
Odadan çıktıktan sonra ayrıldık.
Ben de ilk başta danışmana gittim.
"Buradan kıvırcık saçlı, kahverengi tonlarında saçlara sahip genç bir çocuk geçti mi?"
Harry'nin saç rengini tam tarif edemediğim için kahverengi demiştim.
"Evet."
"Ne tarafa gitti?"
"Şuraya doğru, merdivene aşağı indi. Biraz zor indi açıkçası." dedi, işaret parmağı ile göstererek.
Ah, acaba inerken canı nasıl yandı ki zor indi, değil mi?
Of...
"Bakın, o hasta. Aramanız gerek."
Ne biçim hastane burası? Hastane üstünden onun hasta olduğunu anlayıp, neden müdahale etmediler?
Saçma.
Fazlasıyla saçma.
"Hemen yetkililere haber veriyorum."
"Teşekkürler. Bulursanız, haber verin." Telefon numaramı vermem gerekiyordu.
"Telefon numaranızı alabilir miyim?"
Telefon numaramı verdikten sonra aramaya devam ettim.
Dediği merdivenlerden indim. Karşıma acil çıktı.
Acile gelmiş olabilir mi?
Ne kadar da aptalsın, Harry! İnsan hayati tehlikeyi atlatınca odada bekler. Hemen yürümez, dışarı çıkmaz.
Acile geldiğimde etrafa baktım.
Hiç bir şekilde kıvırcık bir kafa göremiyordum. Zümrüt gözler de yoktu.
Bir hemşire boştu. Ben de ona sordum.
"Şey, burada kıvırcık saçlı, yeşil gözlü, genç bir çocuk gördünüz mü?"
Kafasını salladı.
"Yukarı çıktı."
Ofladım.
Of Harry...
Ben yaralı olmadığım hâlde yoruldum. Sen nasıl o dikişli vücudunla üşenmeden hastaneyi turladın (!) bebeğim?
"Teşekkürler."
Koşar adımlarla merdivenlere yöneldim. Oradan da yukarı çıktım.
Tanrıya şükür, başka bir şey olmadı. Bir an Liam kaçırdı felan sandım (!)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Bad Cousin (MPC2) |Harry Styles Fanfic|
Fanfiction"Hiç degişmemişsin." Dedi, elini yanağımda gezidirken. Artık bana dokunmasını özlediğimi fark etmiştim. Dokunuşları her zamanki gibi tutkuluydu. "Sen de değişmemişsin Harold." Alaylı bir gülümseme bıraktı yüzüne. Ve fısıldadı kulağıma; "Çok değişti...