>Yazar'ın Anlatımı<
Liam Anne Cox'u aramayı başladı. İçindeki heves büyüyordu. Heyecanı daha fazla saklayamazdı. Bir an önce bu işi halletmeliydi. Ona göre yanlışlar doğruydu.
Cox'u görünce yüzüne zafer gülümsemesi yerleştirerek yanına gitti.
"Merhaba, Bayan Cox." Bayan Cox kurabiyeyi uzun, yuvarlak masaya bıraktı.
"Merhaba, Liam." Liam kibar olmak istercesine elini öptü onun.
"Sizinle bir şey konuşmam gerek."
"Dinliyorum." dedi, Anne Cox. Açıkçası o da heyecanlıydı. Böyle bir şeyi hiç beklemiyordu. Liam daha önce onunla hiç ciddi ciddi konuşmamıştı.
"Burada olmaz. Dışarı çıkabilir miyiz?" Etrafına endişe ile bakmaya başladı Liam.
Anne Cox'un içindeki merak daha çok büyümüştü. Liam ile ciddi konuşmaktan ziyade onunla hiç başka bir yere gidecek kadar ciddi konuşmamıştı.
"Tabiki de, buyur."
"Bayanlar önden." dedi Liam, centilmen bir hâl ile.
Beraber çıktılar. Dışarıdaki hava başka günlerin aksine güzeldi.
"Şimdi dinliyorum." Liam nereden başlaması gerektiğini bilmiyordu. Bazı şeyleri yavaş yavaş, alıştıra alıştıra söylemeyi seviyordu. Fakat bu "bazı şeyler" ile sınırlıydı.
"Amber ve Harry..." Sözünü toparlamaya çalıştı.
"...onlar birlikteler." Anne Cox binaya baktı. "Evet, şu an beraber olmalılar." Liam kafasını olumsuzca salladı.
"Öyle değil Bayan Cox." Yutkundu.
"Onlar sevgililer." Anne Cox bir anda ne diyeceğini bilemedi. Sanki her yerini zincir ile bağlamışlar gibi oldu bir anda. Konuşamadı.
Böyle bir şeyi o fark etmemişti.
Konuşmak için çabalamaya başladı.
"S-Sana neden inanayım ki?" Liam derin bir nefes aldı.
"Bana inanmak zorunda değilsiniz. Oğlunuza sorun. Ben sadece sizi uyarıyorum." Manzaraya bakmaya başladı.
"Ayrıca sadece bu zaman değil. Birbirlerine uzun zamandan beri aşıklar. Sizin bilmediğiniz şeyler var, Bayan Cox." dedi, şarabından bir yudum alarak.
Anne Cox'un başı ağrımıştı bile.
"N-Nasıl fark edemedim? Tanrım..." Ama bir an umuda kapıldı.
"Oğlum ile konuşmadan inanmam. Onunla konuşmam gerek." Liam yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirdi.
"Konuşabilirsiniz." Anne Cox ortamı terk etmek için hazırlandı.
"Ha, bir de..." Arkasını dönüp Liam'a baktı.
"Onlara bilmediğiniz başka şeyin olup olmadığını sorun. Duyacağınız şeyler için de kalp krizi geçirebilirsiniz." Cebinden çıkardığı ilacı ona verdi.
"Bu size iyi gelebilir." Göz kırptı.
Anne Cox sadece kendi asaleti ile orayı terk etti.
Liam şimdi rahattı.
Birisine bir şey ödetmişti.
Kalbi arınmıştı.
***
>Amber'ın Anlatımı<
Bir kahkaha daha attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Bad Cousin (MPC2) |Harry Styles Fanfic|
Fanfiction"Hiç degişmemişsin." Dedi, elini yanağımda gezidirken. Artık bana dokunmasını özlediğimi fark etmiştim. Dokunuşları her zamanki gibi tutkuluydu. "Sen de değişmemişsin Harold." Alaylı bir gülümseme bıraktı yüzüne. Ve fısıldadı kulağıma; "Çok değişti...