>Amber'ın Anlatımı<
Ağırlaşmış göz kapaklarımı zorlayarak sonunda gözlerimi açabilmiştim. Bir savaştan galip gelmiş gibi hissetmeme neden olmuştu bu.
Yavaşça koltuğun kenarlarından destek alarak ayağa kalktım. Kaç saattir uyduğumu bilmiyordum. O kadar çok uyumuş olmalıyım ki, vücudumdaki ağrılardan dolayı küçük bir inleme kaçmıştı dudaklarımın arasından.
Telefonumu elime alarak saate baktım.
19.07
Oflayarak gelişi güzel telefonumu karşıdaki koltuğa fırlattım. Ellerimi başıma getirerek biraz ovaladım âdeta masaj yaparak. Basım çok ağrıyordu. Ayrıca bu kadar çok uyumuş olmama rağmen -en azından belki ben öyle hissediyorum- gözlerim kapanıyor, sulanıyordu. Onları kazı çalışması yapar gibi ovaladım. Biraz daha ovalarsam yerinden çıkabilirlerdi.
Üstümdeki hırkayı çıkarıp yine aynı dağınıklıkla kenara attım. Hava sıcak, yaz ayındayız. Ve düşünebiliyor musunuz? Hırka giyiyorum.
Çok tuhaf.
Aslında tuhaf değil.
İnsanlar benim bu saçma hallerime alıştı.
Terliklerimi giyerek ayağa kalktım. İlk başta biraz dengemi kaybetsem de sonrasında kendime geldiğim için merdivenlere doğru adımlamaya başladım.
Merdivenlere ulaşınca ne yaptım?
Ah, evet.
Yukarı çıkmaya başladım.
Harry en son Liam ile konuşmaya gitmişti. Geri gelmiş olmalı. O, Liam'a bu kadar süre dayanamaz.
Ya geri dönmüştür ya da Liam'ı öldürmüştür.
Kapısını çaldım. Artık böyle şeyler çok anlamsız geliyordu fakat yine de ben çalmıştım. Yine azar işitmek istemiyordum. Harry, çok değişken bir ruh haline sahipti. Veya değişken kararlara...
"Gir." diye komut verdiğinde hiç bekletmeden girdim.
Karşımdaydı.
Gözlerim çıplak göğsünde gezindi. Oradan ise kelebek, kuş dövmelerine kaydı. Ve en sonunda ise kasıklarına çok yakın olan bir dövmeye kaydı. Dövmenin tamamını göremiyordum. Altında iç çamaşırı vardı.
"Ne o? Çok mu beğendin?"
Sırıtışını duyduğumda kendime gelip boğazımı temizlemiştim.
Merhaba, ben Amber Scott.
Şu kendisini hep rezil eden kız...
"O dövme yeni mi?" dedim, konuyu değiştirerek.
"Evet, eve gelmeden önce yaptım."
Kurduğu cümlede sadece iki tane kelime dikkatimi çekmişti.
Eve gelmeden önce...
Doğru ya!
Liam...
"Oh, evet. Ne oldu? Yani, Liam ile ne konuştunuz?"
Pantolonunu karşımda giydikten sonra kemerini bağladı.
"Yatağa otur." diye emir verdiği zaman ikiletmeden dediğini yaptım.
Gömleğini de giydikten sonra o da yanıma oturdu.
"Kabul etmedi." diye mırıldandı, bakışlarını kaçırarak.
Bu kadar mı?
Bunu söyledi ve bitti mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Bad Cousin (MPC2) |Harry Styles Fanfic|
Fanfiction"Hiç degişmemişsin." Dedi, elini yanağımda gezidirken. Artık bana dokunmasını özlediğimi fark etmiştim. Dokunuşları her zamanki gibi tutkuluydu. "Sen de değişmemişsin Harold." Alaylı bir gülümseme bıraktı yüzüne. Ve fısıldadı kulağıma; "Çok değişti...