8. BÖLÜM "İNFAZ"

7.9K 345 11
                                    

Bölüm şarkısı Bridges ~ Broods

8. BÖLÜM "İNFAZ"

Düzenlenmiştir.

Cümleler anlamlarını yitirmişken, hecelerine ayıramıyor, dudaklarıma baskı uygulayıp konuşamıyordum.
Kaderin eğik çizgileri duvarlarıma çarptıkça çıkan ses bedenime dokunuyor, ellerimle kulaklarımı kapatmamı sağlıyordu.

Böyle hissetmek istemiyordum. Böyle hırpalanmak, acı çekmek istemiyordum.

Arabanın altında kayan yolu izliyor, akan gözyaşlarımı Bartan'dan saklamaya çalışıyordum. Acılarım bir bir önüme düşerken acının beni ele geçirdiğinin farkındaydım. Acı ruhuma zarar vermeyi bırakmadan bedenime geçiş yapmaya başlamıştı. Acı, her yere hakim olmak istiyordu.

Tıpkı onun gibi.

"Zırlamayı kes," diye hırladı. Direksiyondaki elini sıkılaştırarak çenesini dikleştirdi. "Onu benimle uğraşmadan önce düşünecektin."

Dudaklarımı birbirine bastırıp burnumu çekerken ne yapacağıma dair hiç bir fikrim yoktu. Ben yıkıldığım yerden ayağımı sağlam basarak kalkardım. Eğer şuan böyleysem, bu pişmanlığım içindi. Ancak bu sefer yere sert düşmüştüm ve nasıl ayağa kalkacağımı unutmuştum.

Başımı iki yana sallayıp gözlerimi yumruk haline gelmiş ellerime indirdim. İç sesim gururla bağırmaya başladı. Gururluydu çünkü ben yenilmiştim. Bu işe en başında başlamamam gerektiğini söylemişti ve Bartan'ın kötü biri olduğunu da söylemişti. O yumruğu yüzüne geçirmek vardı şimdi. Nerede o günler?

Dudağımı dişlerimin arasına alıp çekiştirdim ve tekrar serbest bırakarak "Bana ne yapacaksın?" Diye fısıldadım öfkeyle. Beni duyduğundan şüpheli olsamda, umurumda değildi. Onu öldürmek istiyordum.

Dudakları kamçılarını beleyip yukarı doğru kıvrılırken, gözlerini bana doğru çevirdi ve "Bunu sormak için çok geç değil mi sence de mavi? Ama ben insaflı bir adamım. Söyleyeceğim," dedi. Direksiyon hakimliğini bırakmadan yüzünü yüzüme yaklaştırdı ve dik burnunu yanağıma yaslayıp derin bir nefes alarak fısıldadı. Hızla ondan uzaklaştım ve bana sinsilikle parlayan gözleriyle bakan ona baktım.

"Sana yapmadığım şey kalmayacak."

Kâbusumun hırçın dalgaları beynime çarpıp boğazımda yumru oluştururken gözlerim kendiliğinden aralandı ve bir yatakta yatıyor olduğumu fark ettim. Dirseklerimden destek alarak doğrulduğumda kapıya yaslanmış bir şekilde beni izlediğini görmüştüm.

Kaşlarımı çatıp yüzüne bakarken gözlerimi odada gezdirdim ve onu öldürebileceğim bir şeyler bulmaya çalıştım. Ne de olsa birini öldürmüştüm. Onu da öldürmek zor olmazdı.

Ben artık ruhu kanlı bir katildim.

Sırtını kapıdan ayırıp bana doğru yürürken dilini şaklattı ve "Senin o küçük zekan bana sökmez," diye fısıldadı. Gözlerimi kıstım ve ona bakmayı sürdürdüm. "Birini öldürdün diye benim gibi bir adamı da öldürebileceğini mi sandın?"

Dilimin üstünde onu parçalamak için canla başla çalışan sözlere uydum ve yüzümü buruşturarak "Sen adam mısın ki?" Dedim. Boğazımdaki ağrı yüzünden sesim çıkmasada, beni duyduğunu yüzündeki değişimden anlamıştım. Bir dizini yatağa bastırdı ve ellerini de yatağa bastırarak bana doğru abandı. "Senin diline zevkli işkenceler yaparım, mavi. Bu güzel yüzünü mahvederim. Benimle düzgün konuşacaksın."

TEHLİKELİ İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin