12. BÖLÜM "AMERİKA"

5.8K 243 16
                                    

Bölüm şarkısı Taylor Swift & Ed Sheeran - Everything has changed

12. BÖLÜM "AMERİKA"

Cesaretin kelime anlamını sorgulayamazdı korkak insanlar. Cesaret onlar için sonsuz bir korkaklıktı. Korkak insanlar cesaretin aptallık olduğuna inanırlardı. Ne kadar cesur olursan, başın o kadar belaya girer. Onların hayat felsefesi buydu. Cesur insanlara göre ise korkak olmak aptallıktı. Ne kadar korkak olursan, o kadar ezilirsin. Onların hayat felsefesi de böyleydi.

Artık hiçbirine inanmıyordum.

Hayatımda her bir cesaret göstergem aptallıkla sonuçlanmıştı. Korkaklığımla da ezilmiştim. Artık hiçbir şey yapmamayı yeğlerdim. Sadece kaderin o ince çizgisini aşmamaya çalışıyor, ne olursa olsun diyordum. Yorgun bir insanı hayata döndüremezdiniz. Ben çoktan hayata dönmeyi reddetmiştim.

Arabanın camından dışarıyı izlerken yorgun bir nefes verdim buğulu cama doğru. Bartan'ın abisi beni bulduktan hemen sonra bu arabaya bindirmiş, Amerika'ya gideceğimizi söylemişti. Babam ellerindeydi ve benim yapacak hiçbir şeyim yoktu. Kendi öz kızına değer vermeyen, ondan nefret eden adam için hayatımı satıyordum. Titrek bir nefes verdim. O adam benim hayatım uğruna yaşamayı hak etmiyordu. Ondan ölene kadar nefret edecektim.

Genç adam elindeki telefonu kaç dakikadır tuttuğunu bilmiyordu. Nevra'ya telefonunu kapat derken aptallık etmişti. Bir hışımla o lanet telefonu duvara fırlattı ve yatağın üstündeki arabanın anahtarlarını alıp hızla evden ayrıldı. Arabaya binerken korku bedenini esir almıştı bile. Eğer abisi Nevra'ya bir şey yapmışsa, kendisini asla affetmeyecekti. Kendi öz abisini öldürmeden bunun sonlanacağını sanmıyordu. Abisi bu işin peşini bırakmayacaktı. Bunu biliyordu ve abisini öldürmekten başka seçeneği yoktu.

Erim arabayı durdurup evine baktı. Arabasının camını açmıştı ve elindeki sigarayı dudaklarına yaklaştırıp yavaşça bir nefes çekti. Gözlerini Nevra'nın odasının camına çevirmişti ve yorgun gözlerini oradan çekmek istemiyordu. Evden bir sigara almak için çıkmıştı. Aslında Nevra'ya haber verecekti ancak onun uyuduğunu düşünmüş, uyandırmak istememişti. Sigarasını tuttuğu eliyle ağrıyan şakaklarını ovaladı ve kısık mavi gözleriyle pencereye bakmaya devam etti.

Biten sigarayı işaret ve orta parmağının arasında tutup kapıyı açtı ve sigarayı yere atıp ayağıyla ezdi. Başını kaldırıp eve yönelecekken gelen arabayla duraksadı ve kaşlarını çatıp gözlerini alan arabanın ışıklarına bir küfür savurdu. Araba tam önünde dururken arabadan inen adamla öfke bedenini sarsmıştı. Elleri yumruk haline gelirken hızla Bartan'ın üstüne atıldı ve yüzüne indirdiği yumrukla rahatladığını hissetti.

Bartan patlayan dudağından akan kana öfkeyle baktı ve karşısındaki önceden kardeşim dediği, şimdiyse düşman olarak gördüğü adamın yakalarını tutup arabaya yasladı. "Nevra nerede?" Kontrolünü kaybetmişti ve sokağın ortasında bas bas bağırıyordu.

Erim çeviklikle Bartan'ı itti ve elleriyle, hiç acımadan sırtını arabaya ittiğı adamın boynunu tutup onu nefessiz bıraktı. "Sanane lan Nevra'dan!"

Bartan'ın sabrı tükeniyordu. Her şey öyle hızlı gelişmişti ki hiçbir şeye akıl sır erdiremiyordu. Şimdi ise belli ki hiçbir şeyden haberi olmayan adama laf anlatmaya çalışıyordu. Olacak şey değildi. Erim'in güçlü elini boynundan çekmeye çalışırken hırladı; "Nevra nerede?"

Erim o an anlamıştı bir şeyler olduğunu. Bartan'ı boynundan iterek bıraktı ve adamın sırtı tekrar cama vurup acıyla kasılırken umursamadan yanından hızla geçti ve elini pantolonunun cebine atıp anahtarı çıkardı. Dişlerini sıktı ve güzel yüzü kasılırken anahtarı kapının deliğine sokup çevirmeye çalıştı. Ancak kapı açılmıyordu. Erim öfkeden delirmek üzereydi ve her şeyi yakıp yıkmak istiyordu.

TEHLİKELİ İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin