37. BÖLÜM "AŞK"

1.4K 45 0
                                    

Bölüm Şarkısı; Hyolyn - Love Like This

37. BÖLÜM "AŞK"

GİZEM

Kolamı yudumlayıp gözlerimi Deniz ve Elvan'a çevirdim. Berat öküzü bizi zorla bir kafeye getireli yarım saat olmuştu ve bu yarım saat içinde Ufuk'la Ayla kavga etmiş, ben Berat'ın benimle konuşma çabalarına maruz kalmıştım ama Deniz ve Elvan bir kelime bile etmemişlerdi. Deniz'e göre sanırım etrafı izlemek, Elvan'a göre ise meyve suyunu içmek daha ilgi çekici geliyordu. Gözlerimi onlardan ayırmamı sağlayan Berat'ın kolumu tutup aniden beni ayağa kaldırması oldu. Elimden kayan bardak büyük bir gürültüyle yere düşerken Elvan irkilip ayağa kalkmıştı ve Deniz en sonunda ona bakmıştı. Ayla ve Ufuk ise aralarındaki tartışmaya bir son bulmuşlardı. Hâlâ çöpçatanlık peşinde olduğum için kimse beni kınamamalıydı zira ben hamile bir kadındım!

Gözlerimi önce Berat'a, sonra ise kolumu tutan eline çevirdim. Kızımın babası -evet kız olduğuna nedense neredeyse eminim- ve benim kocam olacak adamın bana tüy gibi bir dokunuşu bile beni etkiliyordu ve şuan kolumu tutması beni titretmeye başlatmıştı. Ama hayır! Eğer ben Gizem Parlar'sam -hâlâ Gizem Şah'dım ama artık olmayacaktım- bu adama yenik düşmeyecektim! Kolumu hızla elinden kurtardım ve o bana doğru bir adım atarken ben geriye iki kere gittim. Gözlerim kısıkça onu izlerken elimi şişmemiş karnıma yerleştirdim ve kafedekilerin bizi izlemelerini umursamadan bağırdım; "Öküz, pislik seni! Sakın bize dokunma!"

Aniden kollarımı tutup göğüslerimizin birbirine çarpmasını umursamadan beni kendine çekti ve benim hamilelik hormonlarım mıdır nedir bilmiyorum gözlerim dolarken uzun zamandır ona yaklaşamadığımı fark ettim. Onu özlemiştim. Lanet olsun! Hemde çok!

Tam bağırmaya hazırlanır gibi dururken aniden mavi gözleri kahverengi dolan gözlerimi fark etti ve bir anda dudaklarını birbirine bastırıp kolumda ki bir elini çekip avcunu yanağıma yasladı. Niye böyle yapıyorsun şimdi ağlamazsam iyi diye içimden bağırırken baş parmağı yanağımda gezdi ve "Benim güzel karım bir türlü beni dinlemiyorsun ki.." dedi.

Yanağımdan akıp çeneme hızla ulaşan gözyaşım beni dinlememişti, ona yenilmiştim. Gözlerimi kapatıp ona bakmak istemedim. Daha da canım acıyordu çünkü. "Neyi dinleyeyim ki? Konuşacak ne kaldı?"

"Bizi dinle. Beni, seni ve bebeğimizi. Sizi çok seven ve sizden vazgeçemeyen kocanı, çocuğunun babasını."

Duyduğum sözler içimi yaktı ve yandığım yerden tekrar doğdum. Gözlerim gözyaşlarımın etkisiyle onu bulanık gösterirken "Ne?" Diye fısıldadım. Bunun bir rüya olmaması için dua ediyordum.

Diğer eli de kolumdan ayrıldığında bu sefer iki eli birden yüzümü avuçladı ve ben bayılacakmış gibi giydiği beyaz gömleğini avuçlarken "Sizden bir daha vazgeçmeyeceğim, söz veriyorum," dedi. "Beni affet benim güzel karım."

Hızla boynuna sarıldığımda hiç vakit kaybetmeden güçlü kollarını belime sardı ve yüzümü boynuna saklayıp kokusunu içime çektim; "Bir daha bırakırsan affetmeyiz canım babamız!"

Gülsevil Bade'nin adamı uğurlamasıyla bacak bacak üstüne attı ve kolunu koltuğun kenarına yerleştirip Bade'nin korkuyla ona doğru dönmesini izledi. Başka bir insan olsa Bade'nin korktuğunu anlamazdı ancak Gülsevil tüm yıllarını bu kızla geçirmişti. Kadının bir şeyler karıştırdığına yemin edebilirdi. "Ne diye duruyorsun orada canım? Yanıma gelsene."

Bade Gülsevil'in sesinin tınısındaki o tehditi sezmişti, dudaklarını birbirine bastırdı ve terleyen avcunu dar kumaş pantolonuna silip koltuklara doğru ilerledi. Gülsevil'e nasıl bunu söylerdi? Kadının tepkisini merak ediyordu, ondan nefret edecek miydi? Ya da yaptığı şeyin yanlış olduğunu, böyle yaparsa yanında olmayacağını mı söylerdi? Bade'nin gözleri doldu. Bunu yapmamalıydı, nasıl yapabilmişti? Belkide bu Allah'ın ona bir cezasıydı. Deniz'in hissettiklerini hep saçma bulmuştu. Yanlış tercihlerini hep kınamıştı. Şimdi en büyük yanlışı o yapmıştı.

TEHLİKELİ İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin