Bölüm şarkısı James Arthur ~ İmpossible6. BÖLÜM "KULÜP"
Düzenlenmiştir.
●
Acı varlığından varlık katmış olsada, içimin yangınlarını söndürmeyi asla becerememişti. Hissettiğim acıydı. Sadece soğuk, sessiz bir acı. Acının tüm özellikleri dilimin üstünde, yerlere dökülmeyi bekliyordu.
Acı kefenini giyinmek istemiyordu. Benimle yaşamak istiyordu.
Göz kapaklarım acılarını omuzlarında taşırken, gözlerim siyah bir rüyadan geri döndü. Gözlerimi kırpıştırıp karanlık ortama kendimi alıştırmaya çalıştım. Beklediğim gibi bir sandalyeye bağlanmamıştım. Ya da bir yatağa kelepçelenmemiştim. Ancak gördüğüm ortam keşke öyle bir şey olsaydı dememe sebep oldu.
Soğuk mermerin üstüne yüz üstü yatırılmıştım. Ellerim arkadan bağlanmıştı ve.. iç çamaşırlarım hariç çıplaktım. Boynumu geriye atıp etrafa bakmaya çalıştım. Ellerimi hareket ettiriyor, kurtulmaya çalışıyordum. Önümdeki silahın namlusunu yüzüme doğru tutmuş olan takım elbiseli adamları gördüğüm an genzimden boğuk bir çığlık koptu ve adamın bacağıma sertçe tekme atmasıyla bir diğer çığlığım diğerini takip etti.
"Kes sesini!" Diye hırladı adam. "Senin zırlamalarını dinlemeyeceğim!" Adamın boynundaki bıçak izi midemi bulandırıyordu. Adam keldi ve sert yüzüyle gerçekten korkutucuydu. Başını ovalayıp gözlerini kapattı. Yutkundum. Boğazımdaki acı göz yaşlarımı akıtmamı bekliyordu. Soğuk zemin etimi ısırıp sonuma yaklaşmaya çalışıyordu.
Diğerine göre biraz daha yapılı ama benim yaşlarıma yakın bir adam sırıttı. "Onun Bartan'ın fahişesi olduğunu duydum," dedi. Eğilip elini bacağıma koyduğu anda dizine tekmeyi geçirdim ancak bu kahkaha atmasına sebep olmuştu. Bağırıp haykırmak istiyordum. Adamın bana dokunması midemi bulandırıyordu. Bana fahişe demesi midemi bulandırıyordu. Midem burkuldu ve sıcak sıvı boğazımı yaktı.
Yerde iki büklüm olurken gözyaşlarım yerlere dökülmeye başlamıştı. Yüzümü mermere dayadım ve hıçkırığımı yuttum. Acı maviye dönüşmüyordu. Acı maviyi emiyordu. O mavi bendim. Mavi siyahı omuzlarından aşağıya sarkıtmıştı.
"Ne dersin abi sence de Bartan Şah'ın bu hırçın fahişesi lezzetli midir?"
Hıçkırdım. Ancak içimdeki öfke ve korku öyle ağırdı ki bağırıp çağırmak istiyordum; "Şerefsiz!"
Adam beni kendine doğru çevirip yanağıma tokat attığında fahişe kelimesinin daha fazla acıttığını biliyordum. Acı her yerdeydi. Göz yaşlarım oluk oluk akıyordu. Bu bir feryattı. Gözyaşlarım benden nefret ediyordu. Uğruna döküldükleri şeylerden nefret ediyorlardı. Onları suçlayamazdım. Ben de kendimden nefret ediyordum.
Dizimi adamın bacak arasına geçirdiğimde, adam boğazımı sıkıp boynumu öpmeye başlamıştı. Düşünecek vaktim yoktu. Kaç saattir uğraştığım ipler söküldü ve adamın acıyla bana doğru bükülen bedenini üstümden atıp diğer adamlar üstüme gelmeden adamların ters yönüne doğru koşmaya başladım.
Burası bir bodrum kat ya da bir apartman dairesi olabilirdi, bilmiyordum. Adamlar arkamdan koşmaya başladıklarında korkuyla bir çığlık attım ve "Allah belanızı versin!" Diye bağırdım. Ne dediğimi bile bilmiyordum.
Nefesim sıklaşırken, gözyaşlarım durdurak bilmiyordu. Onları susturmak, bu olanlardan kurtulmak istiyordum. Her şey benim suçumdu. Eğer o lanet Buğra'dan intikam almak için bunlara bulaşmasaydım şuan siyah çarşaflara bezenmiş odamda cenin pozisyonunda duvarları izlemeyi sürdürürdüm. O nefret ettiğim odamı bile özlemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ İNTİKAM
Romanceİki adam. Biri karanlık bir buz, diğeri karanlığın kolları. Biri kızıl bir ateş, diğeri mavi okyanus. Bir kadın. Yaşadığı ihanetle, gözünü intikamın bürüdüğü bir kadın. Tüm bu yalanlar, ihanetler, karanlık ve suçlar var olurken kadın yanacak mıydı...