20. BÖLÜM "ANLAŞMA"

3.6K 149 8
                                    

Bölüm şarkısı LP ~ Lost On You

20. BÖLÜM "ANLAŞMA"

"Abim çok değişti, Nevra. N'olur onu umursamadan sadece onun kadını gibi davran ve bizi kurtar. Senden sadece bunu istiyorum."

Başımı sallamadım ya da itiraz etmedim. Değiştiğini en başından anlamıştım. Eski Erim olsaydı, bunları en başından yaşamazlardı. Eski Erim, sorumluluklarını bilir, her şeye rağmen yaşamaya devam ederdi. Şimdi onun yaşayan bir cesetten ne farkı kalmıştı ki? Ya da yaşayan bir cesetten ne farkımız kalmıştı ki?

Biz beraber olmayı da, ayrı olmayı da beceremiyorduk.

"Sen de çok değişmişsin. Olgunlaşmışsın, Deniz."

"İmajımı değiştirdim ondandır." Kısaca bana bakıp, önüne döndü. Gülümsüyordu. Onun da çok çabuk ruh hali değiştirdiğini düşünmeye başlamıştım. "Saçım daha uzundu. Şimdi kısalttım ve sakal bıraktım. Ayrıca beni olgun bulman hoşuma gitti ama en az senin kadar çocuğum, Nevra."

"Ben senden büyüğüm bir kere!"

"Bak sana en az senin kadar olgunum demiştim. Tamam. Öyle bakma. En az senin kadar çocuğum demiştim. Hâlâ bakıyor ya! Tamam. Tamam. Sen benden biraz daha olgun olabilirsin.."

Oflayarak önüme döndüm ve Deniz'le konuşmamızı bitirdim. Bazen beni o kadar sinir ediyordu ki deliriyordum. Onun kadar çocuk olmam imkansızdı. Dışarıdan olgun bir insan gibi görünürdüm ancak gerçekte öyle değildim. Tabii bu, onun kadar çocuk olmadığım gerçeğini değiştirmiyordu.

Erim'in evinin önünde durduğumuzda istemsizce buraya ilk geldiğim zamanı düşündüm. Sonlar başlangıçları özletiyordu. Peki ya biz sona mı yaklaşmıştık? Yutkunarak kapıyı açtım ve binaya doğru yürümeye başlayan Deniz'e yetiştim. Karnım açtı ve tekrar onun evini görmemin heyecanı karnımı kasıyordu. Evde miydi? Onu görecek miydim? Düşüncelerime lanet ederek Deniz'le birlikte binaya girdim ve koridoru geçerek evin kapısının önüne geldiğimizde kapıyı açmak için anahtarı deliğe sokan Deniz'i durdurdum.

Kalbim, kasılan karnıma yardım etmeyerek yerinden çıkacakmış gibi atıyordu ve avuçlarım terliyordu. Kesik kesik nefeslerimin arasından konuşmaya çalıştım. Bu kadar heyecanlanmam normal miydi?

"Sence evde midir?"

Sorduğum soruyla Deniz'in yüzü düştü. Başını sallayarak, derin bir nefes aldı. "Bilmiyorum. Belki içmeye gitmiştir.."

Cevabıyla benim de yüzüm düşmüştü. İçimdeki heyecan hayal kırıklığıyla parçalanırken, başımı sallayarak elimi kolundan çektim. Gözlerim kapıyı seyrediyor, kapının arkasındaki adamı görmek için can çekişiyordu. Ona aşıktım. Ve bu kahrolası his, azalmak yerine her yerime işliyordu.

Deniz kapıyı açtı. Gözlerim hâlâ kapıyı seyrediyordu. Beni gördüğünde ne yapacaktı? O sıcak kollarını bana dolayacak mıydı? Eğer böyle olursa, bir daha geri dönebileceğimi sanmıyordum. Peki ya giderse? Neden döndün diyerek beni kovarsa? İçimdeki beni suçlayan ses başını kaldırmıştı. Anlaşılan bunu o da düşünmemişti.

Deniz kapının kenarında durmuş beni izlerken, ona bakmadan içeriye girdim ve onun gibi kapının kenarında durdum. İçeriden herhangi bir ses gelmiyordu. Belkide benim geleceğimi bildiği için gitmişti.

Kollarım bedenimden kayarken, varlığını unuttuğum Deniz'e baktım. Gözleri irileşmişti ve elini bana doğru uzatarak önümde sallıyordu. Onun Erim'e olan benzerliği canımı yaktı. "Hiç," diye fısıldadım. "Hadi içeriye geçelim. Sanırım Erim yok. Olsaydı çoktan buraya gelmiş olurdu, değil mi?"

TEHLİKELİ İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin