Bölüm şarkısı; Ariana Grande - Breathin
40. BÖLÜM "KARANLIK"
●
Hayat neydi?
Belki uçsuz bucaksız bir deniz, belki küçük bir kız çocuğunun ilk acısından sızan o gözyaşı. Belki ilk defa bir adamı sevmek, belkide diğer insanların mutlu, güzel hayatlarına rağmen o sessiz, açlıktan ölen insanların arasındaki o ince merhamet çizgisi.
Her gün belkide bunları sorgularız, Niye deriz belki.. Neden ben deriz. Hayat bazen bizim dert ortağımız olabilirdi. Birlikte güldüğün, birlikte ağladığın, sevdiğin, kızdığın bir arkadaş. O ve sen. Olan biten her şeyi ikiniz biliyorsunuzdur. Başkalarına anlatamıyor, utanıyor, pişmanlık duyuyor ya da istemiyorsunuzdur.
Ama o her zaman vardır.
Hayatı belkide sevmeli, ne olursa olsun ayakta kalmalı, gülümsemeli ve onu yaşanılması gereken güzel şeyler olarak görmeliyiz.
Her gecenin sonu vardır derler, ne yaşarsak yaşayalım mutluluk bizi bulacaktır.
Nevra gözlerini aralayıp biraz ötesinde, yüzü ona doğru dönük, hafif açtığı gözleriyle onu izleyen Gülsevil'e bakarak bunları düşündü. Ayla'nın verdiği çelik yeleklerle ikisine de hiçbir şey olmamıştı. Ayla her şeye karşı demişti. Eğer savaş istiyorlarsa siz sadece ölü taklidi yapın bebekler!
Gülsevil Nevra'ya göz kırpıp tekrar açtığı gözlerini kapattı ve adamların ne konuştuklarını duymaya çalıştı. Birazdan çocuklar gelirdi, o sırada onları dinleyip bilgi toplamak en iyisiydi.
"Ne demek Karaer ölmemiş?" Nevra da kapattığı gözleriyle konuşulanları dinliyordu. Bu konuşanın fuhuş yapan adam olduğunu düşündü.
"Ölmemiş işte abi! Bu fahişeler bizi kandırıyordu! Buraya gelmeden önce zaten içeride olan bir arkadaşımdan Karaer'le aynı koğuşta olduklarını öğrendim ama inanamadım. Buraya gelince iyice emin oldum. Karaer gerçekten ölseydi, ölüm kayıtlarını bile silerlerdi biz kadınına ulaşamayalım diye!"
Tenin tene çarpma sesi ve ardından gelen silah sesiyle iki genç kadın da korkudan ses çıkartmamaya, gözlerini açmamaya çalıştılar. Nevra, Erim'in ölmediğini söyleyen adamı vurduklarını düşündü. Fuhuş yapanın konuştuğunu duyunca düşündüklerinin doğru olduğunu anlamıştı; "Aptal herif! Leşin bile değersiz! Sizlerde beni dinleyin! Bu salak adam Karaer'in kadınını öldürdü ve Karaer hapiste! Biz bu adamdan intikamımızı kadınını kaçırarak alabilirdik ama şimdi şu yerde yatan şerefsiz yüzünden öyle bir olanağımız da kalmadı! Şimdi ne yapacağız! Konuşsanıza köpekler!"
"Ben söyleyeyim; gebermeyi bekleyeceksiniz!" Aniden gelen sesle adamlar sese dönmüş, karşılarında ki adamlara korkuyla bakmışlardı.
Onlar Berat, Bartan, Ufuk ve Deniz'di.
Nevra Bartan'ın sesiyle rahatladığını hissetmişti. Gözlerini hafifçe araladığında Gülsevil'le göz göze geldiler ve ondaki rahatlamanın aynısını Gülsevil'de de gördü.
Nevra Gülsevil'e bakarken eğer kalkarsa adamların onların ölmediğini anlayacaklarını ve çocuklara zorluk olacağını düşünüyordu. Çünkü elbetteki adamlar bir şeyler yapacaklardı. O sırada bu düşüncelerden onu kurtaran Berat'ın sesi oldu; "Deniz gidip kızlara bak."
Ayak sesleri yaklaştığında gözlerini çoktan kapatmıştı çünkü herkes onlara bakıyordu. Adamlar anlamamalıydı. Deniz'in eli omzuna dokunduğunda -Berat onlara bakmasını söylediği için Deniz olduğuna şüphe yoktu- gözlerini açmadı. Nedense Deniz'in sırıttığını düşündü ve Deniz yanında diz çökerken fısıltısı bu düşünceyi doğruladı. "Daha ne kadar ölü taklidi yapmayı düşünüyorsun sevgili yengeciğim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ İNTİKAM
Romanceİki adam. Biri karanlık bir buz, diğeri karanlığın kolları. Biri kızıl bir ateş, diğeri mavi okyanus. Bir kadın. Yaşadığı ihanetle, gözünü intikamın bürüdüğü bir kadın. Tüm bu yalanlar, ihanetler, karanlık ve suçlar var olurken kadın yanacak mıydı...