36. BÖLÜM "HİS"

1K 41 1
                                    

Bölüm Şarkısı; Rita Ora - Your Song

36. BÖLÜM "HİS"

Bazen sevgimiz bizi köreltirdi. Gerçek dünyaya kör olur, dış dünyadan bir parça oluverirdik. Bazı aşklar mavi bulutlar arasında huzurla doldurur içimizi, bazı aşklar pembenin o yoğun renginde bizi süslerdi, bazı aşklar ise tamamiyle gerçeklerle bürünmüş olurdu. İyisiyle kötüsüyle aşık olanın önüne sunulur, kendi seçimini yapmasını isterdi. Yolu kendileri seçerdi.

Benim sevgim sanırım benim seçimlerime saygı duyuyordu. Asla toz pembe değildi, karanlık ama güvenliydi. Beyaz ama saftı.

İyisiyle kötüsüyle sevgim hep benden bir parçaydı. Beni bırakmazdı.

Asla yapmacık değildi, siyah kollarını bana şevkâtle dolardı.

Tıpkı O'nun gibi.

Çocukların evden ayrılmasıyla birlikte kapıyı kapattı ve bana doğru döndü. Birkaç saattir hep birlikte oturuyor vakit geçiriyorduk. Ancak bir anda hepsi evden ayrılmıştı. Hepimiz aynı evde yaşıyorduk, nereye gitmişlerdi?

Kollarımı göğsümün altında birleştirip ona arkamı döndüm ve koltuklara doğru ilerledim. Sobadan gelen ateş sesleriyle huzurla o tarafa doğru baktım ve koltuğa oturup bacaklarımı kendime doğru çektim. Konuşmak istiyordum. Onunla konuşup tüm bunların yalan olduğunu duymak istiyordum ama cesaret de edemiyordum. Sadece o konuşmalıydı, o anlatmalıydı bana tüm bu olanları. Bütün acılarımı yok etmeliydi.

Aniden ellerimi saran sert elleriyle irkildim. Önümde dizlerinin üstünde eğilmiş gözlerini kaldırarak bana bakıyordu. Baş parmağı yavaşça elimin üstünü okşarken dudakları onu takip etti ve elimin üstündeki dudakları beni titretti. Dudaklarını çekmeden kısık mavi gözlerini kaldırarak bana baktı; "Üşümüşsün sarışın."

Güzel sesi gözlerimi kapatma isteğimi tetikliyordu. Onun sesinin o güzel tınısıyla uyuyabilir, yine onunla uyanabilirdim. O kadar güzeldi ki onunla çevrelenmiştim. Elleri ellerimi bıraktığında ona baktım ve o dizlerinin üstünde yükselip yüzümü ellerinin arasına aldığında bu sefer özlediğim gözlerine baktım. Gözlerim dolmuştu ve o bana bu kadar yakınken nereye kaçabilirdim ki?

"Sana her şeyi anlatacağım."

Ayağa kalkıp elimi tutarak beni kaldırdı. Onunla merdivenin basamaklarını teker teker çıktım ve elimi bırakmadan kapıyı açarken onun güzel yüzünü izledim. Kapı açıldığında birlikte içeriye, onun odasına girdik ve elimi bırakmadan beni yatağa otutturduğunda bu sefer elimi bırakarak karşıma bir sandalye çekti ve oturdu.

Ses çıkarmadan onu izledim. Gür ve yumuşak kumral saçlarını, başını eğdiğinden yüzünü göremesemde, güzel mavi gözlerini tekrar aklıma kazıdım ve elleri yüzüne kapandığında büyük ve biçimli ellerinin yüzünü ovalamasını seyrettim. Dayanamadım. Uzanıp yüzündeki elini tuttum ve ellerimin arasına alarak kendime doğru çekip elini yüzünden ayırdım. "Anlat."

Ellerimin arasındaki elinin iç tarafını öpüp yanağıma yasladığımda bana öyle güzel baktı ki huzurla dolarken tutmadığım eli yüzüme düşen saçımı kulağımın arkasına itti. Elini geri çektiğinde o da elimi tuttu ve ellerim onun elleri arasında kaybolurken derin bir nefes aldı.

"Eve geldiğimde yoktun. Benimle konuşmuyordun, yanıma gelmediğini düşündüm. Sonra, Deniz bana seni sordu. Tam o anda sana bir şey olduğunu anladım. O Buğra şerefsizinin sana bir şey yaptığını anladım.."

"Neden İrem'leydin?" Tüm bu hisler beni ele geçirmişti ve ben farketmeden onun elini sıkmaya başlamıştım. Aniden yanağımı yavaşça öpüp geri çekildiğinde irileşen gözlerimle ona baktım. Dudakları sert ve şevkatliydi. Kalbim öyle hızlı atıyordu ki bunun artık kıskançlıktan dolayı olmadığını biliyordum.

Saçlarımı önüme alıp benden uzaklaşmayarak yüzünü saçlarımda gezdirdiğinde nefes nefese gözlerimi sıkıca kapattım. "İrem biz bilgisayardan iyi anlayan birini Buğra'yı bulması için çağırmışken eve geldi."

"Eve mi geldi?" Kaşlarım çatılırken gözlerimi dikerek gözlerinin içine baktım. O derin okyanusta boğulmaya değerdi.

Yüzünü yavaşça saçlarımdan çekip gözlerini yüzümde gezdirdi ve kipriklerim gözlerimi örttüğünde onun dokunuşlarını hissetmemek istedim. Biçimli ve güzel burnu yanağımda gezip, durduğunda "İrem eve geldi ve senin kaçırıldığını öğrendiğini, beni yangından çıkarttığın için sana borçlu hissettiğini ve bu yüzden babasının adamlarıyla bana yardım etmek istediğini söyledi."

Hızla geriye çekilip ona baktım ve o da kısık mavi gözleriyle beni izlerken "Buna inandın mı?" Diye fısıldadım. "Kadın sana yaranmaya çalı.."

Aniden beni kendine çekip sarıldığında yutkundum. Kelimeler bir bir yok olmuş, geriye sadece o kalmıştı. Geriye sadece hisler, geriye sadece sevgim kalmıştı.

"Seni bir daha asla bırakmayacağım."

Gülsevil yanındaki adama bakarak Bade'nin odasına doğru ilerlemeye başladı. Elindeki dosyalarla büyük bürolarının uzun koridorunu geçiyordu. Gülsevil dosyaları tutmadığı diğer eliyle dizlerinin üstündeki eteğini aşağıya doğru çekiştirdi ve yanındaki adama göz ucuyla baktı. Gülsevil bu işte adamın kendisinden daha emin olduğunu düşündü. Adam güçlü birine benziyordu ve onlara yardım etmeyi kabul etmişti. Erim Karaer'i kodese sokmak için bir kanıta ihtiyaçları vardı ve kanıtlar ellerindeydi. Ama bir şey eksikti.. Bir tanık! İşte o zaman bu dava kapanacak, onlar bu işin galibi olacaklardı!

Ve o tanık bulunmuştu! Adam tanık olmayı kabul etmişti!

Adama çok daldığını adamın ona bakmasıyla fark etti ve titrekçe gülümserken önüne döndü. O bile adamın bakışlarından korkmuş, çekinmişti. En sonunda Bade'nin odasının önüne geldiklerinde Gülsevil öylesine Bade'nin odasının kapısını tıklattı ve hemen kapıyı açtı. Her zaman birbirlerinin odalarına öylece dalarlardı ama şimdi yanında bir yabancı varken bu hoş olmazdı. Kapıyı açmasıyla önce o, sonra adam içeriye girdi ve adama Bade'nin masasının karşısındaki koltukları gösterirken gözlerini odada gezdirdi. Bade yoktu, sinirle derin bir nefes aldı ve elindeki dosyaları Bade'nin masasının üstüne koyup adama doğru döndü. Elleri terlemişti ve Bade'ye içinden sövüyordu.

Aniden kapalı kapının açılmasıyla adam ve Gülsevil kapıya doğru baktı ve Bade içeriye aceleyle girerken bir anda onları fark etti. Gülsevil gözlerini kısarak çocukluk arkadaşını izlerken Bade'nin bir şeyler karıştırdığını anlamıştı. Kaş göz hareketleriyle Bade'ye bakarken Bade gözlerini kaçırdı ve masasına doğru ilerleyerek oturdu. Gülsevil bu sefer kesinlikle emin olmuştu. Bu deli kız bir şeyler karıştırıyordu. Bade'nin masasına dayadığı ellerini geri çekti ve Bade'ye dönerek "Tanığımızı koltuklara aldım biz de oraya geçelim, Bade Hanım," dedi. Bilerek hanıma baskı yapmıştı.

Bade yutkunarak çekmecesinden titreyen elleriyle hazırladığı notları ve kanıtların bulunduğu dosyaları alıp ayağa kalktı ve Gülsevil'i takip ederek adamın karşısına oturdu. Adam karşılarında tek oturuyor, Gülsevil'le o yan yana adamın karşısında oturuyorlardı. Bade Gülsevil'e göz ucuyla baktı ve adama dönüp elini adama uzattı; "Şartlarınızı kabul ediyoruz. Kim olduğunuz siz istediğinizde ortaya çıkacak ve diğer işlemler de sizin istediğiniz gibi olacak. Birlikte o insanları alt edeceğimize eminim. Kesinlikle iyi bir grup olduk."

TEHLİKELİ İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin