23. BÖLÜM "UÇURUM"

2.9K 123 33
                                    

Bölüm şarkıları;
Troye Sivan ~ Happy Little Pill
Sia ~ Freeze You Out

23. BÖLÜM "UÇURUM"

Sonbahar geriye kalan huzuru beraberinde götürürken, kış insanların üstünden basıp geçtiği, adeta kemiklerin kırılışını hissettiren, kanın rengine bürünmüş yaprakların üstüne soğuk karlarını dökmüştü. Kış, insanların kirlerini alıp götürürken, ceza olarak da bir soğukluk kaplıyordu içlerini.

Uçurumlar dostların birbirinden farklı oluşlarını öğrendiği ilk yerdi. İki kız çocuğu ellerini birbirine kenetleyip, yaşadıkları hayattaki acımasızlığı hissettiklerinde o uçurumdan aşağıya birisi kendini bırakamıyordu. Uçurumlar gerçeklerin haykırıldığı yerde olabiliyordu. Kimileri yalanlarını, kimileri aşklarını, kimileri de ayrılığı itiraf ediyordu. Tüm acılar, tüm bu vefasızlık uçurumun kenarından düşen güçsüz taşlar kadar küçük ancak değerliydi.

Uçurumun kenarında birbirlerinin tam karşısında durmuş iki adama baktım.

Onları karşı karşıya getiren bendim. Benim yalanlarımdı. Gözlerim onlardan bir kez bile ayrılmazken hemen yanımızda büyük ağaçtan intihar eden bir yaprak önüme düşmüştü.

"Bütün bir zaman boyunca onu tehdit ettin öyle mi piç kurusu?"

"Evet. Aynen öyle yaptım."

Kemiğin kırılışı gibi bir ses beni kendime getirdi. Gözlerim yapraktan ayrılıp, onlara çevrilirken yere düşmüş, kanayan burnunu tutan Buğra'yla öylece kalakaldım. Bartan bir kez daha bağırdı; "Seni gebertirim, şerefsiz!"

Eğilip, bir kez daha yumruğunun Buğra'nın yüzünde patlatmasını sağlayacaktı ki hızla kolunu tutup, onu durdurdum. Öyle soğuk ve içi boş bakıyordum ki onun bile şaşırdığı belliydi. Konuştuğumda kendimi tanıyamamıştım; "Bütün o yalanları ben söyledim ve o da beni kullandı, Bartan. O yalanları ben söyledim. O değil. Suçlu olan o değil. Bunu sen de biliyorsun."

Kolunu hızla elimden kurtardı ve bana doğru bir adım attı. Kestane rengi gözleri hem acıyı hem de kızgınlığını yansıtıyordu. Eskiden küçükte olsa bir şeyler hissedebileceğim adamın şimdi bana sadece her zaman yanımda olmasını istediğim bir dost gibi görünmesi tuhaftı.

Elleri güçsüz ve düşük omuzlarımı tutarken sesimi çıkartmadan ona bakmaya devam ettim. Buğra küfürlerini savurarak yerden kalktı ve arabasına binip gitti. Tekerleklerinin yolda sürtülen sesi yavaşça kayboldu. Hâlâ birbirimize bakıyorduk.

"Neden bize yalan söyledin?"

Göz kapaklarım ağırlaşıp, kapanırken aslında gözlerindeki o acımayı, kızgınlığı ve sevgiyi görmemek için kapandığını biliyordum. Konuşurken sesim çatlamıştı. "Sadece ondan intikam almak için size yalan söyledim. Sonraysa her şey mahvoldu. Vazgeçmiştim. Sadece Erim'in yanında olmak istiyordum ama o karşıma çıktı ve.." yanağımdan süzülen tek bir yaşa inat gözlerimi açtım ve yutkundum. Şimdi ona bakmıyor, karşımdaki bu güzel şehre, İstanbul'a bakıyordum. "Artık bunun geri dönüşü yok."

Aniden beni çekip kollarını dolamasıyla, hıçkırığımın dudaklarımdan kopmasına ve yaşların yanağımdan sicimle akmasına izin verdim. Hıçkırığım sessiz uçuruma düşerken "Beni asla affetmeyecek," diye bağırdım. "Gerçek Nevra'yı öğrendiğinde her şey bitecek! Onsuz olamam ben.. Ben onsuz olamam!

Kolları beni daha sıkı sararken, bunu beni avutmak için yaptığını biliyordum. Saçlarımı okşayıp "Hayır," diye itiraz etti. "Ben seni nasıl affettiysem, o da affedecek."

TEHLİKELİ İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin