Bölüm şarkısı Halsey ~ Haunting
13. BÖLÜM "İHANET"
●
Korkusuz olmalı insan. Maviliğinden sıyrılıp siyaha teslim olan gökyüzü gibi. Yabancı ellerin ihanetinden dolayı düşmemeli, kendi hatası yüzünden düşmeli. Ve ayağa kalkması başka ellerin yardımıyla olmamalı, kendisi başarmalı bunu.
Yardım elleri önüme sunulurken kendi ellerimle o elleri itiyor sadece kendimden yardım alacağımı söylüyordum. Yavaş yavaş yabancı ama şevkatli eller yok olurken hâlâ kendimden yardım alacağımı bağırıyordum. Ancak bu kez onların sesleri karışmıyordu sesime. Sadece kendi sesimi duyuyor, dinliyordum. Tıpkı istediğim gibi yalnızdım ancak belkide tek yaptığım kendime yalan söylemekti.
Diğerlerinin yardımına ihtiyacım vardı.
Bana verilen odanın rahat ve geniş yatağında dizlerimi göğsüme doğru çekip siyah çarşafların beni yutmasına izin verdim. Gözlerim karanlığa alışmaya çalışıyor, gökyüzünün küçük ve birkaç taneden fazla olmayan yıldızlarına bakıyordu. Ellerim camı sonuna kadar açtığım için soğumuştu ve ayaklarımın da ondan kalır yanı yoktu.
Dudaklarımı dilimle ıslattıktan sonra yutkundum ve Bartan'ı düşündüm. Gizem'in onun hakkında söylediklerinden sonra birkaç dakika kendime gelememiş, öylece bakmıştım. Gizem'e korktuğumu belli etmemek içinde biraz daha onunla kalmış, Berat eve geldiğindeyse yukarı çıkmıştım. Büyük ihtimalle şuan akşam yemeğini yiyiyorlardı. Ancak onlarla yemek yiyemeyecek kadar tok ve dolu hissediyordum. Safra tadı boğazımı yakıyor, lavaboya koşup kusmamı söylüyordu. Göz kapaklarım kendini karanlığa bırakıp kapandığında çoktan rüyalar alemine ilk adımımı atmıştım.
Gözlerimi açtığımda üzerimdeki yorgunluk biraz da olsa geçmişti ve düşüncelerimi daha hafif hissediyordum. Gözlerimi kırpıştırıp yüz üstü yattığım yataktan kalktım ve büyükçe esneyip camdan dışarıya baktım. Hava hâlâ karanlık olduğundan, gece yarısı olduğunu düşünüyordum açıkçası. Çıplak ayaklarımı beyaz parkelere basıp ayağa kalktım ve gözlerimi karanlık odada gezdirip her tarafı gördüğüme emin oldum ve kapıya doğru adımladım. Karnım acıkmıştı ve ilk hedefim gizlice mutfaktan bir şeyler çalmaktı. Sanırım sonra yine uyumaya çalışacaktım. Pek uykum olmasada, yapacak bir şeyim yok gibi görünüyordu.
Elimi kapı kulpuna yerleştirip dikkatlice aşağıya indirdim ve odadan çıkıp kendimi koridora attım. Dönen siyah mermerli merdivenlerden inerken ne olur ne olmaz diye sessiz olmaya çalışıyordum. Esnemeye devam edip hızlıca mutfağa geçtim ve lambayı açıp büyük buz dolabının iki yandan açılan kapaklarını açtım. Gözlerimi buzdolabının içinde gezdirirken şuan bir şeyler yapamayacağımı biliyordum. Hazır bir şeyler yemem gerekiyordu.
Buzdolabının en altında abur cuburların koyulduğunu gördüğümde hazine bulmuş gibi aniden zıpladım ve kahkahama engel olup hafifçe kıkırdadım. Sürekli abur cubur yiyen bir insan olduğum halde bu işlere bulaştığımdan beri hiç yememiştim ve haliyle bunları görünce sevinçten ölecek raddeye gelmiştim. Eğilip kapağı açtım ve bütün bildiğim çikolataları alıp kucağıma doldurdum. Ayağa kalkıp masaya koyarken bu seferde gördüğüm cipslerle aynı şeyleri tekrarladım ve bir litrelik kolayı da aç gözlülüğümden dolayı dolaptan çıkarttım ve buzdolabının kapağını kapatıp hafifçe sırıttım ve omzumu silkip bol tişörtümün eteklerine çikolatala ve cipsleri doldurdum.
Kolayı da kolumla sıkıştırdıktan sonra tıpkı bir zombi edasıyla mutfaktan çıktım ve odaya gitmek için merdivenlere doğru yürüdüm. Tam o esnada kapıdan gelen sesle omzumun üstünden bakarken kola ayağımın üstüne düştü ve çığlığım duvarlarda yankılanırken kapıda beliren kişilerle acıyı unutmuş, sadece irileşen gözlerimle bakakalmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ İNTİKAM
Romanceİki adam. Biri karanlık bir buz, diğeri karanlığın kolları. Biri kızıl bir ateş, diğeri mavi okyanus. Bir kadın. Yaşadığı ihanetle, gözünü intikamın bürüdüğü bir kadın. Tüm bu yalanlar, ihanetler, karanlık ve suçlar var olurken kadın yanacak mıydı...