Bölüm şarkısı New Empire ~ One Heart/ Million Voices14. BÖLÜM "İTİRAF"
●
Bir şanslı kuşun yaralı kanatlarıma, kanatlarını sarmasını istiyordum şimdi. Çoğu zaman hayal dünyalarından çıkamayan biriydim ancak o garaja girdiğimden beri hayat bana çok gerçekçi geliyordu. Öyle ki artık yıldızların beni mutlu bir dünyaya açacağını düşünmüyordum. Her şey basitleşmişti sanki. Bulutlar artık resim gibi değildi. Öylece duruyorlardı işte. Yağmurun her gökyüzünden düşüşünde toprak kokusunu içime çekmeyi düşünmüyor, yağmur yağarken bir köprüden atlasam ne olur diye düşünüyordum.
İşte bunlar ruhsuz bir kalbin düşünceleriydi. Çoğu insan anlayamazdı. Onlar renklerini çok açmışlardı çünkü. Benim siyahım onların renklerine bakarken, kör oluyordu.
"Sadece birkaç saat sonra Türkiye'de olacağız."
Uçakta telefonla konuşan Erim'e bakarken şaşkınlığım gün yüzüne çıkmıştı. Nasıl oluyorda telefonla konuşmasına izin veriliyordu? Bir anda söylediklerimle bu aralar yanıma bile uğramayan iç sesim ortaya atıldı. 'Kızım kör müsün? Özel uçaktayız özel! Adama bir şey söyleseler parasıyla döver onları! Ay vallahi içim şişti! Gıcık oluyorum sana, kör olmayısıca!'
Sinirle burnumu kırıştırırken bana bakan Erim'e bir şey çaktırmamaya çalıştım ve önüme dönüp ellerimi kucağımda birleştirdim. Derin bir nefes alırken son birkaç saat gözümün önüne geldi. Gizem'i götürmüşlerdi. Onun bana bakışı aklımdan bir türlü gitmiyordu ve ben deli olacak gibiydim.
İlk defa ne olursa olsun bir insan bana yardım etmişti ancak benim yüzümden yine acı çeken o olmuştu. Belkide ben şuan burada otururken, o hapishanenin sopsoğuk zemininde uyukluyordu. Öte yandan Bartan.. Berat onun abisi olsada, bunları hak etmemişti. Bu olayda suçsuzdu. Neden onu da götürmüşlerdi? Sonsuza kadar orada kalacakları düşüncesi beni bitiriyordu ve biz ne yapıyorduk? Sadece gidiyorduk! Bir şeyler yapmalıydık!
"Erim, gerçekten öylece gidecek miyiz? Ya Gizem'le Bartan'a ne olacak? Onlar suçsuzdu."
Erim elindeki telefonu sıkıp, gözlerini bana çevirirken çene kasları seğiriyor, alnındaki damarlar ortaya çıkıyordu. Uzayan sakalları yüzünün keskin hatlarını, elmacık kemiklerini kapatamamıştı, elmacık kemikleri dişlerini sıktığından bir kavis oluşturmuştu bile. Mavi gözleri kararıp, kısılırken oturduğum koltukta küçücük olduğumu hissediyordum.
Bir anda kolunu oturduğum koltuğun koluna uzatıp elini koyarken, yüzünü yüzüme yaklaştırdı, kalp atışlarım ikimizin arasında gidip gelirken, kalbimin sesini duymamasını diledim. Kokusu burnuma dolmuştu ve mavi gözleri, gözlerime akmak istiyor gibiydi. Yüzündeki o sert ifadeyle bile nasıl böyle güzel olabilirdi? "O siktiğimin Bartan'ını oradan çıkarmayacağım. Umurumda değil."
Hayretle ona bakarken ne diyeceğimi bilmiyordum. Onun böyle bir cevap vereceğini aklımın ucundan bile geçirmemiştim. Gözlerim uzun kirpiklerinde takılı kalırken kaşlarımı çatmamaya çalışıyordum ancak onun kaşlarını çatmasıyla sinirle geri çekildim. Gizem hakkında bir şey dememişti ancak dediğini yapıp, Bartan'ı çıkarmayacağını biliyordum. Nasıl olurda bencil davranabilirdi?
"Gerçekten verdiğin cevaba bir bakmanı istiyorum. Bu mantıklı mı? Hayır ben Bartan'a ümit verecek gibi davransam, haklısın ama öyle davrandığımda yok. Ben senin gerçek Erim gibi davranıp, onu oradan çıkarmanı istiyorum. Çünkü benim tanıdığım Erim böyle davranırdı. Benim sevdiğim Erim.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ İNTİKAM
Romanceİki adam. Biri karanlık bir buz, diğeri karanlığın kolları. Biri kızıl bir ateş, diğeri mavi okyanus. Bir kadın. Yaşadığı ihanetle, gözünü intikamın bürüdüğü bir kadın. Tüm bu yalanlar, ihanetler, karanlık ve suçlar var olurken kadın yanacak mıydı...