Bölüm şarkısı Halsey ~ Ghost
9. BÖLÜM "UMUT"
Düzenlenmiştir.
●
Umudun kapıları kanlanmış, temizlenmeyi bekliyordu. Umudun kanlı kapısını silmek adına kirli ellerimi kapıya sürtüyor, ellerim aşınsada, küçücük bir umut için ellerimin kanlanmasını umursamıyordum. Ancak biliyordum ki benim attığım her bir adım kanlı umudumuda beraberinde getirecekti.
Kan inime sızıp beni boğmak istiyordu.
Dizlerimi kendime doğru çekmiş kollarımı tıpkı bir kız çocuğu gibi bacaklarımın etrafına sarmıştım. Yanağımdan akıp boynumu yakan gözyaşı gözlerimde perde olmasını sağlasada, Erim ve Bartan'ın birbirine silah doğrulttuğunu görebiliyordum.
Çatışma çıkmıştı. Erim'in içeri girmesiyle silahlar araya girmişti ve kurşunlar havada uçuşuyordu. Kollarımı başıma sararken ne yapacağımı bilemez halde etrafa bakmıştım, ta ki Erim bana kenara çekilmemi söyleyene dek. Gözlerimi kırpıştırarak geri geri gitmiştim ve sırtımı duvara dayayarak yere oturmuştum.
Şimdi ise sadece boş gözlerle olanları izliyordum. Hoş, ne yapabilirdim ki? Şuan kaçmak en akıllıca fikir olabilirdi ancak ya Erim? Ona ne olacaktı? Ya Bartan ona bir şey yaparsa? İşte bu yüzden gidemezdim. Her ne kadar burada oturup işe yaramadığımı bilsemde, onun yanımda olduğunu bilmek güvende hissettiriyordu.
Bartan "Onu benden alamayacaksın, Erim!" Dedi hınçla. Yanındaki adam ölmüştü ve Erim'e karşı hiç şansı yok gibi görünüyordu.
Yakınımda Erim'in adamlarından birinin cansız bedeni duruyordu ve aniden gelen fikirle kararlılıkla kollarımı bacaklarımdan çektim ve göz ucuyla Bartan'a bakıp kolumu uzatarak Erim'in ölü adamının elinden silahı çekip aldım. Yavaşça ayağa kalktım ve kolumu arkaya atıp silahı sakladım. Yutkunarak hemen önümde sırtı bana doğru, yüzü Erim'lere doğru olan Bartan'a doğru yaklaşmaya başladım. Plan basitti. Silahın namlusunu kafasına dayayacak, Erim'lerle birlikte onu sıkıştıracaktım. Artık intikam vaktiydi. Yavaş yavaş düştüğüm yerden ayağa kalkmaya hazırdım.
Yutkunarak ona biraz daha yaklaştım. Beynim bana yaptığı onca kötülüğü önüme serdiğinde seçeneğim açık ve yalındı. Ondan kurtulacaktım. Tam arkasında durup kolumu kaldırdım ve silahın namlusunu kafasına dayadım. Bedeni kaskatı kesilirken, bundan faydalandım ve kolumu boynuna sararak kolumu boğazına dayadım. Başı baskımla birlikte arkaya doğru düşerken ona doğru yaklaştım ve "İntikam zamanı," diye fısıldadım.
Gözleri önce beni bulmaya çalışsada, kafasını daha fazla arkaya yatırarak gözlerini tavana dikti. Gülümsüyordu. Ve onu korkutamamak canımı çok sıkıyordu. "Hadi al benden intikamını, mavi."
Ona öfkeyle baktım ve kolumu sıklaştırarak nefesini kesmeye çalıştım. Tam o sırada Erim'in adamları koşarak Bartan'ı tutup benden ayırdılar ve kollarını tutup hızla yürütmeye başladılar.
Hâlâ alayla gülümsüyor, yüzümü inceliyordu. Bartan'ın kollarını sabitleyerek sırtlarını bana döndüler ve aşağıya doğru inmek için merdivenlere ilerlemeye başladılar. Aşağı inmeden hemen önce Bartan omzunun üstünden bana doğru baktı ve "Her kurtulduğunu sandığın yerde hemen yanında olacağım. Senin azrailin benim. Seni kimse benden alamayacak," dedi ve adamların onu çekiştirmesiyle birlikte çenesini dikleştirerek aşağıya inmeye başladı.
Kollarımı vücuduma sarıp sözlerini sindirmeye çalıştım ve yutkunarak başımı iki yana salladım. İç sesim acı acı gülümsedi. Öyle ki gülüşünün rengi ilk defa kırmızı kan rengiydi. Kırmızı benim için acının rengiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ İNTİKAM
Romanceİki adam. Biri karanlık bir buz, diğeri karanlığın kolları. Biri kızıl bir ateş, diğeri mavi okyanus. Bir kadın. Yaşadığı ihanetle, gözünü intikamın bürüdüğü bir kadın. Tüm bu yalanlar, ihanetler, karanlık ve suçlar var olurken kadın yanacak mıydı...