"Tamam o zaman yarın saat 9'da kapıda ol. Geç kalma," dedim ciddi bir tavır takınarak.
Bana olan bakışları bomboştu. Herkese karşı mı böyleydi, yoksa bu bakışlar bana mı özeldi bilmiyordum fakat böyle bakmasını istemiyordum. Sanki... duvara bakıyor, duvarla konuşuyordu."Saçmalama kızım! Ne 9'u? Ben o saatlerde yeni yeni uykuya dalıyorum," dedi başını sinirle her iki yana sallarken.
"Bu akşam erken uyursun o hâlde. Valla ben anlamam saat 9'da kapıda olacaksın. Kölem değil misin? Olacaksın banane." Şımarık bir tavırla omuz silktiğimde, bana sinirli gözlerle bakmaya başladı. Onu gerçekten zorluyordum sanırım. Öyle ki; birazdan üzerime atılıp tek harekette boynumu kıracak gibi bakıyordu.
"11'de," diye tısladı dişlerinin arasından.
"Hayır. 10," dedim inatla. Fakat üç buçuk atıyordum. Bakışları ölümcüldü. Nasıl böyle bakabiliyordu?
"11,"
"10,"
"11,"
"12,"
"Tamam bana uyar," dedi keyifle sırıtarak. Söylediğim şeyi son an da idrak edebilmiştim.
"Ah! Hayır ağzımdan kaçtı. Tamam bak 11 olur," diyerek arka arkaya sıraladım.
"Beni ilgilendirmez laf ağızdan bir kere çıkar aptal kız," dedi alaycı bir sesle.
"Ya lütfen..." diyerek şansımı denesemde yapacak bir şeyim yoktu. O istediğini yaptıran birine benziyordu. Benim aksime.
Bana doğru uzanınca nefesimi tutup ne yaptığını anlamaya çalıştım. Elini arka cebime doğru uzattı. Bu sırada oldukça yakındı. Nefis erkeksi kokusu burnumu doldururken tepkisiz kaldım. Ne yapmaya çalıştığını henüz anlamış değildim. Elini arka cebime koyduğunda birden irkildim. Derdi neydi?
Cebimden telefonumu alıp bir şeylerle uğraştı. Şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırdım. O kim oluyordu da telefonumu alıyordu, dahası elini arka cebime atıyordu?
Cırlamak üzereyken telefonumu tekrar yerine bıraktı. Ah! Arka cebimden bahsediyordum! Ben hâlâ tepkisizce dururken geri çekilmişti.
"Adresi mesaj atarsın," diyerek arkasını dönüp yanımdan uzaklaştı.
"Sakın bana bir daha bu şekilde dokunma!" diye bağırsamda beni duymadı, yada duymamazlıktan geldi ve arabasına binip gözden kayboldu. Olduğum yerde öylece dikiliyordum, ve hâlâ orada olmadığı hâlde arkasından bakıyordum. Birinin sertçe koluma dokunmasıyla düştüğüm düşüncelerden sıyrılıp kendime geldim.
O çocuğun üzerimde yarattığı bu etkiden rahatsız olmuştum açıkçası.
Derin'in sesi kulaklarıma dolunca bulunduğum konumu hatırlayıp ona doğru döndüm.
"Simay? Ne yapıyorsun burada?" diye sordu merakla. Tam ağzımı açıp bir şeyler söyleyecek iken lafımı kesti.
"Az önceki çocukla ne konuşuyordun?" diye sordu heyecanla. Sesindeki soru işaretlerini fark etmemek mümkün değildi. Neden böyle tepki verdiğini anlamamıştım.
"Neden bu kadar şaşırdın?" diye sordum, düşüncelerimi dillendirerek.
"Kızım o... Furkan Meriç. Yani duymuşsundur belki, O' buralarda çok popüler."
Furkan Meriç? Bu ismi daha önce duymadığıma neredeyse emindim. Çevremdeki insanlara pek dikkat eden bir kız değildim zaten. Sınırlı sayıda yakın arkadaşlarım vardı ve onun dışında samimi olduğum pek kimse yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aptal Kız
Teen FictionUmursamaz çocuk, masum kız hikayesidir. Kurguyu tamamiyle bilmeden ön yargılı davranma. Her hikâye bir şansı hak eder, sen de bu hikayeye bir şans ver. ;D Kapak Tasarımı: @BurhanAkgun