İyi okumalar. : )
"Cidden tam bir aptal aşıksın Furkan!"
Sera'nın eğlenerek söylediği sözler üzerine gözlerimi devirdim. Aşık falan değildim. Sadece değer veriyordum... Pekâlâ biraz hoşlanıyor da olabilirdim. Ama aşk değildi. Aşk çok daha farklı bir kavramdı. Her ne kadar bulunduğumuz devirde bu kavramı genç ergenler en basite indirgemiş olsa da, aşk büyük bir kavramdı. Herkesin taşıyabileceği bir şey değildi.
"Atalar Koleji'nin önünde ne halt yiyoruz anlatsana biraz," dedi kafasını yana eğip sırıtarak bakarken. Nefesimi seslice dışarı verip parmaklarımı direksiyonda hareket ettirdim.
"Oh My Allah! Simay? Hani şu senin kız? Yoksa bu okulda mı yoksa?" diye sordu platin sarısı saçlarını geriye atıp, merakla yüzüme bakarken.
"Evet," diye mırıldandım.
Sera'yı, Simay'ı terk ettiğim gün bulmuştum. Üvey abisinin tacizinden kaçıyordu. Onu bulduğumda o kadar aciz ve yardıma muhtaçtı ki... ona sırt çevirememiştim. Abisini bir güzel benzetip ardından polise teslim etmiştim. Sera da o günden beri yanımdaydı. 17 yaşındaydı ve gerçekten çok güzeldi. Fakat sorun şuydu ki; onu o gece üvey abisinden delice kaçarken gördüğümde, o ürkmüş halini gözlerimle gördüğümde ona kardeş dışında başka bir şekilde bakamamıştım. Aklımda Simay varken bakmam mümkün değildi, ki sizin bunu bilmenize gerek yoktu.
"Ya çok merak ettim şu kızı! Nasıl güzel mi?" diye sordu merakla. Kafa kızdı Sera, fakat çok konuştuğu zamanlar onu boğmak istiyordum. "Hey! Cevap versene merak ediyorum!" diye cırladığında bakışlarımı ona çevirip ters ters baktım. O da bakışlarını sinirle kısarak bana bakmaya başladı. Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyordum fakat ilk pes eden ben oldum. Bakışlarımı Atalar Koleji'ne çevirirken Simay'ın Instagram'da ki kullanıcı adını mırıldandım.
"İnternetim yok, telefonunu ver," dedi sırıtarak. Sinirle homurdanıp telefonumu açtığı avcuna bıraktım. Göz ucuyla telefona baktım kendi hesabına giriş yapıyordu. Zaten ben kendi hesabımı kapatmıştım.
"Maillerini niye kontrol etmiyorsun?"
"Telefonumu kurcalama aptal! Instagram'a girip çıkıyorsun," dedim kesin bir sesle. Maillerin kimden geldiğini biliyordum. Ve açıkçası açmaya cesaretim yoktu.
"Vay be!" diye mırıldandı Sera hayranlıkla, ardından bir ıslık öttürdü. Bakışlarımı tekrardan telefona çevirdim. Simay'ın gözlerini ön plana çıkardığı güzel bir selfie idi. Siyah ojeli tırnağıyla sayfayı aşağı kaydırdı.
"Oha!" diye çığlık attı Sera şaşkınlıkla. "Ne bağırıyorsun sarı!" diye tısladım sinirle. Telefonu bana doğru çevirdiğinde içimde bir şeylerin koptuğunu hissettim. Sömestr tatiline girmeden önce, karne günü Simay'ın fake atarak Derin'e çektirdiği fotoğraflardı.
Başımı arabanın ön camına çevirdiğimde istem dışı bir gülümseme belirdi yüzümde. Elimi saçlarımdan geçirip kafamı hafifçe eğdim. Buna inanmak istemiyordum ama o aptalı özlemiştim. Simay'ı... onu cidden feci halde özlemiştim. Onu bıraktığım için pişmandım ama her şey onun içindi. Onun geleceği için...
Kimi kandırıyordum? Onu gerçekten bırakmak isteseydim şu an Los Angeles de elit bir kafede sabah haberlerini okurken kahvemi yudumlar olurdum ya da bulduğum bir kızı.. Her neyse sonuç olarak buradaydım ve onu bırakamamıştım. Gerçi karşısına çıkmak gibi bir niyetim yoktu ama...
Okulun önünde bir hareketlilik hissettiğimde bakışlarımı o tarafa çevirdim. Gördüklerimi algılayabilmek için gözlerimi kısmak zorunda kaldım. Simay okulun çıkış kapısından hızla çıkıp koşarak okulun karşı tarafına geçti. Kaşlarımı çatarak şaşkınlıkla bir süre onu izledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aptal Kız
Teen FictionUmursamaz çocuk, masum kız hikayesidir. Kurguyu tamamiyle bilmeden ön yargılı davranma. Her hikâye bir şansı hak eder, sen de bu hikayeye bir şans ver. ;D Kapak Tasarımı: @BurhanAkgun